İstanbul
28 Ağustos, 2025, Perşembe
  • DOLAR
    41.02
  • EURO
    47.64
  • ALTIN
    4442.0
  • BIST
    11.454
  • BTC
    109827.02$

Kalbin Yükünü Allah’a Bırakmak

25 Ağustos 2025, Pazartesi 22:23 96 kez okundu.

Teslimiyet, kalbin yükünü Allah’a bırakmaktır.” İmam Gazâlî

İnsanların birçoğunun güvenli ve huzurlu bir hayatı yoktur; çünkü her an bir zorlukla karşılaşılabilecek olmanın korkusunu, daha başına gelmeden yaşar. Halbûki Rabbimiz kulları için kolaylık diler; huzuru ve mutluluğu yaşamak gerçekte kolaydır. Yapılacak olan; Allah’a ve O’nun yarattığı kadere gönülden iman etmek, sadece O'na güvenip dayanmak ve tam bir teslimiyetle teslim olmaktır.

Allah’a gönülden teslim olanlar hayatlarını güzelleştiren bir ayrıcalığa sahiptirler. Yaşadıkları hiçbir olay, başlarına gelen musibetler onları mutsuz etmez, asabileştirmez, strese sokmaz. Bunun sebebi müminlerin, kâinattaki her olayın, her şeyin varlığı boyunca görüp geçireceği halleri, hadiseleri tespit ve tayin eden ve bir ölçüye göre yaratan, Halık olan Rabbimizin dilemesiyle olduğunun bilincinde olmalarıdır.

İnsan, Allah’a kulluk için yaratılmıştır ve dünya hayatında bütün insanlar imtihan edilirler. Ancak Allah katında her şey göz kırpması kadardır; dolayısıyla Allah, insanların tüm davranışlarını bilir. Allah’ın –batındaki- asıl amacı, insanların kendilerini tanımaları ve yapıp ettiklerine şahit olmalarıdır. Böylece, Allah’a gönülden iman etmiş müminler, O’nun hoşnutluğunu kazanmak için yaptıkları salih ameller vesilesiyle, cennette bir renk kazanmış olurlar.

Allah'a duydukları güven ve teslimiyetleri nedeniyle, “Hayır, kim (güzel davranış ve) iyilikte bulunarak kendisini Allah'a teslim ederse, artık onun Rabbi katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 112) ayetiyle de bildirildiği gibi, müminlerin hayatında korku ve üzüntüye yer yoktur. Hayat boyu karşılaştığı ve karşılaşacağı her olay kişinin kaderindedir; hayır görüneni de ‘şer’ görüneni de Yüce Allah yaratır. Bu gerçeğin bilincinde olan mümin için ‘kötü’ bir olay olamaz. Kötü gibi görünen de aslında mümini hayırlı sonuçlara ulaştıracaktır. "...Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz." (Bakara Suresi, 216) ayeti gereği, iman eden insan Kendisine sığınılan, Melca olan Rabbinin kendisi için en hayırlısını dilediğini bilir.

Güven duymak, hiçbir kuşkuya yer olmaksızın halisane teslimiyete yol açar. Tevekkül ederek yani her işte Rabbini vekil edinerek teslimiyeti yaşayan mümin korkusuz, rahat ve sakin ruh haline sahip olur. Geleceği yaratanın da Allah olduğunu kavraması tevekkülünü artırır.

Yüce Allah Kendisine gereği gibi kulluk etmeyi hedefleyen kulları için her olayı hayırla yaratır. Müminler bilir ki, zâhirde olumsuz gibi de olsa, her olay aslında kendileri için sayısız hayır içerir. İşte bu teslimiyet de, müminlere huzur verir. Halisane teslim olmuş bir mümin melek gibidir, emrolunduğunu kararlılıkla yerine getirir.

Kur’an’da, Allah’ın vahiyle bildirdiği emrine itaat eden Musa(as)’ın annesinin, çocuğunu nehre bıraktığı anlatılır. Bu zorlu teslimiyet sınavından İbrahim(as) da geçmiş, oğlu İsmail(as)’ı rüyasına binaen kurban etme konusunda denenmiştir. Ancak her iki kutlu insan da itaat edip teslim olunca, Rabbimiz zorluğun ardından kolaylığı getirmiş ve çocuklarına tekrar kavuşmuşlardır. Önemli olan gönülden teslimiyettir ve insan tam tevekküllü olursa acısı hafifler.

Allah, senelerdir ve bugün bizi katil Siyonistlerin zulüm ve soykırım uyguladığı Gazze’deki insanların olağanüstü teslimiyetine şahit ediyor. Ve yaşadıkları her katliam sonrası, “Elhamdülillahi alâ külli hal” diyebilen insanların güçlü imanına. Kimi evladını kimi anne babasını kimi kardeşini kaybettiğinde, “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun” diyebilen insanların sabrına... Bizim zannettiğimizin aksine asıl tehlikede olan onlar değil bizleriz. Onlar sığınılabilecek en emin limana sığınmışlar, onlar güvende.

Rabbimiz tevekkülümüze bizim de şahit olmamız için bizi imtihan ediyor. Teslim olmamız için musibet veriyor, hastalık veriyor; ayaklarımızın yere basması için sıkıntılar veriyor. Bütün bunlar gerçekte imanî derinlik kazanmamız yönünde Yüce Allah’ın bize olan lütfudur.

Allah'a halisane teslim olabilmek için Allah’ı hiç unutmamamız ve O’nun her şeyi sürekli ve an an yarattığının şuurunda olmamız gerekiyor. O dilemedikçe, insan hiçbir şeyi Allah’tan bağımsız olarak kendisi yapamaz. Bizlere tam bir teslimiyet nasip etsin Rabbimiz.

 

Kim bütün benliğiyle Allah’a teslim olur ve aynı zamanda doğru ve yararlı işlerde bulunursa, hiç sarsılmayan bir dayanak elde etmiş olur: çünkü her şeyin akibeti Allah’ın elindedir. (Lokman Suresi, 22)

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum