Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

Cemal Paşa'nın Hatırlattıkları

Cemal Paşa'nın Hatırlattıkları

Ekonomi veya para hareketleri konuşmaya biraz ara verebilirsek Cemal Paşa’nın hatıralarından bahsetmek istiyorum sizlere.

Evet, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin en meşhur ve müessir 3 Paşasından olan Cemal Paşa’nın hatıratından bahsetmek istiyorum sizlere vaktimizin müsaade ettiğince.

Cemal Paşa tıpkı diğer refikleri Talat ve Enver Paşalar gibi 30 Ekim 1918 de imza edilen Mondros Mütarekesinin hemen ertesinde o esnada sadrazam olan Talat Paşa’nın istifasını verip Alman Denizaltısı ile ülkeyi terk ettiğinden Mithad Cemal Kuntay’ın meşhur romanı 3 İstanbul’un üçüncüsünü yani Mütareke dönemini ne İstanbul da ne de vatanında yaşayamamıştı.

Zaten kendisi de 1922 de Gürcistan da bir suikast neticesi öldürülmüş ve cenazesi Erzurum’da medfundur. Tıpkı diğer 2 kader arkadaşı Talat Paşa ve Enver Paşa gibi tabiri caizse sürgünde ölmüştür.

Hatıratlar tabii ki net birer tarihi vesika kabul edilmeyebilir. Merhum üstad Kadir Mısıroğlu’nun ifadesi ile “Hatıratlar en nihayetinde içlerinde yazanın hissiyatını barındırır.” Lakin her hissiyat yazanın yaşadığı yıllar ile alakalı bizlere çok mühim ipuçları verebilir…

Ben Cemal Paşa’nın hatıratları veya biyografisi üzerinde çok duracak değilim. Onun yazdıklarında dikkati çeken ayrıntılar var onları belirtmekle kifayet edeceğim. Zaten üç paşayı da 9,5 yıllık devri iktidarları sebebi ile yaklaşık 100 yıldır tartışıyoruz. Resmi olarak şehit kabul edildiklerinden ilk iki isim yani Talat ve Enver Paşalar zaten nakli kubur yapılmış ve Çağlayan Abide-i Hürriyet tepesinde diğer arkadaşları ile medfundurlar. Tarih bu üç paşa ile alakalı hükmünü vermiştir zaten.

Şimdi gelelim kitapta bizim dikkatimizi çeken ayrıntılara; kitabın 122.sayfasında Cemal Paşa'nın Nafia Nazırlığı (Bayındırlık Bakanlığı) esnasında geçen bir hatırasını okurken bakın ne ile karşılaştım: ''Nafia Nazırlığım esnasında Antalya demiryolu meselesinden dolayı İtalya Büyükelçiliği ile bir probleme sebep verdim. Malum olduğu üzere Trablusgarp savaşı sırasında Rodos ve İstanköy gibi birçok adamızı işgal etmiş bulunan İtalyanlar UŞİ ANTLAŞMASI uyarınca bu ADALARI OSMANLI HÜKÜMETİNE İADE edeceklerdi. Fakat o sırada Balkan savaşı çıkmış olduğundan Yunanlıların istilasına meydan vermiş olmamak için Adaları tahliye etmemişlerdi (İtalyanlar). Nihayet Balkan Savaşına Londra protokolü ile son verildi. Adaları teslim etmelerini teklif ettiğimiz İtalyanlar bin bir dereden su getirmeye başladılar.''

Evet, tırnak içerisinde ki cümleler Cemal Paşa ya ait. Siz bilhassa büyük harfle yazdığım kelimelere dikkat edin. ''UŞİ ANTLAŞMASI UYARINCA BU ADALAR OSMANLIYA VERİLMESİ GEREKİYORDU'' diyor Cemal Paşa.

 Allah Allah!

Kelli felli tarihçilerimiz on yıllardır demiyorlar mı idi: ''12 Adaları biz Lozan da değil 18 Ekim 1912 yılında ki UŞİ MUAHEDENAMESİ ile İtalyanlara kaptırdık'' diye.

Herkes elini vicdanına koysun ve söylesin 12 Adalar 1912 yılında UŞİ ANTLAŞMASI ile elimizden çıktı diye kaç yüz defa duymuşuzdur. Bakın ben daha evvelde yazdım bunu defalarca. Gerek Lozan’ın 15. maddesindeki Adaların İtalyanlara verilmesi ve UŞİ Antlaşmasının 6. maddesine göre (Osmanlı Devleti 12 adayı geri alacak ancak balkan savaşları bitene kadar İtalya’nın elinde geçici olarak bulunacaktır.) 12 ADA OSMANLIYA İADE EDİLECEKTİ!

E nerede kaldı Uşi de kaybettiğimiz iddiası?

Yahu zaten Lozan’da imzalanmış ve diyor ki ''15. madde ile 12 Adaları İtalyanlara verdim''

-Kim diyor? İsmet Paşa.

-Nerede diyor? İsmet İnönü Vakfının web sayfasında halen duruyor.

-Lozan’ın 15. maddesi nedir?

''Madde 15- Türkiye, On iki Adalar üzerindeki tüm hak ve senetlerinden İtalya lehine feragat eder.''

Bakın yazdıklarım iyi anlaşılsın. 100 sene önceki şartlarda şu niye verildi bu niye alınmadı meselesi değil mevzum. Olabilir, günün şartları içerisinde gücün yetmemiştir vermişsindir.

Ben bir yalanı ifşa ediyorum.

-Yalanı söyleyen kim? Bugünkü tarihçiler!

-Neden yalan söylüyorlar?

Cemal Paşa’nın hatıralarında dahi bu böyle geçiyor…

Adalar fiilen elimizde olmayabilir. Gücün yetmemiş savaştan savaşa girmişsin geri alamamışsın. Ama neden yalan söylüyorsun be kardeşim! UŞİ de verdik diye? Yani hoş UŞİ de imza atılırken de iktidarda İttihatçılar vardı.

Bana kalmadı İttihatçıları savunmak ama bir gerçeğe işaret ediyorum. 12 Adalar yani burnumuzun içinde duran Anadolu'muzdan kopmuş bizim birer parçamız olan Adalar UŞİ de değil LOZAN da 24 Temmuz 1923’te İsmet Paşa’nın başkanlığındaki Türk Delegasyonu tarafından İtalyanlara bırakılmıştır...

Hiç bir göz gerçeği görmeyen kadar kör değildir diyerek bu yazımı neticelendiriyorum. Antlaşma maddelerinin ikisi de yani UŞİ de Lozan da ortadadır.

Google’a dahi yazsanız belgeleri ile karşınıza çıkıyor. Ama hala ret ve inkâr!

Neden Lozan’ı kutsamak için!

Amacımız Lozan’ı itibarsızlaştırmak falan da değil. Ama Lozan da verilen toprağı UŞİ de verildi diye 100 senedir bu memleketin evladına zorla dayatmışlar. İtirazım bunadır. Yoksa ''gücün yeter geri alırsın gücün yetmez bırakırsın'' bu bir realitedir.

Vesselam...

 

Yorum Yazın