Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

İstanbul’un Depremle İmtihanı

Frank Hoogerbeets, aylar önce "alarmda olun" uyarısında bulunmuş ve "üç ay içerisinde büyüklüğü 7'yi bulabilecek bir deprem o bölgede olursa buna kimse şaşırmasın, yerini söylemek imkânsız ama Silivri'ye çok uzak olmayacağını söyleyebilirim" demişti.

Ve perşembe günü İstanbul'da AFAD verilerine göre 13.59'da, 5.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

İTÜ’de Marmara fayı üzerine uzun yıllardır uluslararası araştırmalar yürüten Prof. Dr. A.M. Celal Şengör, İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ziyadin Çakır, Prof. Dr. M. Sinan Özeren ve Dr. Öğr. Üyesi Gülsen Uçarkuş depremden hemen sonra bir açıklama yayınladılar.

Uzmanlar, “Son iki günde meydana gelen 4.6 ve 5.7 büyüklüğündeki iki depremin tam kilitli Kumburgaz fay segmentinin uç noktasında olması durumun kritikliğine işaret etmektedir” diyor. “Bilimsel göstergelere dayanarak, mevcut sismik aktivitenin dikkatle takip edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması yönünde hareket edilmelidir” diyerek de uyarılarını yapıyorlar.

Hoogerbeets gibi içerideki birçok uzmanımız da bu tür uyarıları yıllardır yapıyorlar.

Ülkemiz deprem kuşağında yer alan bir ülke. Geçmiş yıllarda çok acı tecrübeler yaşadık. Her defasında “Deprem öldürmez bina öldürür” dedik ama yine de kaçak katlar çıkmaya, ruhsatlar vermeye devam ettik.

İstanbul’un olası büyük bir depreme karşı ciddi bir planlaması var mı bilmiyorum. Metro hatları, iskeleler, devlet kurumları vs. ne kadar güvenli ve depreme dayanıklı bunu da bilmiyorum.

Bakınız 5,8 şiddetindeki bir depremde tüm iletişim ağı çöktü. İnternet kesintiye uğradı. Belki de en çok ihtiyacımız olan bir vakitte telefon hatları iptal oldu.

Birçok okul deprem anında ne yapacağını bilemeyerek paniklemiş mesela. Oysa defalarca deprem tatbikatı yapılan yerler burası. Gerçek bir deprem anında okul yöneticileri başta olmak üzere tüm öğretmenler ne yapacağını şaşırmış.

Geçen hafta kaleme aldığım bir yazımda, 1943 yılında Alman Prof. Oelsner’in bir derste; “Bana söyleyin, Türkiye’de ne yapmalı?” sorusunu hatırlatmıştım.  Profesör en son olarak;“ Bilemediniz. Ben söyleyeyim; Türkiye dua etmeli ama ne için biliyor musunuz? Belediyelerin kasalarında mevcut bulunan imar planlarını uygulayacak yöneticiler çıkmasın diye. Eğer çıkarsa Türkiye, birkaç asır belini doğrultamayacaktır.”

Aradan geçen onca yıldan sonra dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, olası bir deprem için şöyle vahim bir tablo çizmişti; “Türkiye genelinde 7 milyon bina sağlam değil. İstanbul’da 19 ilçede yaklaşık 1 milyon 600 bin bina var.  7 büyüklüğünde bir deprem olduğunda, bu binaların yüzde 60’ı hasar alacak.”

Korkunç bir şey bu! Değişen hiçbir şey olmamış yani.

Profesör Naci Görür’ün hesabına göre ise;  İstanbul’da ortalama 1 milyon 600 bin bina var.  Bunların yüzde 1’i yıkılsa, 16 bin bina eder. Her binada dört daire olsa, 64 bin daire yapar. Her dairede ortalama dört kişi yaşıyor olsa, 256 bin insan depremden şiddetli bir şekilde etkilenecek demektir. “Bir de yüzde 60 ihtimalini düşünün” diyordu Naci Görür.

 

Depremden birkaç gün evvel Teknik Elektrik Postası’nda “Kentsel dönüşüm tamamlanmalıdır!” başlıklı bir yazı kaleme alan Mustafa Albayrak depremin bir beka sorunu olduğunu ifade ederek ciddi uyarılarda bulunuyordu.

 

Albayrak; 1999 depremini hatırlatarak, başta Avcılar ve çevresi olmak üzere o yıl 1000’e yakın insan kaybının yaşandığını ifade ediyor. Esasında bunun bir Marmara Depremi olduğunu ve İstanbul’un da ayrıca bir deprem şehri, deprem üssü olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor.

Ne var ki, “Kentsel Dönüşüm adı verilen yani şehirlerimizde eskimiş ve depreme mukavemetsiz yapıların yıkılıp yeniden yapılması çalışmaları bitmemiştir. Kentsel Dönüşüm maalesef tamamlanmamıştır” uyarısında bulunuyor.

İnşaat sektörü depreme dayanıklı binalar yapmanın en mühim unsurudur. Her şartta bu sektörün hareketlenmesi hem depreme karşı tedbir almak hem de ekonomik hareketlilik açısından elzemdir.

Evet, ‘’Kentsel Dönüşüm’’ tamamlanmalıdır. Bunun için herkes sadece elini değil gövdesini de taşın altına sokmalıdır.

Umarım geç kalmamışızdır. İstanbul’un umarım depremden sonra da izleyeceği bir yol haritası, planlaması vardır. Yoksa tarihin en büyük acılarından birini yaşayacak bu şehir.

Yorum Yazın