© Müzakerat 2017 - 2021

AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu: (3)

"İstanbul Büyükşehir Belediyesinin çocuklara dağıttığı provokatif bildiri, kardeşliğimize dönük sabotajdır" "Hafter darbe girişiminde bulunmaya çalıştı. Libya halkının geleceği açısından BM'nin tanıdığı hükümetin arkasında durmaya devam ediyoruz" "Aleviliği İslam'dan ayrı bir din gibi göstermenin, Avrupa'da bazı yabancı servisler tarafından yapılan, Alevi vatandaşlarımızı Türkiye'den koparmaya çalışan ama Alevi vatandaşlarımız tarafından güçlü bir şekilde reddedilen bir politika olduğunu biliyoruz"

ANKARA (AA) AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "İstanbul Büyükşehir Belediyesinin çocuklara dağıttığı provokatif bildiri, kardeşliğimize dönük sabotajdır." dedi.

Çelik, yeni tip koronavirüs (Kovid19) salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında video konferansla gerçekleştirilen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bazı CHP'lilerin, Ankara Barosunun Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a, ramazan ayının ilk cuma günü verdiği hutbedeki bazı ifadeleri dolayısıyla yönelttiği eleştirilere destek verdiğini gördüğünü söyleyen Çelik, "Şunu düşündüm, bu arkadaşlarımız herhalde dedim bu metnin ne manaya geldiğini görmediler. Bu tartışmanın mahiyetine tam olarak vakıf değiller o yüzden bu desteği veriyorlar. Çünkü demokratik siyasette siyasi meşruiyete, demokratik meşruiyeti inanan birisinin böyle bir şeye destek vermesi mümkün değil. Fakat sonra baktım ki bazıları destek verirken Ankara Barosunun bu faşist açıklamasını etiketleyerek, ekleyerek destek vermişler. Bunun son derece ürkütücü olduğunu, son derece üzüntü verici olduğunu söylemek isterim." diye konuştu.

Çelik, uluslararası gelişmeleri ve İsrail'deki hükümet kurma çalışmalarını yakından takip ettiklerini belirterek, şunları söyledi:

"Şimdi gelinen noktada, maalesef daha ilk kararlarının Batı Şeria'yı ilhak kararı olması hem bir suçtur hem vicdana sığmaz hem ahlaka sığmaz. İki bağımsız devlet temelindeki barış çalışmalarını tamamen sabote eden, bağımsız Filistin Devleti'nin bütün varlığını yok etmeye çalışan bir yaklaşımdır bu. Uluslararası toplumun buna daha güçlü bir şekilde tepki vermesi gerekir. Bu ırkçı bir yaklaşımdır ve tamamen Filistin halkını, zaten azalmış, küçülmüş ve zayıflatılmış elde kalan son haklarından da mahrum etmeye çalışan bir yaklaşımdır. Uluslararası toplumun, İsrail'de yeni hükümet kurulması çalışmalarında ilk gündeme gelen konunun Batı Şeria'nın ilhakı olmasını güçlü bir şekilde protesto etmesi ve bunun engellenmesi için bu ilhakın yasa dışılığının sadece sözde kalmaması, birtakım eylemlere de dökülmesi için ciddi tedbirler alması gerekiyor.

Libya'da yaşanan son gelişmelere değinen Çelik, "Dün değil evvelsi gün bu Hafter bir darbe girişimi içinde bulunmaya çalıştı. Kendisini hiçbir hukuki temeli olmayan birtakım makamlara yapıştırmaya çalışıyor. Fakat Libya halkının geleceği açısından BM'nin tanıdığı hükümetin arkasında durmaya ve onları desteklemeye Türkiye olarak devam ediyoruz. Biz bütün bu gelişmeleri kapsamlı bir şekilde değerlendiriyoruz ve ele alıyoruz." dedi.

"Son derece hassasız"

Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) 23 Nisan'da çocuklara gönderdiği kitapçığa ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

"Aleviliğin ayrı bir din olarak gösterilmesi hem milletimizi inciten hem doğru olmayan hem Alevi vatandaşlarımızı inciten, baştan aşağı yanlış, son derece provokatif bir yaklaşımdır. O günden beri bekledik bu konuda sağduyulu bir açıklamanın yapılmasını, bir izahatta bulunulmasını ama maalesef herhangi bir şekilde böylesine bir izahatta bulunulmadı. Etrafımız mezhepçilik belasından çok çekerken Sünniler ve Aleviler arasındaki kardeşliği aynı zamanda bölgemizdeki Sünniler ve Şiiler diğer gruplar arasındaki kardeşliğe vurgu yaparak hem bölgesel bir politika hem küresel bir politika haline getirme konusunda biz son derece hassasız. Ama Aleviliği İslam'dan ayrı bir din gibi göstermenin, Avrupa'da bazı yabancı servisler tarafından yapılan, Alevi vatandaşlarımızı Türkiye'den koparmaya çalışan ama Alevi vatandaşlarımız tarafından güçlü bir şekilde reddedilen bir politika olduğunu biliyoruz."

"Provokatif bildiri kardeşliğimize dönük bir sabotajdır"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP Sözcüsünün İBB'nin 23 Nisan'da çocuklara gönderdiği kitapçığa ilişkin yorum yapmamalarını manidar bulduğunu belirten Çelik, şöyle devam etti:

"Alevi kardeşlerimize dönük bir provokasyondur, milletimize dönük bir provokasyondur, milletimizin kardeşliğine dönük bir provokasyondur. Başkalarının kışkırtmaya çalıştığı birtakım fay hatlarını tetiklemeye dönük maalesef son derece çirkin bir yaklaşımdır. Sayın Kılıçdaroğlu'ndan bu konuda bir şeyler duymak istiyoruz. Bu konular gündeme getirilirken kendisine bunlar sorulmakta mıdır? Kendisinin bunlarla ilgili olayı var mıdır ? Bu konuları nasıl değerlendirmektedir?

