Elif E. BAYRAKTAR

Elif E. BAYRAKTAR

Mail: elif.alaca@hotmail.com

Tartışmak

Sohbet ortamlarında konuşanı dinlememek, aynı anda, yüksek sesle ve tartışır bir üslupla konuşmak sıkça rastladığımız davranışlar. Televizyonlardaki -adı üstünde- tartışma programlarında bunun örneklerini görmek mümkün. Her biri dalında uzman olan kişiler bile zaman zaman birbirini dinlemeden, kaba ve saygıdan uzak bir üslupla konuşuyorlar.

 

Kur’an'da, birkaç değişik anlamda kullanılsa da tartışma kavramının ortak yönü, Rahmani özellikten uzaklaşılması. Galip gelme tutkusu ile tartışmak, konuyu uzatmak, susmamak, ortamı gerginleştiriyor. Böylece Rahmani özellik, yerini şeytani özelliğe bırakıyor.

 

İmani konularda fikir alışverişi yapmak, birbirine konu hakkında hatırlatmalarda bulunmak, yanlış bilinen bir konuda doğru bir delil getirmek Kur'an'a uygun olandır ancak ağız kavgası yapmak, çekişmek hatadır. En tehlikeli ve en zararlı tartışma imani konularda yapılan kırıcı ve yıkıcı olanlardır. Bu tarz tartışmalar hem taraflara hem de o ortamda bulunan insanlara, kuşku ve tereddüde düşürebileceği için zarar verir.

Dine, Kur'an'a ve kutsallara karşı çıkarak, aksini kanıtlamaya çalışanlar, Kur'an'da, "kanıt olmaksızın tartışanlar" olarak geçer. Kimileri de kendince örnekler getirerek tartışır ancak, "Ahirete inanmayanların kötü örnekleri vardır, en Yüce örnekler ise Allah'a aittir. O, güç sahibi olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nahl Suresi, 60)

 

Kur'an'da, cehennem ehlinin aralarındaki konuşma üslubu da tartışma örneği olarak verilir. Karşılaştıkları dehşetli durum nedeniyle büyük bir pişmanlık yaşar, kendilerinin cehenneme düşmelerine vesile olan kişileri suçlar, onlarla tartışırlar… Kısacası cehennem tam tartışma ve kavganın yeridir, zaten tartışmak için orada bol bol vakit de vardır.

 

Tartışmacı kişiliğe en önemli örnek şeytandır. Allah, Adem(as)’ı yarattığında bütün melekler itaat ederken, cinlerden olan İblis isyanı seçer. Hatasında ısrar eder ve kendisinin ateşten yaratılması nedeniyle daha üstün olduğu konusunda Allah ile -haşa- tartışmaya kalkışır.

 

Şeytan, her kötü özelliği gibi tartışmayı da insanlar arasında yaygınlaştırmayı içten arzu eder ve bunun için çaba gösterir. Onun tartışmacı özelliği inkârcılar üzerinde tecelli eder ve Allah hakkında, Allah'ın ayetleri konusunda müminlerle tartışırlar.

 

Gerçekte iman etmedikleri halde beklenti ve çıkarları gereği inanıyor gibi görünerek, müminler arasında yaşayan münafıklar da şeytanın bu tartışmacı karakter özelliğine sahiptirler. İtaat etmek, Kur’an’a bağlı kalmak onları müthiş zorlar. Çıkarlarıyla çatışan konularda tartışmalara girerler.   

 

Şeytan münafıkları sarıp-kuşatmış, " onlara Allah'ın zikrini unutturmuştur..." (Mücadele Suresi, 19) Bu yüzden münafık hep tartışmak ister.  Bilmeyen de münafık ile gece-gündüz tartışır. Oysa Allah, "Kalpleri parçalanmadıkça onlar hidayet bulmaz” buyuruyor. Elbette inandığı için değil sırf şeytani zevkini almak için tartışır münafık. Hatta inançsız insanla hidayet bulması için değil, kendi nefsi için tartışır. Dini zorlayıcı ve ürkütücü bir şekilde anlatır ki muhalefet olsun, tartışma olsun, ortamda kargaşa olsun.

 

Kısacası, şeytandan bu yana tüm inkârcıların tipik özelliği olan ve karşı tarafı mutlaka alt etmek amaçlı tartışma, bencil tutkuların bir ürünüdür ve insana yalnızca eksiler kazandırır.

 

Samimi inananların birbirleriyle tartışmaları fıtratlarına aykırıdır. Kalp kırmaktan kaçınır, birbirlerine ters düşmezler; Allah onların kalplerini uzlaştırmış, birbirine ısındırmıştır. İşlerinde istişare eder, birbirlerinin görüşlerine değer verirler. Aralarındaki konuşma gerginleşecek gibi olduğunda Allah'ı anar, bunun şeytani bir özellik olduğunun bilincinde Allah'a sığınırlar.

 

Allah’a tam ve kesin bilgiyle iman eden bir insan artık onu bir daha tartışmaya açmaz. Çünkü iman, Allah’a her durumda hüsnü zan etmektir. Allah’ın kendisine nasip ettiği kadar delille net kanaati olan insanın, artık kafasının içinde bile bir tartışma olmaz. İmanı geliştikçe de daha sabırlı olur, tevekkülü artar, öfkesini yener, intikam hissi yok olur.

 

Kimi zaman gaflete düşüp, bir an tartışma ortamı oluşmasına sebep olsa da vicdanını kullanarak ya da diğer kardeşlerinin hatırlatmasıyla Kur'an'a uygun olmayan bu davranıştan vazgeçer. Tartıştığı kişiden af diler, gönülden Allah'a yönelir ve bağışlanmayı ister.

 

Tartışmak müminlere yakışmaz. Müminlerin üslubu tartışma değil tebliğdir. Birbirleriyle olan konuşmaları da gerçekte tebliğdir. Aralarında tartışmadıkları gibi, inkârcılarla tartışmaktan da kaçınır, tebliğ için muhatap olur, en güzel sözlerle Allah'ın dinine davet ederler.

 

"Eğer seninle çekişip-tartışırlarsa, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim." Ve kitap verilenlerle ümmilere de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca tebliğdir. Allah, kulları hakkıyla görendir." (Ali İmran Suresi, 20)

 

Peygamberimiz (asm),”Kardeşinle tartışma! Çünkü, konunun anlaşılmasını engeller ve belasından da emin olunmaz” (İbn Abbas, Rezîn, 682) buyurarak bizi uyarıyor.

 

 

Yorum Yazın