Fakat İbret Alan Yok mu?
09 Haziran 2025, Pazartesi 11:48 207 kez okundu.Andolsun, Biz bunu bir ayet/belge olarak bıraktık. Fakat ibret alan yok mu? (Kamer Suresi, 15)
İlahi tebliğ, insanın yaratılışından bu yana insanlara doğru yolu göstermek, adaleti, merhameti, iyiliği öğretmek, insanları dünya ve ahiret mutluluğuna ulaştırmak amacıyla, Allah’ın elçileri aracılığıyla insanlara ulaştırılmıştır. Kimi toplumlar bu tebliği kabul etmişler, kimileri inkâr etmişlerdir. Bazen inkârcı bir toplumun içinden küçük bir azınlık çıkmış ve sadece bunlar elçiye uymuşlardır.
Ancak kendisine ilahi tebliğ gelen kavimlerin birçoğu nefse uymaktan, menfaat kaygısından, kibirden ve dünya sevgisinden kaynaklanan sebeplerle bunu kabul etmemişlerdir. Sadece Allah’ın elçisinin kendilerine getirdiği tebliği dinlememekle kalmamış, aynı zamanda elçiye ve ona uyanlara da zarar vermeye çalışmışlardır.
Halbuki her elçi, kavminden yalnızca Allah’a itaat etmesini istemiş, müjdeci ve uyarıcılık görevlerini yerine getirmiş, zorlayıcı da olmamışlardır. Bunun karşılığında kavimlerinden para ya da herhangi bir çıkar da talep etmemişlerdir.
Tek yaptıkları, gönderildikleri toplumu gerçek dine davet etmek ve kendilerine uyanlarla birlikte o toplumdan farklı olarak din ahlakını yaşamaya başlamaktır.
Yüce Allah Kuran’da, elçileriyle uyardığı ancak itaat etmedikleri ve nankörlük ettikleri için helak ettiği kavimlerden birçok ayette söz eder. Şuara Suresinde 108, 110, 126, 131, 144, 150, 163 ve 179. Ayetlerde bildirildiği gibi, gönderilen elçiler; "Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin." diyerek kavimlerini Allah’a iman etmeye ve itaate davet etmişlerdir. Ancak küfürde direnen kavimler, sadece elçi ve onunla birlikte çok az sayıda mümin kurtarılarak, helak edilmişlerdir.
Kuran’da Nuh, Semud, Ad, Medyen, Lut Kavimleri gibi azgın inkârcı kavimlerin kıssaları oldukça detaylı anlatılmıştır. Mesela, bu itaatsiz kavimlerden biri olan Semud Kavmi’ni uyarıp korkutması için Hz. Salih’in peygamber olarak gönderildiğinden bahsedilir. Hz. Salih, Allah’ın vahyi üzerine, itaatsiz kavmine Allah’tan son bir deneme olarak dişi bir deve gösterir. Kendisine itaat edip etmeyeceklerini denemek için Hz. Salih, kavmine, sahip oldukları suyu bu dişi deve ile paylaşmalarını ve ona zarar vermemelerini söyler. Böylece kavim bir denemeden geçirilir. Kavminin Hz. Salih’e cevabı ise, bu deveyi öldürmek olur. Şuara Suresi’nde, bu olayların gelişimi şöyle anlatılır:
Hani onlara kardeşleri Salih: "Sakınmaz mısınız? demişti. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; Siz burada güvenlik içinde mi bırakılacaksınız? Bahçelerin, pınarların içinde, ekinler ve yumuşak tomurcuklu göz alıcı hurmalıklar arasında? Dağlardan ustalıkla zevkli evler yontuyorsunuz. Artık Allah’tan sakının ve bana itaat edin. Ve ölçüsüzce davrananların emrine itaat etmeyin. Ki onlar, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyor ve dirlik-düzenlik kurmuyorlar (ıslah etmiyorlar)." Dediler ki: "Sen ancak büyülenmişlerdensin. Sen yalnızca bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin; eğer doğru sözlü isen, bu durumda bir ayet (mucize) getir-görelim." Dedi ki: "İşte, bu bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onun, belli bir günün su içme hakkı da sizindir. Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar." Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular. (Şuara Suresi, 141-157)
Allah, küfrün kurduğu hileli düzenlerini boşa çıkarır ve Hz. Salih’i kötülük yapmak isteyenlerin ellerinden kurtarır. Bu olaydan sonra, her türlü tebliği yaptığını ve hiç kimsenin öğüt almadığını gören Hz. Salih, kavmine kendilerinin üç gün içinde helak olacaklarını bildirir. Ve üç gün sonra Hz. Salih’in uyarısı gerçekleşir, Semud Kavmi helak edilir:
O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar. Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun; Semud (halkı) gerçekten Rablerine (karşı) inkâr etmişlerdi. Haberiniz olsun; Semud (halkına Allah’ın rahmetinden) uzaklık (verildi.) (Hud Suresi, 67-68)
Semud Kavmi, Allah’ın elçilerine itaat etmemenin karşılığını helak olarak ödemiştir. Yapmakta oldukları yapılar, sanat eserleri kendilerini azaptan koruyamamıştır. Semud Kavmi gibi, daha önce ve sonra yaşamış küfür içindeki birçok kavim şiddetli azaplarla helak edilmişlerdir.
Böylece hem halkı ondan alıkoyarlar, hem de kendileri uzaklaşırlar. Gerçekte ise şuurunda olmadan kendilerini helâke atarlar. (En'am Suresi, 26)
… Aradan binlerce sene geçmesine rağmen söz edilen toplum yapısında ve inkâr sisteminde pek bir şey değişmemiştir. Günümüzde, Sodom ve Gomorra kentlerindekine benzer hatta daha da aşırı sapkınlıklar yaşayan, sayısı oldukça fazla "Lut Kavmi" vardır. Semud Kavmi gibi tartıda adaletsizlik yapan, Sebe ve İrem Halkı gibi Allah'ın nimetlerine karşı nankör, Nuh Kavmi gibi dine ve müminlere karşı alaycı, Ad Kavmi kadar adaletten sapmış toplumlar oldukça fazla sayıdadır.
Geçmiş kavimlerin hepsinin ayrı ayrı helâk sebepleri vardır. Yaşadığımız dönemde ise bu çirkin davranışların hepsi fazlasıyla görülüyor. O nedenle bu dönemde imtihan da çok olur, azabı da. Helâk edilen her kavim bu döneme bir delil olarak var. Bunlar çok önemli işaretler...
Kur’an’ın bu toplumları hatırlatmasındaki amaç, kuşkusuz tarih bilgisi vermek değildir. Kıssalar ibret alınması için anlatılır ki helâk olanların yaşadıkları, arkalarından gelenleri doğruya yöneltsin.
Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. (Tevbe Suresi, 70)
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum