© Müzakerat 2017 - 2021

Yok Oluşun Başlangıcı

Ne elim bir hezeyandır bu!

Nasıl bir hukuk, nasıl bir adalet topluluğudur!

Hangi iç acısı, nasıl bir psikoloji, nasıl bir ruh hali!

Nerede olduğunuzun farkında mısınız?

Sizler hiçbir inanca bağlı olmayabilirsiniz. Kimse de sizi bu konuda zorlamaz, zorlayamaz. Sadece sizlere acınır o kadar.

‘Ama  biz  inançsızız, o  zaman  başkası  da inanmayacak’  düşüncesini  eyleme  geçirdiğinde      işte  orada  hatta  daha da  öncesinde  işler  değişir. Orada durmak lazım.

Ya da  ‘Bizim inancımız olmadığından  her  türlü  sapıklığa  varız,  fakat  kimse de günahmış, ayıpmış  diyemez’   derseniz  acayip  trajikomik  bir  durumla   karşı karşıya kalırsınız ki  bugün olduğu gibi…

Hem  inanma  hem   de  günah  kelimesine  karşı çık, sinirlen, ağzına  geleni  aklı ortadan  kaldırarak  say, söv. Zaten inanmıyorsun unuttun mu?

Nasıl  bir  durum  böylesine  vahim  bir  tabloyu  ortaya  çıkarmanıza  neden  oldu?

Bu  kadar  insanın  dinine, inancına, kişiliklerine, kutsallarına açıkçası  her şeyine   el atmanıza, hakarette  bulunmanıza yol açtı.

 

Ne  kadar  büyük  bir  yanılgı, yobazlık içindesiniz.

Kendinizi  nasıl  bir  yerde, ne  tür  bir  üstünlük  içinde  görüyorsunuz da  Kur’an-ı   eleştirmeye   cesaret  ediyorsunuz?

Sizi  ne  böyle  çıldırttı  da buraya  kadar  geldiniz?  Bu telaş niye?

İşler hiç istediğiniz gibi gitmedi değil mi?  Yaşanan bu süreci en  mükemmel  şekilde  yöneten  bir  hükümet  vardı. Son  rakamlara  göre  güçlüsü  ile  zayıfı ile  tam  55  ülkeye  yardım  dağıtan   bir  ülke  olabileceğimiz  hiç aklınızın  ucundan  geçmemişti. Kabus olmalı  demişsinizdir  herhalde…

Sizin  hastalığınız virüsten  daha da kötü  aslında; başarısızlıklar, inançsızlıklar, kibir, hırs, haset  daha da sayamayacağım  bir  sürü    insanın  içini  kemirip  her şeyini  yok  eden  huylar…

Yazık !!!  Hem ne yazık!

Kehf  suresi  105. Ayette; ‘İşte  onlar, Rablerinin  ayetlerini  ve  O’na  kavuşmayı  inkar  eden, bu  yüzden amelleri  boşa  giden  kimselerdir  ki, biz  onlar  için  kıyamet  gününde  hiçbir  ölçü  tutmayacağız.’ buyrulmuştur.

Bu bir yok oluşun başlangıcı, ayak sesleri…

Sabahlara kadar  çalışmanın karşılığında  tembelliğin, iman   karşısında  inançsızlığın, başarılar  karşısında  beceriksizliğin, iyi  niyetler  karşısında  kötü  emellerin, sevgi  karşısında  nefretin, kardeşlik, dostluk  karşısında   düşmanlığın, bütünleştirmenin  karşısında  parçalamanın  umutsuzca  direnişi, çaresizliği  ve çırpınışının  son   evresi olsa gerek…

750 yıl öncesinden Mevlana’nın mısralarıyla;

Kişinin  kendine  ettiğini
Edemez  kişiye  hiçbir fani

Allah hidayet versin  cümle aleme, hiçbirimizi  şaşırtmasın, bu güzel  günlerde  gönül  küfemizi  doldurmak  dileğiyle…

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER