İstanbul
04 Kasım, 2025, Salı
  • DOLAR
    42.07
  • EURO
    48.62
  • ALTIN
    5430.6
  • BIST
    10.972
  • BTC
    107592.57$

Bedenimizdeki Görünmeyen Orkestra

03 Kasım 2025, Pazartesi 23:48 45 kez okundu.

 

İnsan bedeni, görünmeyen bir orkestranın ahenkle çaldığı muazzam bir sahne gibidir. Sindirim sistemi de bu büyük orkestranın eşsiz bir bölümüdür. Her organ, bir nota gibi yerinde ve zamanında görev yapar. Eğer bir ses kaybolursa bütün eser bozulur. Böylece sindirim sistemi, insan bedeninin senfonisinde kusursuz bir uyumla çalınan hayati bir bölümü icra eder.

 

Peki; besinlerin ağızdan başlayıp enerjiye dönüşmesine kadar olan bu sürecin uyumlu ilerlemesi yalnızca bedenimizin işi midir? Bakalım:

 

Yediklerimiz, vücudumuzda oldukça düzenli ve aşamalı bir sindirim sürecinden geçer. Ağzımızdan başlayıp kalın bağırsağa kadar süreç adım adım şöyle işler:

 

Ağız, mekanik ve kimyasal sindirimin başlangıcıdır.

 

Çiğneme ile dişler besini küçük parçalara ayırarak yüzey alanını artırır. Bu, enzimlerin daha kolay etki etmesini sağlar.

 

Tükürük bezlerinden tükürük salgılanır. İçindeki amilaz enzimi nişastayı parçalamaya başlar. Aynı zamanda tükürük, besini yumuşatır ve yutmayı kolaylaştırır.

 

Dil yardımıyla lokma yutağa itilir. Ardından peristaltik hareketler (dalga gibi kas kasılmaları) sayesinde yemek borusundan mideye iletilir.

 

Mide kasları besini yoğurur. Mide iç yüzeyinden hidroklorik asit (HCl) salgılanır. Bu hem mikropları öldürür hem de sindirim enzimlerini (özellikle pepsin) aktif hale getirir.

 

Protein sindirimi burada başlar. Besin, yoğun ve asidik bir karışım olan kimus hâline gelir.

 

İnce bağırsağın başlangıcında yani onikiparmak bağırsağında yani Duodenumda ise çok önemli üç salgı devreye girer:

 

Karaciğerden, safra kesesinde depolanan safra, yağları parçalayarak küçük damlacıklara ayırır yani emülsifiye eder.

 

Pankreas sıvısı ise amilaz (nişasta sindirimi), lipaz (yağ sindirimi) ve tripsin (protein sindirimi) gibi enzimler içerir.

 

Bağırsak enzimleri de disakkaritleri (örneğin maltoz, laktoz) ve küçük peptitleri parçalayarak en küçük yapı taşlarına indirger.

 

Burada karbonhidratlar glikoza, proteinler amino asitlere, yağlar ise yağ asidine, gliserole ayrılır.

 

İnce bağırsağın devamında ise (Jejunum ve İleum) iç yüzeyindeki villus ve mikrovilluslar sayesinde yüzey alanı çok büyüktür. Sindirilmiş besin maddeleri buradan kana ve lenfe emilir. Glikoz ve amino asitler doğrudan kana geçer. Yağ asitleri ve gliserol, lenf yoluyla kana katılır.

 

Sırada kalın bağırsak vardır. Sindirilmemiş besin kalıntıları ve lifler buraya gelir. Burada su ve mineraller emilir. Bağırsakta yaşayan bakteriler (bağırsak florası), bazı vitaminler (örneğin K vitamini, B grubu vitaminler) üretir.

 

Geriye kalan kısım ise dışkı hâline getirilir. Ve son olarak dışkı, sinir sistemi kontrolüyle vücuttan atılır.

 

Özetle:

 

Sindirim sistemi varlığın, toprağın, suyun ve nefesin birbirine bağlandığı bir döngüdür. Her lokma, insana hayat olur; her yudum, içimizde gizli bir yaratılış hikâyesini fısıldar... Şimdi; bu sindirim yolculuğunu, yaptığı işin şuurunda bile olmayan organlarınız ve atomlarınız mı oluşturdu ve devam ettirdi, yoksa siz mi?

 

... Yine de aklınızı kullanmayacak mısınız? (Mü'minun Suresi, 80)

 

 

Zafer Bilim Araştırma Dergisi, Kasım

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum