Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Savaş ABD’nin Sağlık Sigortasıdır

ABD Eski Başkanı T. Roosevel; “Her türlü savaşı selamlarım. Savaş ABD’nin sağlık sigortasıdır. Her on senede bir dışarıda savaş yaşamaz isek bu savaşı içimizde yapmak zorunda kalabiliriz” demişti.

UHİM’in  (Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi) 2018 raporuna göz atarsanız ABD’nin neden olduğu ve dünyanın 3’te birine denk düşen 66 ülkede hâlâ 686 farklı milis-gerilla, ayrılıkçı ve anarşist grupların çatıştığını görürsünüz.

Savaşın kıtası olarak anılan Orta Doğu’da 8 ülkede fiilen savaş yaşanıyor ve burada 300’den fazla farklı grup çatışıyor. Ve bu bölgede 200’den fazla farklı silah denendi. Sadece Suriye’de sekiz yıldır süren savaşın bilançosu 388 milyar dolar!

BM tahminlerine göre Suriye’deki savaşta şimdiye kadar 400 bin kişi yaşamını yitirdi, 14 bin kişi işkence gördü; 22 milyonluk ülke nüfusunun yarısı evlerini terk etmek zorunda kaldı. En az 5 milyon Suriyeli ise başka ülkelere göç etmek zorunda kaldı.

Irak’ta sadece geçen Eylül ayında çatışmalar nedeniyle 75 sivil hayatını kaybetti. DAEŞ’in askeri varlığı sona erdi deniliyor ancak sivillere yönelik saldırılar hâlâ sürüyor.

11 Eylül olaylarından sonra “terör ile savaş” söylemi altında Afganistan, Irak ve Pakistan’a saldırılar düzenleyen ABD’nin yayımladığı bir raporda, bu ülkelerde ABD’nin 2001’den bu yana yaklaşık 500 bin sivil, asker ve polisin ölümüne neden olduğu ortaya çıktı.

Sayının rapordaki sınırlandırmalar ve katliamlar esnasındaki belirsizlikten ötürü daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.

Trump, Venezüela’da olduğu gibi kendisine biat etmeyen ülkelere dış yardımları kesme ve onları sindirme tehdidini sürdürüyor. “Yardımlarımızı yalnızca, bize saygı duyanlara, açıkçası dostlarımıza yapacağız” demişti.

İsrail’in Filistinlilere karşı aldığı her pozisyonda açık açık İsrail’i destekleyen ve İsrail’e 38 milyar dolarlık askeri yardım yapan Trump,  “Suudi Arabistan olmasa İsrail çok büyük bir sorun içerisinde olurdu” diyerek sürekli olarak İsrail’i koruma altına alıyor.

Peki, İsrail ne yapıyor?

Doğu Kudüs’teki Yahudi nüfusunun sayısını artırmak için 1968’den bu yana 19 yasa dışı yerleşim yeri inşa eden İsrail bu yerlere 200 binden fazla Yahudi yerleştirdi.

Kudüs’teki Filistinliler ile Yahudilerin nüfus oranındaki dengeyi bozan planlar nedeniyle bugün itibarıyla 850 binden fazla nüfusa sahip şehirde yalnızca 316 bin Filistinlinin ikamet ettiği biliniyor.

İsrail’in Kudüs üzerindeki “E-21 Projesine” gelince; İsrail Yüksek Mahkemesi, İsrail tarafından 1953’te Necef Çölü (Negev) bölgesinden zorla göç ettirilen yaklaşık 190 Filistinlinin yaşadığı barakalar ile 170 öğrencinin eğitim gördüğü okulun bulunduğu Han el-Ahmer bölgesinin yıkılmasına karar verdi.

Kararın arkasında, hem işgal altındaki Doğu Kudüs ile Filistin’in diğer bölgeleri arasındaki fiziki bağlantıyı koparma hem de Tel Aviv’den Eriha’ya kadar uzanan yasa dışı Yahudi yerleşim yerleri bloğunu birleştirme isteği bulunuyor.

Hem uluslararası camiadan gelen tepkiler hem de Filistinlilerin direnişi sebebiyle İsrail güçlerinin yıkımı gerçekleştiremese de bölgeye yıldırma politikaları uygulandığı biliniyor. Bu kapsamda İsrail, bölgeye kanalizasyon suyu pompalayarak köy kenarında bir batak oluşmasına neden oldu.

2009’dan bu yana Batı Şeria ve Gazze’de şehit olan Filistinli sayısının ise 3 bin 300’ü aştığı duyuruldu. İsrail saldırılarında yaşamını yitiren Filistinlilerden 775’i çocuk, 334’ü de kadın. Son dönemde göstericileri, dronlara monte ettiği kimyasal bombalarla vuran İsrail, bu yöntemle 800 kişiyi yaraladı ve sinir sistemlerini felç etti.

Afrika ise içler acısı. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde yaşanan çatışmalar, ülkenin toparlanabilmek için en az 400 milyon dolara ihtiyaç duymasına neden oluyor. Yokluğun ve şiddetin mekânı bu ülkede tecavüze, ırkçı saldırılara maruz kalan 2 milyon kişi yardım bekliyor.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde devlet güçleri, isyancı gruplara karşı savaşıyor. 2018 yılında ebola salgını ile çalkalanan ülkede çocuklar kırsal arazide sessizce ölüyor; dahası ülkede açlık ile karşı karşıya olan 400 bin çocuk bulunuyor.

Mısır ve Libya’da, farklı gruplar arasında iç savaş sürüyor. Diktatör Sisi, gencecik çocukları dünyanın gözü önüne idam ediyor. Libya’nın ise başkentinde 500 bin çocuğun doğrudan tehdit altında olduğu, 2,6 milyon çocuğun yardıma muhtaç bir şekilde yaşamını sürdürdüğü biliniyor.

Mali’de kabile savaşlarında bu yıl 200 kişi öldü. Nijerya’da Boko Haram’ın saldırıları nedeniyle yaklaşık 1 milyon çocuk yetersiz beslenme ile karşı karşıya ve yalnızca 2018’in ilk 6 ayında 48 çocuk intihar bombacısı olarak kullanıldı.

Çin hükümeti de Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Türki Müslümanlara hâlâ baskı uyguluyor. Bugün “Terörist Şiddete Darbe Vur” kampanyası nedeniyle yaşanan insan hakları ihlalleri, Çin’de 1966-1976 Kültür Devrimi’nden bu yana örneği görülmemiş bir kapsam ve ölçektedir.

Dünya, her geçen gün kötüye gidiyor. Bunun yegâne nedeni Amerikan emperyalizmidir. Türkiye, tarihin bu evresinde hala bir umut olarak varlığını muhafaza etmektedir. Allah, vatanımızı, milletimizi korusun liderimiz Erdoğan’ı başımızdan eksik etmesin.

NOT: Yazıdaki veriler, UHİM’in yayınladığı 2018 raporundan alınmıştır.

Yorum Yazın