Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Biz Bize Yeteriz!

“Başbakan Bülent Ecevit, Türkiye'nin ekonomik krizden kurtulması için G-7 ülkelerinin yanı sıra Hollanda, Belçika ve İsviçre'ye de mektup gönderdi. Ecevit mektuplarda, Türkiye'nin krizden çıkması için acilen 12 milyar dolar dış yardıma ihtiyaç duyduğunu bildirdi.” (2001, Hürriyet)

Büyük kurtarıcımız(!) Kemal Derviş de araya Yorgo Papandreu’yu sokarak borç para için Yunanistan’ın AB’yi sıkıştırmasını istiyordu.

O dönem IMF ile yürütülen stand-by müzakerelerinde, bu kuruluşun üç yıllık bir anlaşma karşılığında Türkiye'ye toplam 4 milyar dolara yakın bir finansman desteği sağlamasının konuşulduğunu hatırlatan Ecevit, bu miktarın Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak olduğunu söylüyordu.

Clinton’a sitem;

Hükümet, ABD Başkanı Bill Clinton'a ‘‘IMF, Endonezya, Meksika ve Kore gibi ekonomik krizin sorumlusu ülkelere çok daha fazla katkı yapıyor. IMF'nin bize katkısı da artmalı. Ağırlığınızı koysanız” diyerek de sitem ediyordu.

Hey gidi günler. Bugün devlet, sadece ekonomik tedbir kapsamında kasasından 15 milyar dolar para ayırabiliyor.

Yine dönemin Hürriyet Gazetesi’nin manşetinden örnek verelim. “Faiz tarihi rekora uçtu: Yüzde 7500” diyordu gazete.

“Devletin zirvesinde yaşanan gerginliğin ateşlediği ekonomik kriz, dün piyasaları altüst etti. Gecelik faizler tarihinin en yüksek seviyelerine, interbank piyasasında yüzde 6.200'e, repo piyasasında ise 7.500'e fırladı.”

Milli Güvenlik Kurulu toplantısında kafası atan dönemin cumhurbaşkanı elindeki anayasa kitapçığını başbakan Ecevit’e doğru fırlatınca oldu bunlar.

O gün Merkez Bankası'ndan yaklaşık 7.6 milyar dolarlık döviz çıkışı oldu. 3.5 milyar dolarlık sermaye çıkışıyla döviz fiyatları ve faizler yükseldi.

Kriz öncesi 670 bin TL olan dolar Nisan'da 1 milyon 161 seviyesini gördü.

21 Şubat'ta bankalar arası para piyasasında gecelik faiz % 6.200'e kadar çıktı. TL'nin değeri %40 civarında düştü. Devletin borcu eski parayla 29 katrilyon TL artmıştı.

Bugün “Erdoğan istifa” diyerek veryansın edenlerin o günlerde birinci gündem maddesi, başörtüsü, ”Laiklik elden gitti, gidiyor” irtica vs idi. Bugün virüs salgını dünyayı kasıp kavururken bile bu gündem hala tazeliğini koruyor.

Şimdi size eski Türkiye’den küçük bir kesit sunmamın nedenine geleyim.

52 yıldır süren anlaşmalarla IMF’den tam 50 milyar dolar borç alan Türkiye’nin bu borcunu ödeyen Erdoğan hükümeti oldu.

Erdoğan o günden beridir içerideki organize ihanet şebekesinin bir numaralı hedefi haline geldi. Çünkü bugün dahi o eski kriz dönemlerini arıyorlar.

Bugün Türkiye’nin bir taraftan virüs ile mücadele ederken bir taraftan da tüm dünya ülkelerine yardım ediyor olması onları ciddi anlamda rahatsız ediyor.

Milletin bir araya gelip, karantina günlerinde işine gidemeyen insanlar için tertiplediği yardım kampanyasından bile o denli rahatsız oldular ki daha fazla dayanamayıp açıkça “zırnıkyok” diyerek karşı bir kampanya başlattılar.

Çünkü istiyorlar ki devlet, Ecevit dönemindeki gibi krize girsin ve çaresizce dünyadan para dilensin. IMF de gelip Türkiye’nin tepesine çöksün. Bunlar da Platform filmindeki gibi bir üst seviyeye çıkıp baronların artıklarını yesinler.

Tüm dertleri, küresel finans baronlarının artıklarını yiyebilmek. 50 yıldır artıkla beslenmeye alışan uşak ruhlu insanlardan başka ne beklenir ki?0

Bugün Erdoğan karşıtı ülke aleyhtarı tayfanın, sözde muhalefet adı altında ülkenin cumhurbaşkanını şöyle bir zamanda istifaya çağırmaları daha ileri gidip bakanlara bela okumaları, yerel hükümet şeklinde ülkede ikilik çıkarmak istemelerinin yegâne nedeni Türkiye’nin güçlü bir devlet olmasından ötürüdür.

Kendi kendine yeten bir ülkenin varlığından rahatsız olmalarından ötürüdür. Öyle ki “#bizbizeyeteriz” kampanyasından son derece rahatsız oldular.

Çünkü dini, ırkı, dili, mezhebi düşüncesi ne olursa olsun kendilerini bu ülkenin onurlu birer vatandaşı sayan insanlarla birlikte bir millet olarak dayanışma içerisinde olmamız onları çıldırtmaya yetiyor.

Eskiden olduğu gibi bağımlı, çaresiz, güçsüz bir Türkiye istiyorlar. Çünkü kaostan, krizden, salgından, afetten, kandan, terörden beslenen bir tayfa bu.

Bu yüzdendir ki bizler millet olarak 50 yıldır bu yabancılarla mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz. Haber spikerlerinin, çapsız moderatörlerin, yavşak yorumcuların, yalancı siyasetçilerin, kurnaz sanatçıların ürettikleri algı vız gelir tırıs gider.

Biz bize yeteriz. Çanakkale’de, İstiklal Harbi’nde ve 15 Temmuz’da olduğu gibi. Bu birliktelik ruhunu, millet olma şuurunu kimse elimizden alamayacak.

Yorum Yazın