Mustafa ARMAĞAN

Mustafa ARMAĞAN

Mail: marmagan1@hotmail.com

Numan Kurtulmuş’un Konuşmasındaki Şifreler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş 11 Aralık 2023 günü CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e cevap sadedinde bizzat Meclis kürsüsünden siyasî tarihimizde vuku bulan 6 kritik olayı sıralamış ve bu olaylarda kim hangi tarafta yer almışsa bunun bir turnusol kâğıdı işlevi göreceğini beyan etmiş. Kastettiği husus, sivil iradeyi savunanlar ile darbeciliği savunanların geçmişinden yola çıkarak bugün de hangi pozisyonları savunduklarını teşrihtir.

TBMM Başkanımızın sıraladığı olaylardan üçü Osmanlı, diğer üçü de Cumhuriyet dönemine aittir. Olaylar sırasıyla şunlardır:

  1. Sultan Abdülaziz'in katli (1876),
  2. Sultan Abdülhamid'in tahttan indirilmesi (1909),
  3. Babıâli’nin baskını (1912),
  4. 27 Mayıs darbesi (1960),
  5. 28 Şubat darbesi (1997) ve
  6. 27 Nisan e-bildirisi (2007).

Mayıs 1876’dan Nisan 2007’ye kadar tam 129 yıla yayılan bu altı kırılma noktasının mahiyeti neydi? Sırasıyla hatırlamaya ne dersiniz?

  1. Sultan Abdülaziz 1876 Mayıs’ında yapılan bir darbeyle tahttan indirildikten altı gün sonra kapatıldığı Boğaziçi’ndeki Feriye Sarayı’nın bir odasında iki bileği kesilmiş vaziyette kanlar içerisinde ölü bulunmuştu. Uzun yıllar “intihar” diye dayatılan bu olayın gerçekte bir “cinayet” olduğu, işlenmesinden beş yıl sonra Sultan 2. Abdülhamid’in ikamet ettiği Yıldız Sarayı’nın bahçesindeki çadırda düzenlenen bir mahkeme tarafından resmen tespit edilmiştir.
  2. Bu olaydan 33 yıl sonra bu defa Sultan 2. Abdülhamid de bu defa İttihatçılar tarafından düzenlenen bir darbeyle tahttan indirilecekti. (Tarih 27 Nisan 1909 idi ki, 2007 yılındaki e-bildiride bu tarih bir kere daha karşımıza çıkacaktır.) 31 Mart isyanını tezgâhladığı gerekçe gösterilerek hal’ edilen Sultan Abdülhamid’e karar Ermeni senatörü Aram efendi, Yahudi milletvekili Emanuel Karasso, Draç milletvekili Esad Toptani, Arif Hikmet Paşa ile muhafızlık yapan Galip Paşa gibi Sabetayist bir subayın önünde bildirilmişti.
  3. Üç yıl sonra, 1912’de vuku bulan ve Enver Bey (sonra Paşa) ile teşkilatın tetikçisi Yakup Cemil’in başını çektiği Başbakanlık makamı olan Babıali’nin kanlı bir şekilde basılması olayı ile birlikte Sadrazam Kâmil Paşa zorla istifa ettirilecek ve bu sayede, o zamana kadar perde gerisinde kalmayı tercih etmiş olan İttihat ve Terakki Partisi tam manasıyla iktidara el koyacaktı.
  4. 14 Mayıs 1950’de yapılan Demokrat Parti’nin ilk yargı teminatlı seçimde 27 yıllık tek parti (CHP) iktidarını yıkarak seçilmesini hazmedemeyen demokrasi düşmanı bir güruh tarafından tertiplenen bu kanlı darbe Başbakan ile Maliye ve Dışişleri bakanlarının idamıyla ve DP kadrolarının büyük ölçüde hapislere doldurulup siyasetten tasfiye edilmesiyle sonuçlanacak ve demokrasimizin kara lekesi olarak tarihe geçecektir.
  5. 1990’lı yıllarda Refah Partisi’nin iktidara yürüyüşünün Türkiye’nin iç ve dış ekseninde kaymaya yol açacağı endişesiyle tezgâhlanan 28 Şubat “postmodern darbesi”, başörtüsü ve tarikatlar gibi birkaç noktaya odaklanmış gözükse de, gerçekte 27 Mayısvarî bir Cumhuriyeti yeniden dizayn etme projesiydi ve Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in yıllar sonra bir gazeteye itiraf ettiği gibi İsrail ile ve tabii ki ABD ile birlikte yapılan bir “balans ayarı”ydı demokrasiye. Neyse ki AkParti hükümetinin ilk yıllarına kadar tesiri devam eden bu darbeyi yapanlar geç de olsa yargılanabilmişti.
  6. Eşi başörtülü ve kendisi “dinci” olduğu gerekçesiyle Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtirmemek için Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun icadı olan bir “367 ucubesi” gibi bir hukuk darbesiyle yetinilmemiş, zamanın Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt 27 Nisan 2007 gecesi saat 23,30 civarında tsk.gov.tr uzantılı sitede bu seçimi kabul etmediklerini belirten bir elektronik açıklama yayınlanmıştı. Bu e-muhtıranın yayını üzerine ortalık karışmış, buna karşılık Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki hükümet derhal erken seçim kararı almış ve sonuçta daha büyük bir farkla meclise gelen AkParti grubu ile onu destekleyen MHP yine Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanlığına seçmişti. Siyasî partiler ve sivil toplum kuruluşları ile basın-yayın sahasından önde gelen isimlerin de karşı çıktıkları bu müdahale püskürtülebildiği için bilahare demokratik hayatımızın önüne geniş bir alan açılabilmişti. Aksi vaki olsaydı Türkiye, diğer darbelerde olduğu gibi en az 10 yıl kaybedecekti.

Yukarıda sıralanan altı darbeye kimlerin sahip ve kimlerin karşı çıktığı cümlenin malumudur ve bu malumluk bugün bu tavırların uzantılarını tespitte bir anahtar vazifesi gösterecek kadar nettir.

Muhterem başkanımız Numan beyin konuşmasının şerhi budur. 

Makale Yorumları

  • Aydanur12-12-2023 17:09

    Halkın sesine mukabil halkın sesini susturan taraf. Şifreleri iyi okumak ve iyi takip etmek durumundayız; zira Kurtulmuş Bey’in ifade ettiği gibi bu bir turnusol kağıdı. Meclisimizin bu şifreler üzerinden meseleye yaklaşımı elbette takdire şayan. Darbeci zihniyet yok olmadı ama büyük bir darbe aldı 15 Temmuz’da, ölmedi belki ama ayağa da kalkamayacak inşaallah. Rabbim bu millete bir daha bu 6 tarihi ve benzerlerini yaşatmasın. Kaleminiz hakkın tarafınında olmaya devam etsin inşaallah.

Yorum Yazın