Elif E. BAYRAKTAR

Elif E. BAYRAKTAR

Mail: elif.alaca@hotmail.com

Kötünün Tuzağı Sahibini Kuşatır

Her toplulukta, inananları kötüleyerek insanları onlara karşı kışkırtan, sosyal konumlarının ve servetlerinin gücüne dayanarak azgın davranışlarda bulunan kişiler bulunur. Bu kişiler Kur’an’da, yeryüzünde bozgunculuk çıkaran ve insanların iman etmelerini engellemeye çalışan ‘kavmin önde gelenleri’ olarak tanımlanırlar.

Zenginlik ve güçleri nedeniyle korku duydukları bu kimselerin sözlerini kabullenen ve önemseyen kişiler, kötülerin önde gelenlerinin yanında yer alırlar. Kur'an'da bildirildiğine göre, bu kişilerin ardından giderek, vicdanlarının sesini değil onların sözlerini dinlemek, her söylediklerine inanmak sonsuz azaba sebep olacaktır. Allah bu gerçeğe, “Biz, onları ateşe çağıran önderler kıldık; kıyamet günü yardım görmezler. Bu dünya hayatında onların arkasına lanet düşürdük; kıyamet gününde ise, onlar çirkinleştirilmiş olanlardır.” (Kasas Suresi, 41-42) ayetiyle dikkat çekiyor.

Elmalılı Hamdi Yazır yukarıdaki ayeti şöyle açıklıyor:

“Böyle her karyede de ileri gelenleri o memleketin suçluları kıldık ki, o memlekette kötülükler yapsınlar, hileler, hilekârlıklar yapsınlar. Oysa onlar, o hileyi başkalarına değil, ancak kendilerine yapıyorlar, başkalarını aldatıyoruz sanıyorlar, oysa kendilerini aldatıyorlar da haberleri olmuyor. Bulunduğu ve özellikle başında bulunduğu memlekette hakka ve o memleketin halkına karşı kötülük yapan, hile ve hilekârlıkla entrika çeviren o büyük mücrimler bilmezler ki, aldattıkları vatandaşlar başkaları değil, yine kendileridir. Onların zararları, aldanmaları, kendilerinin zararları, aldanmalarıdır.

Bilmezler ki, halkın zararı, ülkenin zararıdır ve ülkenin zararı, herkesten önce o ülkenin başında bulunanların zararıdır. Bilmezler ki, o ülke düşünce, ilk önce düşen kendileri olacaktır. Bilmezler ki, Hak Teâlâ aldanmaz. Hakka kötülük yapmaya çalışanların o kötülükleri, “Kötü tuzak, ancak sahibine dolanır” (Fatır Suresi, 43) ayeti gereği sonunda kendilerini kuşatır, başlarına patlar.” (Hak Dini Kur’ân Dili).

Bu kişiler zenginliklerinin yanı sıra toplumun sosyal yapısında da söz sahibidirler ve sahip oldukları dünyevi değerler sayesinde gücü ellerinde bulundururlar. Ayrıca yazılı, görsel ve sosyal medya gibi bazı önemli organların büyük kısmı da ellerindedir ve sahip oldukları fikirleri, Kur'an ahlâkından uzak yaşam tarzını ve kendi hayata bakış açılarını ve ideolojilerini topluma kabul ettirebilirler.

Güçlerini her şekilde kullanır, etki ajanlığı yapar, algı operasyonları ve provokasyonlar ile toplumu yanıltır, iyi insanları tehdit eder, baskı yoluyla yıldırmaya çalışırlar. Yardım ve iyilik amacıyla harcamada bulunmaz, servetlerinden çok az bir miktarını dahi Allah'ın razı olacağı işlerde kullanmazlar. Ancak amaç kötülük olduğunda tüm imkânlarıyla çaba harcarlar. Öylesine gayret gösterirler ki inananların aleyhinde tuzak kurmak için birleşir, ideolojileri örtüşmese hatta tamamen ters de düşse birlikte hareket eder, kötülüğün en çoğunu yapabilmek için neredeyse rekabet ederler.

Kötülük liderleri, toplanarak inanan insanları zor durumlarda bırakacak kararlar alır ve kendilerine ellerindeki sosyal silahları kullanarak taraftar toplar, güçlerini artırırlar. Tarih boyunca onların bu gücünden etkilenen ya da çekinen/korku duyan insanlar bu önderlere uymuşlardır. Başlarındaki hastalıklı kişilerin isteklerini yerine getirerek masum insanları kandırmış veya katletmişlerdir. Önderlerinin zulmünden korkarak ya da onların güçlerinden etkilenerek onlarla birlikte hareket eden kişiler, aslında çok büyük yanılgıdadırlar.

Çünkü önde gelenlerin ellerindeki güç ve iktidar, gerçekte ne kendilerine ne de diğer insanlara fayda ya da zarar veremez. Mülkün ve gücün gerçek sahibi, tek üstün ve güçlü olan Allah’tır. O dilemediği sürece hiç kimse bir başkasına yarar sağlamaya ya da zarar vermeye güç yetiremez. Bu gerçeğe iman eden samimi müminler tarih boyunca ne Firavun'a ne de bir başka kötülük önderine boyun eğmediler.

 

 

Kötülerin kurduğu her tuzak, güçlü ve ürkütücü gibi görünüyor da olsa -Allah’ın dilemesiyle-en başından bozulmuş olarak kurulur. Onlar, düzenleri ile başarılı olduklarını, müminleri zor durumlara soktuklarını, hatta korkuttuklarını zannettikleri anlarda bile, gerçekte bozulmuş, ters dönüp ‘kötülük çemberi’ başlarına geçmiş, kendilerine musibet olarak dönmüş bir tuzağın parçalarını izlerler. Sonucu ve sonlarını henüz görmediklerinden galip geldiklerini düşünürler. Oysa bütün tuzaklar, Allah’ın dilemesiyle mağlubane kurulur. Allah düzen kuranların en hayırlısıdır ve kötülerin tuzakları mutlaka bozulacaktır:

Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa onların düzenleri, dağları yerlerinden oynatacak da olsa, Allah Katında onlara hazırlanmış düzen (kötü bir karşılık) vardır. Allah'ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma. Gerçekten Allah Azizdir, intikam sahibidir. (İbrahim Suresi, 46-47)

Yüce Allah, “Benim gazabım, kimin üzerine inerse, muhakkak o, tepetaklak düşmüştür.” (Taha Suresi, 81) buyurur… Sonunda ‘o gün’ geldiğinde tüm kötüler, başlarında önderleriyle, Allah’ın adaleti gereği var olan sonsuz azapta sonsuza kadar ağırlanmak üzere yerlerini alırlar. Çünkü; “… Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır. (Enfal Suresi, 30)

 

Yorum Yazın