Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Dünya Değişiyor CHP Yerinde Sayıyor!

Fransız hekim Louis Pasteur, kuduz aşısını bulduğu yıl, Abdülhamid Han bu bilim adamına “dünyaya ve insanlığa sunduğu büyük hizmet karşılığında” birinci rütbeden Mecidiye nişanı ile 10 bin Osmanlı lirası ödülü Rum Zoeros Paşa heyetiyle kendisine takdim ederken; Tevfik Fikret ile birlikte 89 kişi Beyoğlu'ndaki İngiliz sefaretnamesinde, İngilizlere asker yazılmak için sıraya giriyordu!

Hatta Sirkeci İstasyonu'nda karşıladıkları İngiliz elçisinin arabasını atlara çektirmeyen bizzat kendileri çeken bu aşağılık, alçak züppe takımı Abdülhamid Han’ın özgürlükleri kısıtladığını söylüyorlardı.

Oysa Abdülhamid Han’ın bu jestinden sonra dünyanın üçüncü büyük kuduz hastanesi olan Daülkelb ve Mikrobiyoloji Ameliyathanesi kuruldu.

Yeniliklere açık, özgür düşünceye sahip bir sultandı Abdülhamid Han. Birçok önemli projenin de mimarıdır

Onun döneminde küçük ve orta sanayi kuruluşlarının sayısında da %250'yi aşan bir artış olmuştu.

Ülkenin dört bir yanına 30 bin km’lik telgraf hattı çektirdi. Abdülhamid Han dönemi her bakımdan şahlanmanın yaşandığı özel bir dönemdir. İmparatorluk döneminde demiryolu hattı 1876 yılında 1538 km'den 1912'de 6250 km'ye ulaşmıştı.

Ama o diktatör ilan edildi!

Yani Cumhuriyetin tek partisi CHP, batıcılık kisvesi altında İslam medeniyet ve kültür birikimini tasfiye etmeye çalışırken 31 Mart operasyonuyla tahtan indirdikleri Abdülhamid Han, bu toprakların kalkınması için icraat yapıyordu.

Vaktiyle el yazısıyla gelir elde edenlerin oluşturduğu devasa sektörün önde gelenleri yeniliğe karşı nasıl direnç göstermişlerse bugün de statükodan rant elde edenler ve güç devşirenler aynı direnci gösteriyor.

Hala ülkenin gelişmesini, çağ atlamasını istemeyen böyle bir damar var. Bu lanet zihniyet hala bir milim sapma göstermeden varlığını muhafaza ediyor. 60 yıldır bu ülkeye tek bir çivi bile çakılmadı.

Yıllardır elin otomobiline hayran kalan bu ezik, aşağılık tayfa bugün yerli otomobilimizle dalga geçiyor.

Bu ülkede saltanatı kaldırdıklarını söyleyenler, CHP’nin altı okunu direk yaparak bunun üzerine kendilerine koca bir saray inşa ettiler ve burada tam 60 yıldır milletin sırtından saltanat yaşıyorlar.

Geçenlerde Milat Gazetesi’nden Bülent Solakoğlu bir haber yaptı. CHP zihniyetinin bugüne kadar Türkiye'nin faydasına yönelik her projeye karşı çıkması artık kimseyi şaşırtmıyor.

 İstanbul'da 1. köprüye de, 2. köprüye de, 3. köprüye de, Marmaray'a da, 3. havalimanına da, Osmangazi Köprüsü'ne de, İstanbul İzmir arasındaki köprüye de aynı hep aynı cümlelerle karşı çıktılar.

Bugün de Kanal İstanbul'a ve yerli otomobile tıpa tıp aynı cümlelerle karşı çıkıyorlar. Bu topraklara yabancı bir kafa bu. Bu soy bize ait bir soy değil.

Bu eprimiş zihniyetinin siyasetçisi, yazarı, odası, akademisyeni, İstanbul Boğazındaki birinci köprü olan o dönemki ismiyle Boğaziçi Köprüsü'ne bakın nasıl karşı çıkmış.

Prof. Dr. Gülten Kazgan: Köprü yapacağımıza birkaç araba vapuru daha inşa edelim. Üretgen olmayan yatırımlar Türk ekonomisi için büyük bir sarsıntı teşkil edecektir."

 

Metin Cizreli (Milletvekili): Boğaziçi Köprüsü lüks ve gösteriş yatırımıdır.

Nadir Nadi (Gazeteci): Bu köprü sağcıların köprüsüdür. Boğaziçi Köprüsü kel başa şimşir tarak."

Hasan Pulur(Yazar): Hökümet Estonbole asma korpi yapıyor... N'olacak yani? Yapıyor işte! Va mı itirazınız?

Şiar Yalçın: Boğaz Köprüsü'nden utanç duyuyoruz.

TİP Beşiktaş İlçesi: İnsanca yaşamak istiyoruz. Köprüye hayır diyoruz.

Mimarlar Odası: Boğaziçi Köprüsü Türkiye ve İstanbul'un başına gelen en büyük felakettir. Çevre ve asma köprü fantastik ve politik tasavvurlardır.

Çetin Altan: Unutmamak gerekir ki yarının Türkiye’si politikacı palavralarından çok bu belgelerin  (Mimarlar Odası belgelerinin) ışığı altında kurulacaktır.

İlhan Selçuk (Yazar): Bu köprüyle ne biz övünebiliriz ne çocuklarımız... Boğazın iki yakasında evleri olan zenginlere tüketim malları taşıyan...

Zerre değişim yok. Bir milim ilerleme yok. Üstelik aynı cümlelerle! Bugün de “Ya kanal Ya Türkiye” “Korkunç tahribat yapacaklar” “Utanç duyuyoruz” “Bu lükstür” “ Utanıyoruz” türünden bir yığın bahane, karşı çıkış.

50 yıldır ülkede kriz ortamları yaratanlar, kaos çıkartanlar ve darbelerle güç ve zenginlik elde edenler kısacası halkın emeğini sömürerek mafyatik bir düzen kuran bu çapulcu zihniyet, geçmişte olduğu gibi bugün de yeniliğin ve zenginliğin önünde ciddi bir engeldir.

Çünkü milletin sırtından bedava saltanat yaşamaya alışmış sömürgeci bir zihniyete sahipler.

Düşünebiliyor musunuz? Yerli otomobilimizi, tankımızı, uçağımızı, yolumuzu, köprümüzü, hastanemizi bu zihniyetle kavga ede ede yapıyoruz. Görülmüş bir şey değil!

Yorum Yazın