Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

Bu İş Böyle Gitmez…

Bugünkü köşe yazısında sevgili Ahmet Kekeç’ in yazdıkları ile dün Beyaz Tv’ de Sayın Hüseyin Güllerce’ nin 171 kişinin yargılandığı, Sayın Deniz Baykal 'a Kumpas davasını gündeme getirmesini, önemli buluyorum. Mayıs 2010’dan beri CHP 87 yıllık çizgisinden farklı bir yöne çevrilmiştir.  Yanlış anlaşılmasın daha evvel ki CHP çok iyi idi de şimdi bozuldu falan demiyorum.  CHP ilk kurulduğu günden beri “Halka rağmen Halk için” politikaları ile idare olunmuş ve Halk düşmanı, anti demokratik, despot bir partidir! Bununla birlikte Halk düşmanı olsa da, belli bir duruşu vardı. Ara ara sapmaları taviz vermeleri olsa da, Türkiye’nin bütünlüğünden milli menfaatlerinden yana tavır alırdı. Ancak 2010 sonrası yani, bugün Ahmet Kekeç, dün de Hüseyin Güllerce’nin ekranlarda dile getirdiği Baykal'a Kaset Kumpasından sonra, partinin başına artık inkâr edilemeyecek kadar açık ve net, FETÖ kumpası ile gelen, Kemal bey ve ekibi CHP’yi 87 yıllık çizgisinden çıkarmış ve Türkiye’nin ne kadar düşmanı örgüt varsa onlarla işbirliğine giden bir çizgiye getirmiştir.

PKK, FETÖ, DHKP-C belki ülkemizde daha faal olsa ve Türkiye ye daha çok saldırsa DEAŞ’la bile, “eylem de birlik” yapmaya çalışacaklar!

Saydığım örgütlerin tamamı ile CHP’nin işbirliği aşikârdır. Milletvekilleri hatta parti yetkilileri örgüt mensuplarının eylemlerine cenazelerine destek vermekten hiç çekinmemişlerdir!

FETÖ’nün medya emniyet ve yargı yapılanmalarının mahkemelerinde boy göstermekte, hatta kanlı 15 Temmuz Darbesinden sonra dahi, Medyalarına el konulmalarına karşı çıkıp, bu kanlı örgüte destek vermekte sakınca görmemişlerdir!

Yani HDP’ liler sadece PKK ya destek verirlerken CHP de bir kısım idareci ve milletvekilleri, hem PKK’ ya hem FETÖ’ ye hem diğer terör örgütlerine “cenazelerine gidip gözyaşı dökecek kadar” destek ve güç vermişlerdir.

HDP’nin ne olduğu ne istediği bellidir. Peki, CHP’nin ne olduğu ne istediği belli midir Allah aşkına? CHP Türkiye Cumhuriyetinin ne kadar düşmanı varsa iç te ve dışta ( kurucusunun ifadesi ile Dahili ve Harici ne kadar Bedhahlar varsa ) işbirliğine gitmekte, muhalefet adı altında ülkelerine ihanette bulunmaktadırlar! Türkiye’nin başında ciddi bir Milli Güvenlik Sorunudurlar...

İşte bu Milli Güvenlik Sorunu CHP’nin ciddi olarak MGK’da ele alınması gerektiği kanaatindeyim...CHP safını açıkça belirlemelidir. Ya HDP’ nin, dürüstçe terör örgütü PKK ile birlikte olduğunu söylediği gibi, kendilerinin de Türkiye ye silah sıkan örgütlerin yanında olduğunu, ilan etmeli ya da bugüne kadar güttüğü ( bilhassa Mayıs 2010 dan beri ) politikalardan nedamet getirerek devletinin ve milletinin çizgisine gelmelidir. Halkımızın % 25’lik bir kesimi sadece ve sadece CHP’nin ismine Rey vermektedir. Başına ODUN da koysanız bu oyu alabilir.

Tıpkı Cumhuriyet Gazetesinde geçtiğimiz 5 yıl da yaşananlar gibi.  Bu gazete, 90 yıllık çizgisinden tam tersi bir istikamette olduğu halde, son 5 yılında aynı okuyucu profiline, kendini aşağı yukarı satabilmiştir. Çünkü 90 yıllık bir ismin farklı algılanması çok kolay olmamaktadır... Nasıl yapılan bir operasyonla, FETÖCÜLER Cumhuriyet Gazetesini Kemalistlerden ( Sayın Alev Coşkun ve ekibinden ) alıp, Can Dündar’ın başında olduğu FETÖ ve PKK yanlılarının eline geçirdiyse CHP’ de aynı konumdadır. CHP’ nin, ya tekrar Kemalist Atatürkçü çizgisine geçmesi ya da bir Milli Güvenlik Sorunu olarak değerlendirilmesi şarttır... Bu böyle gidemez. Bir ülkenin Ana Muhalefeti o ülkeye düşmanlık yapan örgütlerle iş tutamaz... !

Yorum Yazın