Özlem Hemiş, ”100 Yüze İmza ve Söyleşi” programına konuk oldu:

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Özlem Hemiş, ”100 Yüze İmza ve Söyleşi” programına konuk oldu:
”Sadece minyatür için değil, İslami sanatları icra eden sanatçıların itkisinin nereden ve nasıl işlediğini, yapıtlarının ortaya çıkma sürecinde bizim tanıyabileceğimiz o çalışan kavramların neler olduğunu anlamaya çalıştım” ”Bir seyreltmeye, odaklanmaya girmeden, şu içinde yaşamış olduğumuz dünyanın olabildiğince latif halini bize sunmak isteyen bezenmiş bir betimlemeyle karşılaşıyoruz aslında minyatürde” ”Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki, bu coğrafya aslında kelimenin tam anlamıyla bir palimpsest. Kazdıkça altından sürekli daha derin, esinlenebileceğimiz, inceleyip araştırabileceğimiz başka kültürlere doğru gidiyoruz”

İSTANBUL (AA) Yazar Özlem Hemiş, "'Bir İslam sanatına ben ontolojik bir temel buldum ve bu mutlak bir şeydir' diye konuşmam mümkün değil tabii ki. Sadece bu yoldan giderek, anlamaya çalıştım. Benim için çok yabancı bir mecraydı." dedi.

Gazeteci yazar Samed Karagöz'ün sunduğu, "100 Yüze İmza ve Söyleşi" programına konuk olan Hemiş, söyleşide doktora tezi olan ve Vakıfbank yayınlarından çıkan "Gözün Menzili: İslami Coğrafyada Bakışın Serüveni" başlıklı kitabını anlattı.

Yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında çevrim içi gerçekleştirilen program, Zeytinburnu Kültür Sanat'ın YouTube kanalından canlı olarak yayınlandı.

"Zihniyet ve Kainat Kavrayışı Arasında Temsil", "İslami Sanatın Zemini" ve "Bakışın Serüveni" başlıklı 3 bölümden oluşan çalışmasının ilk bölümünde minyatür sanatının ontolojik temelini görmeye çalıştığını dile getiren Hemiş, şöyle devam etti:

"Genel olarak benim okuduklarımdan çıkardığım ve yapılan işle aslında bağdaştırabildiğim şeyleri bir araya getirmeyi tercih ettim. Sadece minyatür için değil, İslami sanatları icra eden sanatçıların itkisinin nereden ve nasıl işlediğini, yapıtlarının ortaya çıkma sürecinde bizim tanıyabileceğimiz o çalışan kavramların neler olduğunu anlamaya çalıştım. 'Bir İslam sanatına ben ontolojik bir temel buldum ve bu mutlak bir şeydir' diye konuşmam mümkün değil tabii ki. Sadece bu yoldan giderek, anlamaya çalıştım. Benim için çok yabancı bir mecraydı."

"Bu coğrafya aslında kelimenin tam anlamıyla bir palimpsest"

Özlem Hemiş, doktora tezi üzerinde çalışırken DoğuBatı karşıtlığı üstünden okumaların oluşturabileceği sorunlarla yüzleştiğini ifade ederek, "Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki, bu coğrafya aslında kelimenin tam anlamıyla bir palimpsest. Kazdıkça altından sürekli daha derin, esinlenebileceğimiz, inceleyip araştırabileceğimiz başka kültürlere doğru gidiyoruz. Nüfus da böyle bir çeşitliliği ve canlılığı barındırıyor. Dolayısıyla kategorilendirmeden, etiketlemeden ve geniş zamanla yazılan genellemelere düşmeden bakmak, öğrenmeye çalışmak zaten alışkanlıkların kırılması için bir terbiye oluşturuyor. Araştırmada yakaladığım şeyleri birbiri ucuna eklemeye ve onları birbiri ile konuşturmaya kalkıştım. Bunu yaparken sanırım saf merak ön plandaydı." diye konuştu.

Minyatürün temaşa edilebilecek, bakılıp üzerinde belli duraklarda durup devam edilebilecek bir sanat alanı olduğu yorumunu yapan Hemiş, şunları kaydetti:

"Bir seyreltmeye, odaklanmaya girmeden aslında şu içinde yaşamış olduğumuz dünyanın olabildiğince latif halini bize sunmak isteyen bezenmiş bir betimlemeyle karşılaşıyoruz aslında minyatürde. Benim söylemeye çalıştığım şey daha çok buydu. Kitabın içerisinde de bir taraftan başlangıçta biraz antik Çin, biraz antik Yunan karşılaştırması yaparak ilerledim. Çünkü perspektifli resmin, antik Yunan'da oyunlarda arkada çizilerek kullanıldığına dair bilgilerimiz var. Dolayısıyla 'perspektifle yapılan resim eşittir rönesansla birlikte başlamıştır' gibi bir yerden bakılmıyor, bunu biliyoruz. Öbür taraftan Çin'in o kesintisiz anlatı yapan rulolaları, o akış hali, fakat bu akış hali içerisinde büyük bir olayın betimlenmeyişi her zaman bir figüre ya da gruba odaklanmaması, sizin onun üzerinde seyir halinde olmanız bana mesela ilginç geldi. Bu anlamda kitapta üzerinde durduğum hayat ağacı gibi bir takım imgeler var."

"Tiyatro ile minyatür arasında bağ kurmanın kolay olduğunu düşündüm"

Halen Kadir Has Üniversitesi Tiyatro bölümünde öğretim üyeliği yapan Hamiş, "Kendine özgü bir dili olan minyatürlerin canlılık uyandıran etkisi seyircisine sanat yapıtı ile karşılaşmada, adına 'hayret' diyeceğim farklı bir deneyim alanı vaadiyle de cezbediyordu." değerlendirmesiyle dikkati çektiği tiyatro ile minyatür arasındaki bağı ise şöyle açıkladı:

"Batılı anlamda Türkiye'de tiyatro yapılmaya başladıktan bu yana, alınmış yola karşın hala bir seyirci sorunu var. Bunu sorarken Japon edebiyatı üzerine okuduğum bir kitapta bir nokta benim ilgimi çekmişti. O da şuydu, 'Edebiyatın sorunlarını edebiyatın içinden göremeyebiliriz. Belki de biraz dışına çıkmak, uzaktan bakmak gerekir.' Ben de bu anlamda tiyatro ile minyatür arasında bağ kurmanın kolay olduğunu düşündüm."

Yaklaşık 1 saat süren konuşma sonrasında Hemiş, dinleyicilerin sorularını yanıtladı.

 

 

 

 


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Kayseri’de kaçak avlanan 4 kişiye para cezasıÖnceki Haber

Kayseri’de kaçak avlanan 4 kişiye para c...

Kocaeli’den İzmir’deki depremzedelere yardım malzemesi gönderildiSonraki Haber

Kocaeli’den İzmir’deki depremzedelere ya...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!