O...CU, ŞU…CU, BU…CU

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
O...CU, ŞU…CU, BU…CU

Neredeyse  son yüzyılı  aşkın  zamandır  bir  modernlik  hikayesidir  gidiyor. T D K ‘ye   göre  modern  demek  çağdaş , çağdaş  demek  ise  “bulunulan  çağın  anlayışına , şartlarına  uygun  olan” şeklinde  tanımlanıyor. Biz  ne  çok  yerli  yersiz  konuda  modern , çağdaş  kelimelerini  kullanıyoruz . Halbuki aynı çağda  her  tip  insan  ve  beraberinde   yaşam  şekli  mevcut .  İnsanları  tek  tip  yapmaya  ne  meraklıyız  ya  da  böyle  düşünmeye  itekleniyoruz  sanki . Tıpkı  seri  üretimden  çıkmış  eşyalar  gibi …

Oysa  ki  şöyle  bir  yaşananlara  baksak  önemli  başarılara  imza  atmış  insanların  hiç birisi  çağdaş  değil . Yani  herkesle  aynı  yaşamıyor  ve  düşünmüyor .Hemen  hepsi  tabiri  yerindeyse  çağının  üstünde . Asıl  maharet de burada  zaten. Aynı  olsalardı   herkesin  arasından  sıyrılabilirler   miydi  acaba ?

Bilim  adamları , yöneticiler , sanatçılar , mimarlar , mühendisler , askerler  gibi  gibi …

O  zaman  çağdaş  olmak  zannedildiği  gibi  pek  de  iyi  bir  meziyet  değil. Herkes  gibi  olmak , herkes gibi düşünmek  demek.

Gelelim  bir  de  modernliğin , çağdaşlığın  bazılarımızda  edindiği  yere ; Modernliği  fikir  tohumu  olarak  ekenler  neleri  içine koymamız  gerektiğini  de  beraberinde  ve  fark  ettirmeden  empoze etmişler . Kıyafetlerde  açıklık , ahlakta  zayıflık , olabildiğince  israf  ve  gereksiz  işlerde  zaman  kaybı  olarak  ana  hatlarıyla  özetleyebiliriz .

Başörtüsü  ile  çalışmaya  başlanılmasının  ardından  (ki  emeği  geçenlerden  Allah  razı  olsun )   kapalı  olarak  çalışmaya  gittiğimin  ilk  günü  arkadaşlardan  biri  ‘sen  çok  modern  birisiydin ‘ diye  şaşkınlığını  dile  getirmişti . Anlayış  buradan  alıp  başını  bilinmez  yerlere  doğru  gidiyor . Öyle  ya  artık  farklı  bir  insan  olmuştum !

 

Aslında her  devirden  öğrenilmesi , alınması  gereken   o  kadar  çok  ve  farklı  dersler  var ki … Hele  bir de  İslam’ı  bilmeyenler  ya da  istemeyenler  Müslümanları  sınıflara  ayırmak  için  birbirleriyle yarış  halindeler. İlerici  , gerici , modern  falan  filan … Bu  ayrımı  yaparken  oradan  buradan  yarım  yamalak  duyduklarını   araştırma  zahmetine bile  girmiyorlar ,  zaten  gerek de  yok . Hatta   kendilerince  çeşitli  dini  kavramlarla   desteklemek için ellerinden geleni  yapıyorlar  . Onları  kınamıyor  aslında  takdir  ediyorum . Hedeflerine  ulaşmak  için  canla  başla  çalışmak  takdir  edilecek  bir  olay  . Koydukları  hedef  bize  göre  yanlış olsa  da keşke  bizler de  hedefimize  bu  kadar  kilitlenip  azimle  ,  cesurca , yılmadan   gayret  göstersek .

Dinimiz ,  Kur’an-ı  Kerim  ve  Hz. Peygamberimiz  (S.A.V )  ışığında   Kelime-i  şehadetle  başlayıp  farzlardan   sünnetlere   , ahlaka ,   helak  olmuş  milletleri  gezip   görmeye ,  hayatın  anlamını  düşünüp  araştırmaya  kadar ( daha burada  sayamayacağım   birçok  konuyu içine  alarak  hatta  kişisel  ve  sosyal  gelişim de  dahil olmak  üzere ) devam  eder . Herkesin  ne  kadarı  ve  nasıl  yaptığı  ya  da yapmadığı  kendine  aittir . Parçalara  ayrıldığımızda  giderek  zayıflayıp  küçük  lokmalara  dönüşüp (  ki  bu  sindirimin   temelidir )  yutulabilecek  hale  geleceğimizi  unutmamamız  gerekir. Aslında  durum  oldukça  basit . Keşke  tuzağı, fitneyi  günümüzün  meşhur üstten  görüntüleme  aracı  olan  dronela  yukarıdan  görebilseydik  . Hoş  o  zaman  bile  ( işine  gelmediğinden ) ısrarla  ve   inatla   yanlışı  savunanlar  çıkardı  elbette  . Birileri  oturduğu  yerden  afili  kavramlar  çıkarmayı kendine  iş  edinmiş  . Hani  şu  ne yaptığını  tam  anlayamadığımız  meslekler  gibi  . O…cu  ,  şu...cu , bu…cu  ayırmışlar  da  durmuşlar  herkesi . Biz de  tıpkı  burcunun  özelliklerine  göre  hizaya  giren  insanlar  gibi  kendimize  bir  sınıf  edinmeye  çalışıyoruz  .

Peki  gerek  var mı  bunlara  ?

Tıpkı maddeleri  sınıflandırıp ,  parçalayıp  atomlara  hatta  atom altı  parçacıklara  ve  hatta  hatta  bu  parçacıkların  özelliklerine  kadar  ayırmak  gibi … Ne  ilginç !

 

Cemil  Meriç’in  konuya  ışık  tutan “bu  memlekette  sağcı  , solcu , ilerici , gerici  yoktur.  Bu  memlekette  namuslu  ve  namussuz  vardır”  sözü  de  her  daim  doğruluğunu  kanıtlamış  oluyor.

Bu  sözün  devamında  bu  işin  bir  de  siyaseti  var  elbette . Siyasi  bölünmeyi  körükleme.  O’na  oy  verenler , Bu’na  oy  verenler . Maksat   Müslümanları  etkisiz  ve  yetkisiz  hale  getirme  , kendini  sayıca  az  hissetme   psikolojisini  beyinlere  kodlama . Ne yalan  söyleyeyim işe  de  yarıyor . Tarihimizden  bihaber  olan  aramızdaki  Müslümanlardan  bazıları  bile  ne  yazık  ki  “bu  kadar  büyük  ve  çok  camiye  ihtiyaç  var  mı” sorusunu  sorabiliyor ( ama  kendileri  ne  kadar  yaşarım diye bilmeden  2  ev , yazlık ,  bilmem  ne  kadar  giysi , ayakkabı ,  eşya    vb.  almaktan çekinmeden )  . Yüzyıllar  öncesinden   feyz  alsalar

 ( her  bakımdan  hepimiz )  azıcık da  düşünseler  cevabı  bulmakta  asla  zorlanmayacaklar .  Üstelik  Ayasofya-i Kebir Cami-i  Şerif- i’nin   537   yılında  yapıldığının  tekrar  tekrar  söylendiği  şu  günlerde…

Ya da  1228-43  yılları  arasında  yapılan  Divriği  Ulu  Camii  ve  Darüşşifası   ne  kadar  da  güzel  örneklerden…

 

Buradan  hareketle  kendimizi  (başkalarına  göre  değil  İslam’a  göre ) kıyas  etsek    eksiklerimize   baksak . Yapmadıklarımız  veya  yapamadıklarımızı  savunma , bahaneler  uydurma , karşımızdakileri  ikna  etme  yerine ümmetin  birliği  ve  beraberliği  için  niceliğimizin  ( 1,6 milyar  )  az  olmadığını  bilip   niteliğimizi  artırma  , arızalarımızı  tamir  etme ,  şahsi  menfaatleri  kenara  bırakma   ,oynanan  oyunların  ciddiliğini  ve  büyüklüğünü  görme  ferasetine  erişip  ;   çeşitli  sınıflara  ayırmadan  ve  ayrılmadan  hesabi  değil  hasbi  olma   ve   mümin  safına  dahil  olma   arzusuyla…


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Sosyal medya kanunu teklifi kabul edildiÖnceki Haber

Sosyal medya kanunu teklifi kabul edildi

İstanbul’da "Türkiye Güven Huzur" uygulaması yapıldıSonraki Haber

İstanbul’da "Türkiye Güven Huzur" uygula...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!