Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

2018 PISA Raporu

Bilindiği gibi uluslararası öğrenci değerlendirme programı” olan PISA, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler hâlinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren bir araştırmadır.

PISA, 1997 yılında başladı. İlk ölçüm ise 2000 yılında yapıldı. Her üç yılda bir yapılan ölçümlere Türkiye 2003 yılından itibaren katılıyor.

PISA araştırması kapsamında geliştirilen başarı testleri ve anketleri, ülkemizde Nisan ayı içerisinde uygulanmaktadır. Araştırmaya katılan ülkelerde; örgün öğretimde kayıtlı olan 15 yaş grubu öğrencilerin bulunduğu tüm okullar (Ortaokul, Anadolu Lisesi,  Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi, Spor Lisesi, Anadolu İmam Hatip Lisesi, Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi,  Çok Programlı Anadolu Lisesi) bu araştırma katılabilir.

PISA 2015 uygulaması, 35’i OECD üyesi olmak üzere 72 ülkede yaklaşık 29 milyon öğrenciyi temsilen 540.000’e yakın öğrencinin katılımıyla yapıldı. Türkiye’de İBBS Düzey 1’e göre 12 bölgeyi temsilen 61 ilden 187 okul ve 5.895 öğrenci katılmıştı.

Türkiye bu yılda, ortalaması 493 olan bilim sıralamasında 425 puanla, dil ve ortalaması 493 olan dil ve yazı sıralamasında 405 puanla, ortalaması 490 olan matematik sıralamasında ise 413 puanla tüm alanlarda ortalamanın çok gerisinde kaldı.

Durumumuz pek iç açıcı değildi anlayacağınız…

Genel sıralamada ise, dengeli bir çoğunlukta, Kanada, Danimarka, Estonya, Hongkong (Çin), ve Macao (Çin)'lu öğrenciler "mükemmel" derecede sonuç elde ettiler.

Eğitim haritasında Türkiye, Cezayir, Tunus, Malta, Yunanistan, Doğu Avrupa ülkeleri, Brezilya, Peru, Kolombiya, Birleşik Arap Emirlikleri, Tayland ve Endonezya ile birlikte en alt seviyeyi belirleyen kırmızı renkte gösterildi.

Fakat 2018 PISA raporunda Türkiye, matematik ve fen bilimleri konusundaki puanını en çok artıran ülke olmayı başardı. 466 puan aldı. Bu puan artışı, Türkiye'nin PISA sıralamasını da doğrudan etkiledi. Öyle ki Türkiye, 2018 PISA verilerinde 40. sırada yer alıyor.

Eğitim Bakanı Ziya Selçuk; “Okullarımız arasındaki başarı farklarını azalttıkça listedeki yerimiz daha da yükselecektir” dedi. Bir sonraki raporda yerimizin daha da iyi olacağını düşünüyorum.

PISA’da en başarılı ülkelere bakıldığında gerek nüfus ve gerekse yüzölçümü itibariyle küçük ülkelere ait olduğunu görüyoruz. Örneğin bu yılın en iyileri Singapur ve Estonya böyle ülkeler.

Singapur, küçük bir ada-kent/ülke. Nüfusu, 6 milyona yakın. Yüzölçümü ise 721 kilometrekare. Nüfusun yaklaşık dörtte üçü Çinli;  yüzde 13’ü Malay ve yüzde 9’u Hintlilerden oluşuyor. Dinsel dağılım ise biraz daha karışık: Yüzde 34 Budist, yüzde 18 Hıristiyan, yüzde 16 ateist, yüzde 14 Müslüman, yüzde 11 Taocu, yüzde 5 Hindu. 

Nüfus ve yüzölçümü elbette etkendir ancak ben bunun ötesinde meseleye zihniyet, yöntem ve eğitim felsefesi açısından bakıyorum.

Singapur’da 4 devlet üniversitesi bulunmaktadır.  141 tane devlet okulu var. Bizde yaklaşık 62 bin civarında. Technological Universitesi  2010 yılında en iyi yüz üniversite listesine girmiştir.

Singapur’daki devlet üniversitelerinin giriş koşulları çok ağır ve amaçları en yüksek kabiliyetteki öğrencileri çekebilmektir. Farklı liselerde, öğrencilere de ilgi ve yeteneklerine göre farklı müfredatlar uygulanıyor.

Öğretmen profili;

Öğretmenlerin durumlarının değerlendirildiği bir araştırmada Singapur’un öğretmen profesyonelliğinde ilk üçte yer aldığı görülmektedir.

Hizmet öncesi öğretmen yetiştirmeye en az hizmet içi eğitim kadar önem verilmektedir. Öğretmen adayları eğitim süreçlerinde okullarla içe içe eğitim almakta ve staj uygulamalarına aşırı önem verilmektedir.

Örneğin, Türkiye’de 8 saatlik staj uygulaması yapılırken bu sayı Singapur’da Türkiye’nin üç katıdır. Mezun olan öğretmen adayları, okul yöneticilerinin de katıldığı jürilerce her bulundukları gruplardaki en başarılı üçte birlik bölümden seçilmektedir. Sadece akademik yeterliğe değil aynı zamanda öğretmen adaylarının karakter yapısı, mesleki yatkınlık gibi niteliklerine de bakılmaktadır.

Öğretmenlik mesleğinin statüsü yüksek bir meslek olarak görülmesinin diğer bir sebebi de bu şekilde eğitilmek üzere seçilen öğretmen adaylarının maaşlarının yanı sıra aylık ek ödenek almalarıdır

Singapur eğitim sisteminin temelinde çocukların toplum bireyleri ile uyum içinde yaşamaları, rekabetçi bir anlayıştan ziyade işbirliğine yatkın hale gelmeleri, dünya güzelliklerinin farkında olması ve yaşama saygı duyması gerektiği anlayışı yatmaktadır. En temel öğe ise Singapur sevgisi yani milli bir kimliğin, kazandırılmaya çalışılmasıdır.

İlköğretim, 1. ve 4. sınıflar arasındaki 4 yıllık “Temel Evre” ve İlköğretim 5. ve 6. sınıfları kapsayan 2 yıllık “Yönlendirme Evresi'nden oluşmaktadır. İlköğretimin genel amacı öğrencilere iyi bir İngilizce, anadil ve matematik eğitimi vermektir.

Yönlendirme evresinin 5. ve 6. sınıflarında öğrenciler yetenekleri doğrultusunda EM1, EM2 ve EM3 adındaki üç dil stream (grubu) birine yerleştirilirler. İlköğretim 5. ve 6. sınıflarda çalışan konular: İngilizce; anadil (Çince, Malayca veya Tamilce); matematik; fen; sosyal bilimler; sanat; müzik; fiziksel (beden) eğitimi; vatandaşlık ve ahlak eğitimidir.

6. sınıfın sonunda tüm öğrenciler kendi öğrenme hızlarına ve yeteneklerine uygun ortaöğretim programlarına yerleştirilebilmek için “İlköğretimi Bitirme Sınavı'na” girmektedirler. Bu sınavda İngilizce, Anadil, Matematik ve Fen derslerine yönelik sorular bulunmaktadır

Singapur’da toplamda 141 devlet 41 özel ilköğretim, 119 devlet 28 özel ortaöğretim kurumu bulunmaktadır. Özel okullar da devlet desteğindedir. İlköğretimde toplam kayıtlı öğrenci sayısı 231 bin, ortaöğretimde ise 166 bindir. İlköğretimdeki toplam öğretmen sayısı 14 bin, ortaöğretimde ise 13 bindir. Okul yöneticisi sayılarına bakıldığında ise ilköğretimde toplam 190 müdür bulunmakta ve bunların 144’ü bayandır.

Diğer başarılı bir ülke olan Estonya ise 45 bin kilometrekare yüzölçümüne, yaklaşık 1 milyon 600 bin nüfusa sahip bir ülke.

Estonya'daki eğitim sistemi, ilk manastır okullarının kurulması sırasında kökenlerini 13. yüzyıla kadar izleyebilir. Estonya'nın hâlihazırda en büyük, en prestijli ve en eski olduğu kadar, Estonya'nın hala İsveç yönetimi altında olduğu 1632 yılında kurulmuş olan Tartus Üniversitesi, ülkenin en büyük üniversitesidir.

Estonya Eğitim Bakanlığı Genel Eğitim Bölümü Başkan Yardımcısı Pille Liblik;  “Öncelikle öğrencinin ilkokuldan liseye nasıl bir insan olmasını istediğimizi tanımlamayı denedik. Bu insan Estonya’nın geleceğine katkıda bulunmalı. Müfredatta bunun tanımını yaptık. Odaklandığımız temel nokta, insandı” diyor.

Estonya’da öğrencilerin demokratik değerlere, eleştirel düşünceye, yaratıcı ifade yeteneğine, sosyal ve kültürel kimliğe sahip yetiştirilmesi eğitimin olmazsa olmazı

Estonya Eğitim Bakanlığı Genel Sekreteri Laidmets verdiği bir röportajda; “Her eğitim sistemi kendi içerisinde kültürel ve geleneksel dokularıyla kodlanır. Dolayısıyla Türkiye’nin sahip olduğu eğitim sistemiyle alakalı bir yorum yapmam çok zor. Ancak benim önerim, PISA’nın sunduğu verileri iyi okumak olacaktır” diyerek Türkiye’ye bir tavsiyede bulunuyordu.

Elbette her ülkenin kendine özgü şartları ve kültürel kodları var. Mühim olan eğitim sistemini buna göre dizayn etmektir.

Bana kalırsa Türkiye kendi kültürel kodları üzerine bir eğitim sistemi inşa ederse ve ülke çocuklarına sağlam bir milli karakter aşılayabilirse PISA gibi uluslararası sınavlarda üst sıraları zorlayacaktır. Çünkü Türkiye’de çocuklardaki eksiklik zeka değil eksik olan vatan bilinci ve şevk. Çocuklarımızı şevklendirecek bir eğitim sistemi inşa etmeliyiz.

 

 

Kaynak: Singapur eğitim sistemi ile alakalı bilgi için “Kamudan haber” yazarlarından Prof. Dr. Necati CEMALOĞLU’nun yazısını tavsiye ederim.

 

Yorum Yazın