İstanbul
19 Kasım, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    42.35
  • EURO
    49.16
  • ALTIN
    5478.7
  • BIST
    10.698
  • BTC
    90049.159$

Sömürgecilik Atlası

18 Kasım 2025, Salı 23:23 165 kez okundu.

Sömürgecilik sadece belli kıtaların değil, tüm insanlığın yarasıdır. Tarih kitapları bazen sessizdir. Çünkü bazı satırların mürekkebi, kanla yazılmıştır.

Afrika’nın tozlu yollarında, Asya’nın dağ köylerinde, Latin Amerika’nın madenlerinde, Orta Doğu’nun sıcak çöllerinde yankılanan aynı kelime vardı: “sömürge.”

Bir kelime belki ama milyonlarca hayat…

Medeniyet” bir dönemin ve hatta bu dönemin bir maskesidir. Avrupa’nın sömürge çağında da en çok kullandığı kelime “medeniyet”ti. Kendini aydın sayan ülkeler, başka halkları karanlıkta görmekte rahattı. Halbûki götürdükleri “ışık”, çoğu kez ateşin ta kendisiydi.

Sömürgecilik, insanı değil toprağı yüceltti; kültürü değil, çıkar ve menfaati büyüttü. Ve arkasında yalnızca yıkılmış şehirler değil, sessizleşmiş hafızalar bıraktı.

Tazeleyelim o halde hafızamızı. Dört kıtanın sömürgecilik dönemlerinde yaşadığı acıları, yıkımı ve direnişe kısaca unutmayalım. Geçmişi yalnızca hatırlamak değil; insanlığın aynı yanlışa bir daha düşmemesi için hafızayı canlı tutalım.

Sessiz kıtanın çığlığı Afrika ile başlayalım.

Avrupa’nın “medeniyet” adıyla girdiği Afrika’da, milyonlarca insan köleleştirildi. Kongo’nun kauçuk ormanları, kanla sulandı. Güney Afrika’dan Sudan’a kadar topraklar parçalandı, halklar sınır çizgileriyle birbirinden koparıldı.

Ama Afrika susmadı.

Davullar, yas değil direnişin sesi oldu.

Ellerimizi zincirlediler, ama şarkımızı tutamadılar.”

Güneşin altındaki gölge, Asya toprakları da 19. yüzyılda Avrupa’nın ve Japonya’nın sömürge hırsının sahnesi oldu.

Hindistan’da İngiliz tacı hüküm sürerken, Çin Afyon Savaşları’yla diz çöktürüldü.

Endonezya, Filipinler, Kore… Hepsi birer “elmas”, birer “baharat adası” olarak görüldü.

Ama bu kıta, sabırla direndi.

Gandhi’nin yürüyüşü, Vietnam’da bir köylünün sessiz başkaldırısı, Asya’nın ortak diliydi.

Biz, toprağın çocuklarıyız; kökümüzü kim sökebilir?”

Amerika ise gümüş ve kanın ülkesi ülkesidir.

İspanya kral ve kraliçesinin desteğiyle yola çıkan, bize ileri görüşlü bir kâşif olarak anlatılan Kolomb’un ‘Amerika’yı keşfi”, milyonların kaybıydı. O, milyonlarca yerlinin köleleştirilmesine bir o kadarının da öldürülmesine sebep olan sömürgeci katildi aslında.

Aztek ve İnka uygarlıkları, Avrupa’nın hırsına yenik düştü.

Potosí’nin gümüş dağları, 8 milyon yerlinin mezarı oldu.

Ama Latin Amerika, kültürünü küllerin altından çıkardı.

Mestizo halklar dansla, şiirle, müzikle direndi.

Bizi fethettiler ama unutamadılar.”

Ve Orta Doğu… Kanlı kumların üzerindeki gölgeler…

Sykes–Picot haritalarıyla bölünen coğrafya, 20. yüzyıl boyunca savaşların sahnesi oldu.

Petrol, nimetten çok lanet getirdi.

Kimi halklar bağımsızlık kazandı ama yeni zincirler diplomasiyle takıldı.

Halâ acılar geliyor Gazze’den… Ve yine, şiir konuştu Filistin’den:

Buradayız bu toprakta,

Bir zeytin ağacı gibi kök salmış,

Gökyüzüne dönük yüzümüzle.”

(Mahmud Derviş)

 

İnsan her şeye rağmen direndi. Her kıta, kendi direniş biçimini buldu;

Afrika’da hüzünlü şarkılarla,

Asya’da sabırla,

Latin Amerika’da şiirle,

Orta Doğu’da inançla.

Bu direnişler, insanın en eski gerçeğini fısıldar:

Hiçbir zincir, düşüncenin kökünü tutamaz.”

 

Dünya bugün küllerinden doğmaya çalışıyor. Bugün haritalar yeniden çiziliyor, sınırlar tartışılıyor. Ama o eski acılar hâlâ dünyanın damarlarında dolaşıyor.

Bir zamanlar zulümle işgal edilen topraklar, şimdi kendi hikâyesini anlatan halkların sesiyle yankılanıyor.

Tarihi parçalayan sömürgecilik bitti deniyor ama hayır! Yalnızca biçim değiştirdi, belki isim.

Ama her halk, geçmişinin izini sürüyor; her kültür, yeniden doğuşunu sessizce kutluyor.

Dünyayı bölen çizgiler, insana ait değildir. Bir çocuğun gülüşü, bir annenin duası, bir yazarın satırları, bir şairin dizeleri; hepsi sınırların ötesindedir.

Kıta kıta bölündük, ama acı aynı renkti.”

Bugün haritalar değişebilir, ama insanın onuru değişmemeli. Sömürgecilik atlası şekil değiştirerek devam ediyor ve insanlığın atlası hâlâ yazılıyor.

Her defasında biraz daha umutla, biraz daha onurla.

Dipnot: Bir başka yazıda belki bir yazı dizisi ile Asya’da, Orta Doğu’da, Afrika’da ve Amerika’da yürütülen sömürgecilik süreci ve buna eşlik eden kıyımın tarihsel, insani ve ahlaki boyutlarını anlatmaya çalışacağım.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum