Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Kadının beyanı esastır hükmü sakıncalı

6284 sayılı kanunun uygulama yönetmeliği 18 Ocak 2013tarihinde Resmi Gazete'de yayımlandı. Yönetmeliğin 30. maddesinin 3. bendi şöyle demektedir: "Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Kararın verilmesi, kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokabilecek şekilde geciktirilemez."

Ahmet H. Çakıcı ve Muhammed Turan’ın “Ailesiz Toplum… Ya Sonrası” başlıklı hazırladıkları bir dosyada “İstanbul Sözleşmesi, kadının psikolojisinin bozulmasından da erkeği sorumlu sayıyor. Ancak kadının psikolojisinin bozulması için erkeğin herhangi bir şey yapmasına da gerek yok; çünkü İstanbul Sözleşmesi “Muhtemel” yani olmamış, olma ihtimali olan olayları da suç kapsamına alıyor” deniliyor.

Buradan devam edelim;

“Kadını adeta niyet okuyabilen ve niyet okurken yanılma ihtimali bulunmayan saf, iyi niyetli, hatasız ve kusursuz bir Tanrı; erkeği ise her an, kadının psikolojisini yüksek kalitede tutmaktan sorumlu, potansiyel kötülük makinesi olarak görüyor. Böyle bir süreç, ahlaki/ruhi herhangi problemi bulunmayan bir kadın için, şiddetten koruma misyonugörebilir.

Ancak kadın ahlaken ve ruhen sağlığı yerinde olmayan biriyse ne olacak? Mesela 2016 yılında Şanlıurfa’da “Kocam bana birsenedir tecavüz ediyor, beni zorla hamile bıraktı” diyen bir kadının iddiaları savcı tarafından çelişkili ve mesnetsizbulunup davanın reddi istenmesine rağmen, “Kadının beyanı esastır” denilerek kocaya 18 yıl hapis cezası verildi.”

Böyle bir uygulamada erkeklere verilmiş mesaj acaba şu mu?

“Kadının her an psikolojisinin bozulması ya da bir kıskançlık, hırs veya intikam duygusu ile hareket etme ihtimali ile kocayı 18 sene cezaevine atabileceği” bir birliktelikten uzak durun.

Özellikle 6284 no’lu “Kadına karşı şiddetin” önlenmesine yönelik kanun “Erkeğin sert bakışını” bile kadının beyanı ile “Kadına yönelik şiddet” sayıyor. Sürekli güler yüz, mümkün olmadığına göre, suratın asık mı yoksa sert mi olduğuna kim karar verecek? Bu da kadının keyfiyetine bırakılıyor.”

Kadın, polise telefon ettiği an, erkeği evden 6 ay uzaklaştırabiliyor. Kadının pişman olup, şikâyeti geri çekme hakkı yok, erkek eve dönemiyor.

2016 yılında aynı uygulamayı hayata geçiren Rusya, Erkekleri evden uzaklaştırılan ailelerin devam etmediğini ve boşanma oranlarının hızla yükseldiğini fark edince 1,5 senelik bir uygulamanın ardından bu kanun tasarısını geri çekti.

Yasanın geri çekilmesinin mimarlarından Olga Batalina "Bizim için, bir kurum olarak aileyi korumak çok önemlidir" diyerek kanunun geri çekiliş sebebini açıklarken, Rus Milletvekili Vitaly Milonov, "Aile içindeki sorunlardan bahsediyoruz. Bu soruna liberal açıdan bakamazsınız. Bu, bir yatakta üç kişi olması gibi olur. Eşinizle ve bir insan hakları kuruluşuyla beraber yatıyormuşsunuz gibi" diyor.

Demem o ki; mevzu öyle ezber, tekerleme gibi klişe laflarla geçiştirilecek bir mevzu değildir. Dünyada aile yapısına yönelik sincice bir oyun oynanıyor.

Ve bunu şimdilik toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına şiddet gibi masum başlıklar altında yapıyorlar. En vahimi de Türkiye’deki, muhafazakârların bu mevzu hakkında enine boyuna düşünmeden küresel bir tuzağa düşme ihtimalleridir.

NOT: Daha detay bilgi için bakınız  >> Ailesiz Toplum Ya Sonrası

Yorum Yazın