Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Barbaros’un Sancağının Şifreleri

Geçenlerde sosyal medyada Osmanlı döneminde kullanılan bir sancağın üzerindeki semboller tartışma konusu edilmişti. Herkes kafasına göre ilginç teoriler ortaya atıyor kimileri bu sembollerin masonik semboller olduğunu iddia ediyordu. Bu sancak kuşkusuz büyük Osmanlı Amirali Barbaros Hayrettin Paşa’nın sancağı idi.

Evet, daha geçen hafta içinde 480. yıldönümünü kutladığımız Preveze Deniz Savaşı’nda Haçlı donanmasını beş saat gibi bir sürede perişan ederek tam 128 gemi kaybetmesini sağlayan ve şanlı bir zafer kazanan Barbaros Hayrettin Paşa’dan bahsediyoruz. Öyle ki Haçlıların Cenevizli Amirali Andrea Doria, Akdeniz’in serin sularında amirallik fenerini söndürerek kaçmıştı.

Neyse sancak meselesine geri dönelim.  En üst kısımda Saff Suresi’nin 13.ayetinde “ Allah’tan bir yardım ve yakın bir fetih vardır. Ya Muhammed! Mü’minlere müjde ver” yazmaktadır.

Her dört bir köşesindeki hilallerin içinde ise 4 büyük halifenin isimleri – Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali- bulunmaktadır. Sancağa işlenmiş “El” figürü ise “ Pençe-i Âli Aba” olarak adlandırılıyor. Bu el, peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.) ve kızı Fatıma’nın yanı sıra damadı Ali ile torunları Hasan ve Hüseyin’i temsil etmektedir. Osmanlının “Ehli Beyt” sevgisini görüyor musunuz?

Ortadaki kılıç ise Hz. Ali’nin meşhur kılıcı “Zülfikâr”. Hz. Ali’nin Uhud Savaşı’nda kılıcı kırılmış ve peygamberimiz de bu kılıcı kendisine hediye etmiştir. Hz. Ali, bu kılıç ile savaşta 9 müşriği öldürmüş ve birçok yerinden yara alarak son ana kadar peygamberimizin yanında kalmıştır.

Bu sebeple Cebrail’in “Zülfikâr’dan başka kılıç, Ali’den başka da yiğit yoktur” dediği rivayetini göz önüne alırsak; neden Osmanlı sancağında bu sembole yer verildiğini az çok anlayabiliriz. Bir ucu ilimi diğer ucu ise adaleti temsil eden bu kılıç aynı zaman da doğruluğun, mertliğin ve hakkaniyetin de sembolüdür. Günümüzde maalesef bu sembol ideolojik kaygılarla ele alınmakta ve bir kesimin çıkar aracı konumuna indirgenmektedir. Çok hazin.

Sancağın diğer önemli bir figürü ise; iç içe geçmiş iki yıldızdan oluşan Süleyman peygamberin mührü. Yerin ve göğün birleşimi ile maddi ve manevi bütünlüğü temsil ettiğine inanılan bu yıldız, tarih boyunca muhtelif yerlere işlenerek çok sık kullanılmıştır. Camiler, sikkeler, konaklar, türbeler, kıyafetler ve anıtlarda bu sembole rastlanır.

Hristiyan ve Yahudiler tarafından “Davud Yıldızı” adı verilerek günümüzde de kullanılmakta ama bazılarının dillendirdiği gibi bizim için masonik bir anlam ifade etmemektedir.  Kısacası bu yıldız tevhid dininin bir sembolüdür. Bugün maalesef Siyonistlerin tekelinde gibi görünmektedir.

Oysa altı köşeli yıldız, Yahudiler’den ve İsrail Devleti’nden çok önce, bizde Anadolu’da kullanılmıştır. Anadolu Selçukluları, Artukoğulları ve İlhanlılar’ın eserlerinde bilhassa kubbelerin kilit taşlarında sık rastlanır.

Genelkurmay Başkanlığına göre ise bu yıldız, 7000 yıllık kaya çizimlerinde bulunan bir Türk tamgasıdır. ED tamgası Ön-Türkçe’de “ Var etme, yaratma” anlamına gelir. KÜN-EKİ ( GÜN-AY, Güneş ve Ay ) sembolü iç içe, tersyüz iki üçgendir. Altı köşeli yıldız ( Hexagram ) olarak da bilinir.

Barbaros bu mührü denizlerde rüzgâra hükmedebilmek maksadıyla kullanmıştır.  Süleyman Peygamber’in emrine verilen rüzgâr onun istediği yere eserdi. Denizlerde ise rüzgâra hükmetmek demek, olabilecek bir savaşa bir adım önde başlamak demekti. Öyle ki dünyanın en büyük deniz savaşı olan Preveze’de ters esen rüzgâr için nasıl dua ettiğini hatıralarında dile getiren Barbaros Hayrettin Paşa’nın bu mührü neden sancağına işlettiğini bilmem anlayabiliyor muyuz?

Zülfikar üzerinden birtakım polemikler çıkar mı bilemiyorum ancak şu kadarını diyebilirim ki Osmanlı ordusunun en gözde kuvvetleri olan yeniçerilere “Taife-i Bektaşiyan” denmiştir. Bazı tarih kitaplarında yeniçeri ocağının Hacı Bektaş-i Veli’den dua alınarak kurulduğu söylense de bunun aslı yoktur.

Osmanlı Devleti’nin kurulmasında manevi katkısı bulunan ve 13. yüzyılın ikinci yarısında vefat etmiş olan Hacı Bektaş-ı Veli’nin gaziler arasındaki güçlü kült etkisi sebebiyle Osmanlı sultanları yeniçeri ocağını kendisine bağladılar. 

Bektaşilik bir tarikattır. Tarikatın yollarına uyan herkes Bektaşi olabilir. Kurucusu yukarda adını zikrettiğimiz Hacı Bektaşi Veli’dir. Kendisinin de bağlı olduğu Ahilik Teşkilatı ile Osmanlının kuruluş döneminde önemli katkıları olmuştur.

Ünlü eseri “Makalat” ta İslamiyet’e uymayan davranışlara şiddetle karşı çıkmıştır. Prof. Dr. Esad Coşan’nın da dediği gibi eserinde Sahabe-i Kiram’ın hepsine saygısı vardır. Namaz, oruç, hac, zekat gibi İslam’ın temel prensipleri vardır. Şeriatın emirlerine bağlılığını açıkça ifade etmiştir.

  Orhan Bey zamanında ilk düzenli ordunun kurulmasıyla Bektaşi pirlerinden hayır duası alınmış ve ocak onların manevi himayesine bağlanmıştır.  Yeniçerilerin Gülbank’ın da (dua) Hacı Bektaş Veli’nin anılması bu sebepledir.

Barbaros Hayrettin Paşa ile başlamıştık. Yahya Kemal’in dizeleriyle bitirelim.

Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?

Barbaros belki donanmayla seferden geliyor

Adalar’dan mı Tunus’dan mı Cezayir’den mi?

Hür Ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi

Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor

O mübarek gemiler hangi seferden geliyor?

Yorum Yazın