Elif E. BAYRAKTAR

Elif E. BAYRAKTAR

Mail: elif.alaca@hotmail.com

İyiler Cesur Olmalı

Tarihin her döneminde iyiliğin, güzel ahlâkın, barış, huzur ve mutluluğun hâkim olması için çalışan samimi insanlar olur. Onların mücadelesi insanları haksız yere yurtlarından süren, öldüren, dinsizliğe ve ahlâki dejenerasyona sürüklemeye çalışan, zayıfları ezerek kendilerini yüceltmeye çalışan kişilere karşıdır. İyilerin hiçbir şey yapmaması, kötülerin zaferi demektir çünkü.

 

Samimi inananlar iyilikleri tavsiye edip kötülüklerden sakındırmak için çaba gösterirlerken, Allah’ın beğendiği bu güzel ahlâkın yaşanmasını istemeyen kişilerin amacı tüm dünyada kötülüğü yaygınlaştırmaktır. Bu yüzden de iyi olan her faaliyeti engellemek ve durdurmak isterler. Allah’ın kanunu gereği yaşananlar hep bu yönde olur. Güzelliği, iyiliği tavsiye eden peygamberler ve onların yolundaki müminler her dönemde baskı görür, çirkin iftiralarla engellenmeye çalışılırlar.


Ancak kötülerin kavrayamadıkları ilahi bir sır vardır. Müminler, "... Hiç şüphesiz, Bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır" (Saffat Suresi, 173) ayetiyle haber verildiği gibi eninde sonunda küfre karşı zafer kazanırlar. Bu, Allah'ın vaadidir. Allah, Kendi yolunda cesur ve kararlı bir şekilde çaba gösterenlere kesinlikle galibiyeti yaşatır.

 

Samimi müminlerin cesareti Allah sevgisi, Allah korkusu ve Allah'ın hoşnutluğunu kazanma isteğinden kaynak bulur. Bu nedenle şartlar ne olursa olsun, Allah'a güvenmenin kazandırdığı cesaretlerini kaybetmezler.

 

Kur'an'a göre cesaret, maceracı ruha sahip kişilerin özelliği olan cesaretten farklıdır. Kimi insanlar yanlış konularda körü körüne cesaret gösterir, asıl cesur olunması gereken durumlarda ise geride kalırlar. Bu, o kişilerin çıkarları nedeniyledir ve dünyevi hırslarından kaynaklanır. Bu korkusuzluğun bir anlamı yoktur. Zaten ne dünyaya ve ne de ahirete yönelik bir yarar sağlar. İnanan insanın cesareti Allah'a güvenip dayanmaktan kaynaklanan, hayatın her anında tevekkülü yaşama sonucu gelişen sağlam bir karakter özelliğidir. Bu akılcı bir cesarettir ve sonunda başarıya ulaşır.

 

Mümin korkak olmaz, kendi canını/malını kurtarma derdinde olmaz. Her zorlukta Allah'a sığınıp cesaretle mücadele eder. Acılara karşı direnmenin adıdır cesaret; direnerek elde edilir.

 

Allah için yılmayan din kardeşinin korkusuzluğunu, cesaretini, yiğitliğini görünce sevgisi artar insanın. Zorlukta Allah’ı bırakmadığını, O’na daha sıkı sarıldığını gördüğünde daha da katlanır.

 

İyiliği yaygınlaştırmada kadın erkek ayırt etmiyor Kur’an. Müslüman kadın da bu mücadelenin içindedir. Kadın da Peygamberimiz(asm) dönemindeki sahabe hanımlar gibi delikanlı, yiğit, korkusuz ve cesur olmalı, mücadelede geride kalmamalı. Fikir mücadelesinde kadın da çok etkindir; çünkü üslûbu daha şefkatli ve daha merhametlidir.

 

Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve Allah'a ve Resûlüne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 71)

 

Allah'tan başka hiçbir şeyden ve hiç kimseden korkmayan müminler, Allah’ı en çok hoşnut edecek davranışlar sergiler ve kararlı davranırlar. İman sahipleri hiçbir zorluk karşısında yılmazlar; çünkü Allah'tan başka bir güç olmadığının bilincindedirler. Bu şuur onlara tüm korkuları yenecek cesareti kazandırır.

 

Kötülükleri örgütleyenlerle mücadele etmek, iyiliği hâkim kılmaya çalışmak, peygamberler ve onlarla birlikte hareket eden samimi müminlerinki kadar cesaret gerektirir. Çünkü toplumdaki kötülerin dikkatlerini üzerine çeker, mücadeleden yıldırılmaya çalışılırlar. Ancak;


Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topladılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir. Bundan dolayı, kendilerine hiçbir kötülük dokunmadan bir bolluk (fazl) ve Allah'tan bir nimetle geri döndüler. Onlar, Allah'ın rızasına uydular. Allah, büyük fazl (ve ihsan) sahibidir. (Al-i İmran Suresi, 173-174)

 

Samimi Müslüman umutsuz, teslimiyetçi ve korkak olmaz; korkulacak tek güç Yüce Allah’tır. Çeşitli yöntemlerle Müslümanları pasifize etmeye çalışanlar, şeytanın görevlendirdiği kişilerdir. Müslüman her durum ve şartta Allah'ın tarafında olmalıdır.

 

Güçlü îman cesaret demektir. İmani cesaret Allah'ın "yardımcısı" olmaktır.

Yorum Yazın