Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Atatürk Pazarı!

Türkiye, 2012 yılı itibariyle tabiri caizse büyük bir devrim geçirmiş, tabandan yükselen bir orta sınıf halkoyuna dayanan iktidara sahip olmuş ve çok partili dönemde her türlü engellemelere rağmen girdiği her seçimi kazanan bir partiyle bu günlere kadar gelmiştir.

Bundan daha 17 yıl önce Avrupalıların gözünde istikrarsız, boyun eğen, dik duramayan bir millet iken bugün sahip olduğumuz imparatorluk mirasının ağırbaşlılığını sindirmiş, kendine güvenen, kararlı ve boyun eğmeyen bir ülke olduk.

15 Temmuz’daki duruşumuz, bu vatana İstiklal Savaşı’ndan sonra yine ölümüne sahip çıkışımız da kendimize olan güvenimizin artmasına vesile oldu.

Ülke olarak teknoloji, sanayi, askeri, turizm, dış politika, terörle mücadele gibi pek çok alanda gerçekten çok önemli atılımlar kaydetmiş olmamıza rağmen, Batı hayranlığından vazgeçmemiş ve kendini elit zanneden bir zümre ise ısrarla milleti ve onu yönetenleri küçümsemeye devam ediyor. 

Bunu yaparken de Atatürk’ü bir kılıf gibi kullanarak ve her türlü istibdatlarını onun gölgesine sığınarak yapmış olmaları bu ülke için artık hazin bir durumdur.

1930’lardan beri halkın göstermiş olduğu tepkiyi anla-ya-mayan ve CHP’nin içinden çıkan bu elit zümre; Atatürk’ün ölümüyle birlikte onu adeta kutsayarak bu günlere kadar getirmiştir.

Günümüzde ise Atatürk’ün yaptığı ve söylediği her şey tartışılmaz derecede doğrudur diyerek, Nutuk’a gökten indirilmiş kitap muamelesi yaparak kendileri gibi düşünmeyen herkesi Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı ilan edecek duruma gelmişlerdir.

Onlara göre Türk halkı cahil, ne istediğini bilmeyen, kimler tarafından yöneticiliğine karar veremeyen, makarna yiyen ve herhangi bir zevki, öngörüsü olmayan bir millettir. Salih Tuna’nın da geçen günkü yazısında belirttiği gibi; ne dinleyip ne konuşacağımıza, nasıl hareket edeceğimize, atacağımız adıma dahi karar verme yetkisini kendilerinde görmektedirler.

Daha da vahimi Türkiye’nin kendi iradelerinde kaldığı süre içinde en doğru yolda yürüyüp ilerleyebileceğine inanmaktadırlar.

Oysa bugün putlaştırdıkları Mustafa Kemal’in 1919’da milli mücadeleye atılırken kafasında var olan düşünce; sömürgeci ve ilhakçı güçleri püskürterek “İstiklali Tamlık” sağlayabilmekti. Anadolu’da başlayan Redd-i İlhak hareketine Mustafa Kemal de “İstiklali Tamlık” ekleyerek tümel bir nitelik kazandırmış ve emperyalizme karşı çıkmıştır.

Atatürk’ten sonra ise ortaya çıkan ve kendini elit gören sınıf, Anadolu halkını hep ikinci sınıf vatandaş olarak görmüş, kendilerini halktan ayrı bir tarafa koymuş, yüzünü Batı’ya sırtını Anadolu’ya dönerek bu günlere kadar gelmiştir.

2012 yılında Anadolu kökenli bir orta sınıfın yükselerek güç kazanması ve siyasi iktidarı ele geçirmesi karşısında ise bu elit zümre adeta cinnet geçirmiş bir halde ve hazımsızlıkla Kemalist ideolojinin korkunç bir hale gelmesine sebep olmuşlardır.

Bu ülkede artık Atatürk bir rant kapısı haline gelmiştir. Büyük aydın/yazar Yılmaz Özdil’in Atatürk’ün leblebiyi havaya nasıl atarak yediğini, kuru fasulyeyi ne kadar çok sevdiğini anlattığı ve özel baskısını 2 bin 500 liradan, saat 9’u 5 geçe 1881 adet bastırarak satıp da cebini doldurduğu kitap; rahmetli Uğur Mumcu’nun vaktiyle “Bu memlekette banka soyarken kar maskesi, ülke soyarken de Atatürk maskesi taktılar” demesini haklı çıkarmıyor mu?

Bugün makam/mevki elde etmek isteyen, para kazanmak isteyen, meşhur olmak isteyen, darbe yapmak isteyen, halkı aşağılamak isteyen, kutuplaşmak isteyen hep Atatürk’ü kendine siper ederek kendine yol bulmaya çalışıyor.

 Atatürk’ün kendi yazdığı kitap 20- 25 liraya satılırken 2 bin 500 liraya kitap satmak durumun vahametini göstermektedir. O halde sormak gerekir. 5816 numaralı kanun mademki var; neden bu tüccar kılıklı kurnazlar için uygulanmıyor. Bu da Atatürk’ün manevi hatırasına saygısızlık değil midir?

Yorum Yazın