Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Âlemde Şer, Oğuz’da Er Tükenmez!

7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra İtalyan Repubbblica Gazetesi, “Yeni bin yılın Selahaddin Eyyubi’si son metroda durduruldu” diye başlıklar atıyordu değil mi? Benzer başlıklar bugün de gelmeye başladı.

Erdoğan Davos’ta “One Minute!” çıkışıyla küresel düzene başkaldırdığı günden beridir onu tasfiye etmek için hemen her yolu denediler. İçeride porno kaset operasyonuyla CHP’nin ulusalcı kanadı tasfiye edilip yerine Kılıçdaroğlu getirildi.

Benzer bir kaset operasyonu da MHP’ye çekildi. Buradaki Erdoğan muhalifi kanat kışkırtılarak İP adında ayrı bir bloğa taşındı.

HDP, Kandil ve marjinal Türk solu üzerinden, SP de 28 Şubatçı muhalif İslamcı kanat üzerinden CHP’ye eklemlendi.

Öyle ki; 23 Haziran’da Kılıçdaroğlu’na; “Ülkücü kardeşlerime, DP’li kardeşlerime…” şeklinde bir cümlenin kurulmasına yol açan bir sosyoloji oluşturuldu.

İttihatçı zihniyet ise tamamen şekil değiştirerek karşımızda belirdi. Yıllardır ittihatçıların, katı, baskıcı, despot, şiddet yanlısı, vesayetçi, İslam ve kültür karşıtı yüzüne alışık olan muhafazakârlar da İmamoğlu üzerinden tedavüle sokulan bu yeni anlayış karşısında maalesef hazırlıksız yakalandı.

Bu sosyolojiyi AK Parti içinden kimse doğru düzgün tahlil edemedi. En akıllısı diyebileceğimiz akademisyenler olan biteni anlamaya çalışmak yerine; “samimi eleştiri yapmak bile sakıncalı” demeyi uygun gördüler.

Daha düne kadar kimsenin tanımadığı bir isim olan İmamoğlu kendisine verilen görevi hakkıyla yerine getirdi. Her hareketi, konuşması önceden öğretilmiş, ezberletilmiş, dersine çalışmış aday olan İmamoğlu, bizim medyanın da işgüzarlığı sayesinde sürekli gündemde tutularak parlatıldı ve bir “mağdur” algısı yaratılarak seçimi kazanması sağlandı.

Hatırlarsanız son günlere kadar İmamoğlu’nun her hareketini haber yapan ve bu haberlerde boğulmuş medya ahalisi bereket versin iki hafta kala Binali Yıldırım’ı hatırlayıp ondan söz etmeye, kampanya yürütmeye başlamıştı.

AK Parti’nin sosyal medyada ne kadar zayıf olduğunun en önemli delilidir bu bana göre. 17 yıldır iktidarda olan bir partinin adayının, kimsenin tanımadığı ama yapılan algı ve medya yönlendirmeleriyle bir “yıldız” haline gelen proje bir isim karşısında kaybedişine tanık olduk.

Daha önceki yazılarımda da vurgu yaptığım gibi “genç oylarına talip olmak” gibi bir hedefi pas geçen AK Parti 31 Mart’a göre oy sayısını arttıran İmamoğlu karşısında İstanbul’u kaybetti.

Şimdi topu atmak yerine uğranılan bu hezimetin sebep ve sonuçlarının değerlendirilip yeni bir diriliş ile yola devam etmenin elzem olduğu kritik bir dönemdeyiz. Elbette demokrasilerde halkın dediği olur, seçimle gelen seçimle gider. Lakin bizim topraklarımız üzerinde çevrilen dolaplar, oynanan oyunlar işte böyle sandığa kadar yansıyabiliyor.

Vaktiyle Rahmetli Menderes’i devirmek için “gençleri kıyma makinesinden geçiriyor” yalanlarının atıldığı ve buna da inananların olduğu bir ülkedir burası. O günlerden bugüne AK Parti iktidarı sayesinde kazandıklarımızı elimizden almak için fırsat bekleyen, intikam hissiyle yanıp tutuşan bu zihniyet ile olan mücadelemiz bu vatan sağ oldukça devam edecektir.

Artık hesap sorma zamanı da gelmiştir. AK Parti il ve ilçe teşkilatlarına neşter vurulmalıdır ve yeniden yapılanmalıdır. Ahlaki ve vicdani üstünlüğünü kaybetmiş, liyakatsiz, derinliksiz, makam/mevki derdine düşmüş kadrolar tarafından bu iş götürülemez.

Öyle ki ilk hamlede başaramadıklarını ikincisiyle alan bu projenin yaratıcısı derin akla karşı alın-a-mayan tedbirler, ortada derin bir çatlağın olduğunu gösteriyor. Ak Partili görünen AKP’liler ve sosyal medyada izlenen yanlış strateji sebebi ile İstanbul kaybedildi. Görünen o ki AK Parti’nin en büyük rakibi AKP’dir.

Muhalefet seçmeninin tek amacı her zamanki gibi Erdoğan’ı devirmekti. Bu sebeple adaylarının ne kadar yalan söylediği, ne söylediği onlar için önemli değildi. İmamoğlu çıkıp da “ben vatan hainiyim” dese dahi değişen bir şey olmayacaktı.

Konuşacak daha çok şey var. Bunları yeri geldikçe ifade edeceğiz.

Lakin asıl mühim olan bundan sonra, AK Parti’nin yenilenme ve silkinme zamanı olmasıdır. Üzerindeki ölü toprağını atıp, zehirli sarmaşıklarından kurtulmalı ve aklı, vicdanı temiz, ahlak sahibi dava erleriyle mücadelesine devam etmelidir. Ha nerde öyle insanlar derseniz ben de “Âlemde şer, Oğuz’da er tükenmez” diyerek bu vatanın temiz, ahlak, vicdan sahibi insanlarına işaret eder ve artık görün derim.

Yorum Yazın