Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

Başkanlık Sisteminin Gücü

Düşünsenize şu an da başkanlık sisteminin olmadığını ve bir koalisyon hükümetince idare olunduğumuzu?

Ya da Kemal Kılıçdaroğlu gibi birinin bu sıkıntılı durumlarda başımızda falan olduğunu?

HafizanAllah!

Bu kadar kısa sürede büyük ve tesirli tedbirlerin alınabilmesinin en başat sebebi “Başkanlık Sistemi” ve ona bağlı politika kurullardır...

Başkanlık sistemi sadece hızlı ve cesur karar alınmasını sağlamaz.

İleriki yılların istikrarının da teminatı olacak bir sistemdir.

Başkanlık sistemine safiyane ve parlamenter sistemin daha iyi olduğuna inanarak karşı çıkanlara sormak isterim;

Sadece yılbaşından bu yana olan krizlerde nasıl bir kaosla karşı karşıya kalabileceğimizi düşünebiliyor musunuz?

Bir an hayal edelim var mısınız?

Şayet kâbus olarak görmeyecekseniz size bunun hayalinin bile nasıl bir felaket olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Diyelim ki 2018’in 24 Haziran’ında Başkan değil de Başbakan seçmek için sandığa gittiğimizi yani parlamenter sistem de rey kullandığımızı bir an için düşünelim!

Seçim neticeleri aklında olan var mı?

Hiç sorun değil.

Hemen Google hazretlerine müracaat edelim ve ''partilerin'' almış olduğu oranları hatırlayalım.

Ak Parti % 42,6

CHP  % 22,6

HDP % 11,7

MHP % 11,1

İyi Parti % 10

Diğerleri  % 2

Evet, tablo bu idi.

Daha özetle söylersek Cumhur İttifakı % 53,7

Millet İttifakı ise ( resmi olarak delikanlıca cesaret edemeseler de bir olduklarını ) % 45 civarında kalıyorlardı.

Millet ittifakını CHP-İP-HDP-SP olarak kabul ediyoruz.

Bu oran aşağı yukarı Cumhurbaşkanı seçmek için de yani bireysel olarak kendi partilerinden Cumhurbaşkanı adayı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Muharrem İnce ve diğer adaylara olan halk desteklerini de topladığımız da yaklaşık aynı neticelere varmaktayız...

Zaten Sayın Erdoğan da % 52,6 rey almış ve Cumhur ittifakı da % 53,7 olarak YSK tarafından tescillenmiştir.

Şimdi Başkanlık değil de Parlamenter sistem olsaydı bu tabloya göre hiç bir parti tek başına iktidara gelememiş oluyordu.

Tıpkı 7 Haziran 2015’de olduğu gibi.

Farz edelim ki ufak tefek seçim sisteminde oynadı Ak Parti ve kıl payı tek başına iktidara geldi.

Ne olacaktı?

Rahat bir hükümet kurabilecek miydi?

Bir kaç milletvekilinin istifası ile anında hükümet düşecek korkusu ile hiç bir zaman rahat güvenilir ve hızlı kararlar kanunlar icraatlar gerçekleştiremeyecekti.

Kaldı ki % 42,6 ile iktidar olunamaz ve diyelim ki kendisine en çok desteği verecek olan MHP ile iktidarı kurmuş olacaktı?

Bana söyleyebilir misiniz bunun bugünkü Sayın Erdoğan Başkanlığında ki hükümete oranla nesi daha iyi olurdu?

MHP ve Sayın Devlet Bahçeli zaten her türlü desteği Sayın Erdoğan liderliğinde ki hükümete veriyorlar!

Hattı zatında MHP’nin koalisyon ortağı olarak hükümette olduğunu düşünün ve geçen sene çıkmasını istediği af ile alakalı Ak Parti ile ters düştüğünü hatırlayın...

Ne kadar sıkıntılı günler yaşardı ülkemiz değil mi?

Bu en iyi senaryo...

Diyelim ki Ak Parti ve MHP’nin rey oranı % 50’nin altında kaldı (ki bu da Milli iradenin bir tercihidir-hepimiz saygı duyarız)

Ak Parti %40 aldı,  MHP’de %8

CHP %27, HDP %11, İP %10, SP %3 ve diğerleri de %1 oy aldı.

Ak Parti Hükümeti kuramadı ve kurma görevi CHP’ye verildi.

CHP’de yanına İyi Parti, HDP ve SP’yi alarak ( İçişleri ve Milli Savunma Bakanlıklarını da PKK’ya pardon HDP’ye ) Diyanetten sorumlu Devlet Bakanlığını da Saadet Partisi ne vererek bu muhteşem 4 ayaklı hükümeti kurdu diyelim!

Kemal bey Başbakan, Meral hanımda yardımcısı...

Evet, sistem parlamenter sistem…

Başbakan Sayın Kılıçdaroğlu, yardımcısı Sayın Akşener ve bir kaç bakanlıkta HDP’ye verilmiş ve bu bakanlıklar da Kandil’den idare olunuyor...

Hatta, MSB ve İçişleri’ni de düşünebilirsiniz bu HDP’ye verilen bakanlıklar arasında…

Ya da Kandil’den, Karayılan haini Başbakan yardımcısı olur…

Ne de olsa hükümetin ortakları!

Cemil Bayık hainini de Milli Eğitim Bakanı yaparlar, çocuklarımızı ne güzel yetiştirir değil mi?

Zaten Demirtaş çoktan hapisten çıkartılıp, Başbakan yardımcılığı görevine getirilmiş olur.

Ülkemiz de kardeş kardeş yönetilir değil mi?

Niye şaşırıyorsunuz?

Şu an da İBB seçimlerinden yani 23 Haziran 2019’dan beri İstanbul bu şekilde yönetilmiyor mu sizce?

Farkında değil misiniz yoksa?

PKK’lı Sakine Cansız’ın kitapları artık İBB’nin raflarını süslemedi mi?

Demirtaş adlı 54 kişinin katlinin azmettiricisine piyesler düzenlenmiyor mu törenlerle?

Siz hiç İBB’nin CHP’li Belediye Başkanının  ''PKK bir Terör Örgütüdür'' dediğini duydunuz mu?

Ya da “HDP, PKK ile arasına mesafe koysun... Terör örgütünün partisi mi olur?” dediğini!

Neden şaşırıyorsunuz yazdıklarıma?

Murat Karayılan hainini, Millet ittifakının İçişleri Bakanı olamaz mı zannediyorsunuz?

Denemesi bedava ama geri dönüşü olmaz bunun ve sonrasında bedeli çok ağır olur, sizde gayet iyi biliyorsunuz .

2023 de verin oylarınızı CHP - İP- HDP –SP’nin çatı adayına bakın göreceksiniz nasıl oluyor bu dediklerim ve nasıl çıkıyor kaos - iç savaş Allah muhafaza!

Yorum Yazın