Elif E. BAYRAKTAR

Elif E. BAYRAKTAR

Mail: elif.alaca@hotmail.com

Yüzleşme Zamanı

Kendinizi en yalnız zannettiğiniz anlarda bile yalnız olmadığınızı biliyorsunuzdur.

Söylediğiniz her sözün, aklınızdan geçen her düşüncenin, yaptığınız her davranışın, yapmanız gerektiği halde yapmadığınız veya ertelediğiniz her şeyin noksansız kayıt altına alındığını.

Yazıcı meleklerin her an sizinle birlikte olduğunu, asla unutmadıklarını, asla yanılmadıklarını.

Ayrıca işitme ve görme duyularınızın, dünya hayatında her an yapıp ettiklerinize şahit olduklarını.

Onlar da hesap günü Allah dilemesiyle şahitleriniz. Dahası, eğer Allah'tan ve ayetlerinden uzak bir ömür sürdürdüyseniz aleyhinize şahitlik edecekler.

Yani siz yalnız olduğunuzu düşünürken, gerçekte her an gizli şahitlerinizle birliktesiniz.

Ortalama 70 yıl kadar süren dünya hayatınızdan sonra, vekil kılınan ölüm melekleri Allah'ın emri ile canınızı alacak ve ahiret hayatınız başlayacak. Allah'ın huzurunda sorgu anı geldiğinde, sizi bir an olsun yalnız bırakmayan bu saydıklarımızın tümü sizin için şahitlik yapmak üzere hazır olacaklar.

Kendi kazandıklarınızı öğrendikten, şahitler dinlendikten sonra kitabınız verilecek ve sonsuz hayatınız için Allah sonsuz adaletiyle hüküm verecek. 

Kitabınızın sağ yanınızdan verilmesi, sonsuz kurtuluşunuz. Ancak kitabınız sol yanınızdan verilecek olursa "keşke"leriniz başlayacak.

 

"... Keşke kitabım verilmeseydi. Hesabımı hiç bilmeseydim. Keşke o (ölüm her şeyi) kesip bitirseydi. (Hakka Suresi, 25-29) Keşke... keşke...

 

Yüzleşme anı sonrası kitabı sağ yandan verilen insan, "kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek ve kendi yakınlarına sevinç içinde dönmüş olacaktır." (İnşikak Suresi, 9) Allah onların dünya hayatında rızasını aramaları karşılığında kötülüklerini örter, günahlarını da iyiliklere çevirir.

İman etmeyenlerin yapıp ettikleriyle yüzleşme anı ise oldukça zorludur. Allah'ın sınırları içinde yaşamak yerine bencil tutkularını tatmin amacıyla yaşayan, Allah'ı ‘arkada unutulmuş’ bırakıp, insanların rızasını gözetenleri ise zor bir hesap bekler.

İnsanın yaşadığı bu kötü son, yapıp ettiklerinin her anının kaydedildiğini düşünmemesi ve ahirette sorgulanacağından gaflette yaşaması nedeniyledir. Ölüm gerçeğine, ahiretin varlığına ve hesap gününe kesin bilgiyle iman etmemesi nedeniyledir ki insan, Allah'ın sınırlarını rahatça ihlal ederek yaşam sürer. İnkarcılar o an, hiçbir şeyin Allah'ın hoşnutluğunu kazanmaktan ve O'nun azabından sakınmaktan daha önemli olmadığını kavrarlar.

İnsanın, sorgulanma anı yaşanacakları düşünüp de korku duymaması mümkün değildir. Ancak bu korku yalnızca inanan insanlara has bir korkudur. Müminler o anın kesin gerçekliğine yine kesin bilgiyle iman eder ve o an hüsrana uğramaktan korku duyarlar.

İman ya da inkâr eden her insan hızla o ana doğru yaklaşır. Allah ahirette pişmanlık ve çaresizlik dolu korkuyu yaşamamak için, sevgimizi ve korkumuzu artırsın. Allah korkusu dünyevi korkular gibi değildir; o korkuda acı, ıstırap ve dehşet yoktur. İnsan, Allah’ı aşkla sever ve O’na güvenirken acı hissetmez. Allah’ın sevgisini ve rahmetini yitirmekten korkmaktır bu, ki insan onu yitirdiğinde zaten geriye bir şey kalmaz.

Rabbimiz, o Gün, "Keşke" diyenlerden olmaktan ve geri dönüşü mümkün olmayan o dehşetli pişmanlığı yaşamaktan esirgesin bizi.

 

... Allah'tan sakınıp-korkun ve O'nun elçisine iman edin, size Kendi rahmetinden iki kat (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin…” (Hadid Suresi, 28)

 

Yorum Yazın