İstanbul'da gelişen en küçük olayla ilgili olarak bir açıklama yapıyorlar, en detay konuyla ilgili bir açıklama yapıyorlar, koskoca bir partinin bu konuda topyekun suskun kalması son derece yanlıştır. Özellikle Sayın Kılıçdaroğlu'nun CHP Üsküdar ilçe başkanının tacizci yaklaşımı konusunda bile televizyonlarda uzun uzadıya açıklama yaptığı ve buna mesai harcadığı, zaman harcadığı günler geçirdik. Şimdi ise gelinen noktada böylesine provokatif bir yaklaşım karşısında Sayın Kılıçdaroğlu'nun ne düşündüğünü duymak istiyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin çocuklara dağıttığı provokatif bildiri kardeşliğimize dönük bir sabotajdır."

"Çok az kaldı, işin büyük kısmını atlatıyoruz"

Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, 65 yaş üstü vatandaşların sokağa çıkma kısıtlamasının esnetilmesine yönelik bazı haberlerin olduğu belirtilerek, bununla ilgili değerlendirme yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine, uygulamaya "sokağa çıkma yasağı" denildiğini ancak esasında bunun, vatandaşların sokakta hastalıkla karşılaşmasını engelleme çabası olduğunu söyledi.

Çelik, "Biz 65 yaş üstü vatandaşlarımızın özellikle yaşları itibarıyla bu salgın karşısında daha kırılgan olduklarına dair bilim adamlarının ortaya koyduğu veriler, bir de belli bir yaş grubu altındakilerin bulaştırma konusundaki aşırı hareketliliğiyle ilgili bilim adamlarının tavsiyeleri doğrultusunda bu tedbirleri alıyoruz. Aslında bunlara 'yasak' demek doğru değil. Bunlar, sağlığı korumak için alınan tedbirlerdir." diye konuştu.

Tedbirlere sıkı şekilde uyulması halinde mayıs sonuna doğru normalleşmenin konuşulmaya başlanabileceğini dile getiren Çelik, şunları ifade etti:

"Çok az kaldı. İşin büyük kısmını atlatıyoruz, diğer bir kısmına geçiyoruz ama tedbirlerde bir gevşeme olursa, salgını artıracak birtakım kuralsızlıklar ortaya çıkarsa, bugün 'havalar güzel, evde oturmak zor oluyor' diye atacağımız bir adım, normalleşmeyi birkaç hafta, birkaç ay ileriye atabilir. Dolayısıyla bütün bunlar, önümüzdeki dönemde vakaların takip edilmesine göre değerlendirilecek konular. Şu anda en büyük vurgumuz şudur, İçişleri Bakanlığımız tarafından yayınlanan genelgelerin hepsi vatandaşımızın sağlığı korumak içindir. Bu genelgelerdeki kısıtlılıklara tam olarak uyulması, normalleşmeyi hızlandıracaktır. Normalleşmenin hızlanması buna bağlıdır. Bu gerçekleştiği zaman normalleşme hızlanacaktır."

"Konu idari ve adli makamaların sorumluluğundadır"

Çelik, Adana'da polisin kazara ateş açması sonucu hayatını kaybeden Suriyeli genç ile ilgili değerlendirmesinin sorulmasına karşılık, gencin yaşamını yitirmesinden dolayı büyük üzüntü duyduğunu, olayı duyar duymaz gencin babasını aradığını ve üzüntüsünü dile getirdiğini söyledi.

Gencin babasına, 'Siz bizim kardeşimizsiniz, evladınız da bizim evladımızdır.' dediğini, olayı bu şekilde hassasiyetle değerlendirdiklerini dile getiren Çelik, şunları kaydetti:

"Tabii bir polis memuruyla ilgili idari ve adli soruşturma yürüyor. O konuda benim bir şey söylemem mümkün değildir. Bildiğim kadarıyla en son sulh ceza hakimliğine sevk edilmişti, tutuklandı zannediyorum. Şu bizim için esastır, güvenliğimiz hukuku korumak, yüceltmek içindir. Her bir can azizdir. Tabii ki idari ve adli soruşturma titizlikle yürütülecektir. Burada herhangi bir ön yargıyla davranmak ya da örtbas faaliyeti içinde olmak zaten söz konusu değildir. Orada idarenin, güvenlik güçlerinin başında olanlar, hukuk konusunda hassas arkadaşlarımızdır. Bu kayıptan dolayı büyük bir üzüntü duyuyorum. Babasına da söyledim, 'Allah rahmet eylesin, başınız sağ olsun. Siz kardeşimizsiniz, evladınız da bizim evladımızdır, acınızı paylaşıyorum.' Kendisi de 'Ben kardeş olduğumuzu biliyorum, teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanımıza selamlarımı iletiyorum.' dedi. Biz tabii ki konuyu takip ediyoruz ama konu idari ve adli makamaların sorumluluğundadır. İdari ve adli açıdan şeffaf, hukuka dayalı bir soruşturma yürütüleceğinden kimsenin kuşkusu olmaması gerekir. Adana'mızın da başı sağ olsun bu vesileyle."

(Bitti)





İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER