Bekir BAŞYURT

Bekir BAŞYURT

Mail: bekirbasyurt@hotmail.com

Dünya’nın, Milyonlarca Yıl Öncesinden Başlayan Tarihi: İNS ve CİN’in Bitmeyen Savaşı

Başlangıcı Adem ile Havva dan başlayan bir insanlık tarihimiz var. Cennet de başlayan ilk insanlık tarihimiz  Adem ile Havva’nın  "Yemeyiniz"  emrini çiğneyerek ALLAH a  "Asi"  olmaları ile başlayan yeni bir safhası var; Dünya ya sürgün hayatı.  Adem ile Havva  uydukları İblis ile beraber Cennet den İblis in Ana yurdu olan bu Dünya ya  "İn in İz"  emri ile sürgün edilmişiz. Peki İblis ve İblis in soyu olan bu dünyanın ilk sahibi olan Cinler kimlerdir.

En büyük mucizesi ölüleri  "ALLAH ın adı ile kalk"  emri ile dirilten İsa peygamber  Nuh un oğlu Sam ı  Şam da dirilttiğinden beri ikibin yıl geçti ve Sam topraktan kalktığında beşbin yıldır bu kabirdeyim, dedi. Yani Cennet ten sürgün edilmemiz ile bu dünyada başlayan hayatımız çok da uzun değil, yaklaşık on veya onbeş bin yıllık bir olay.

Tek lik sadece ve sadece ALLAH a mahsus bir durumdur. Cinler in de bizim Adem ile Havva "çifti" nden çoğalmamız gibi bir başlangıçları var. Cinler de bizim gibi bir çift dişi ve erkekden;  Şah-ı Nar (Ateş)  ve  Şah-ı Zar (Şer)  çiftinden yaratılıp yeryüzünde çoğaldılar. Nar ve Zar çiftinden çoğalan ilk cinler de tıpkı  Adem ve Havva çiftinden çoğalanlar gibi  ALLAH ın Hak Yolu üzerinde idiler. Ömürleri bizim gibi kısa değil çok çok uzun idi. Üç-dört bin yılı bulan ömürleri ile çoğaldılar ve çoğaldılar tüm dünyaya  yedi ayrı kabile olarak yayıldılar.

Bizden yine milyonlarca yıl önce artık  Hak yoldan sapıtarak iyice azgınlaştılar. Azgınlıkları öyle bir saifa ya ulaşmıştı ki nerede ise tamamı sapıtmış idi ve ALLAH  dünya üzerinde ki tüm cin ırkının helakına emir buyurdu. Üç boyutlu olan bizlerden farklı olarak dört boyutlu enerji olan cinlerin helakı için gökten meleklerden oluşmuş çok büyük ordular indirildi. Melekler ordusu ve cinler arasında çok büyük ve kanlı savaşlar oldu. Bu savaşlarda cinlerin hak yol üzerinde kalan çok az bir kısmı da melekler ile beraber bu sapkın cinlere karşı savaştı. İblis te onlar dan idi. Cinler melekler tarafından helak edilerek çok az bir kısmı hariç tamamen yok edildiler. Bizim ikinci babamız Nuh dan çoğalmamız gibi cinlerde Can ve Canan dan çoğalarak tekrar dünyaya yayıldılar ve biz gelene kadar tüm dünyanın tek hakimi oldular.

Melekler ile beraber savaşan İblis ise melekler ile beraber gök semaya çıkartıldı. İblis çok akıllı bir cin idi. Cebrail, Azrail, İsrafil ve Mikail ile beraber beş büyük melekten biri oldu ve meleklere hocalık yaptı.

ALLAH   Adem i yaratmayı murad edince  daha önce cinler ile çok kanlı ve şiddetli savaşlar yapmış olan Melekler:   -Yeni bir "kan dökücü" mü dediler.

ALLAH   Adem in bedeni balçıktan yaratıp daha  ruhu  bu bedenine üflemeden önce   İblis  Adem in vücudunun içine girerek tüm ince noktalarına kadar Adem in vücudunun tüm zayıflıklarını öğrendi.  Sonrasında da bize karşı hep kullandı.

ALLAH   Adem e  Berzah da bekleyen ruh u nu üfleyip de canlandırdığında tüm meleklere: 

- Adem e secde edin, diye emir buyurdu.

 Bütün melekler Adem secde etti. Melekler secdeden kalkınca hocaları İblis in secde etmediğini gördüklerinde tekrar hemen ikinci bir secde ettiler -namazdaki ikinci secde meleklerden bize sünnet tir-  .

İblis yine secde etmedi.  ALLAH:

- Seni Adem e secde etmekten beri tutan nedir? diye sordu.

İblis:  - Beni ateş ten onu ise topraktan yarattın. "Ben ondan üstünüm", dedi. 

Beni hemen helak etme ve beni Rahmet günü ne kadar ötelenenlerden eyle ki bu nu ispat edeyim, dedi.

ALLAH:  - Sen Hesap günü ne kadar ötelenensin, dedi.

İblis: -Senin Hak Yolunun üzerinde oturacağım ve onları bu Hak yolundan sapıtarak, bizim onlardan daha üstün olduğumuzu ispat edeceğim, dedi.

İblis bilindiği gibi Adem ile Havva ya  ALLAH ın  "Yemeyecek si niz"  diye emir buyurduğu meyveyi yedirterek onları da ALLAH a  "Asi"  yaptı. Tek hüküm verici ve yasak koyucu olan ALLAH ın koymuş oldugu  yasağa asi olmanın  "kesinlikle"  bir cezası olmalı idi ve "İNİNİZ" emri ile vatanımız olan Cennet den İblis in ana vatanı olan bu Dünya ya sürgün edildik.

Bizim ile beraber soydaşlarının vatanı olan bu dünyaya sürgün edilen İblis    El Adil olan ALLAH dan indirilmeden önce bazı taleplerde bulundu.

- Bizi göremesinler.

- Göremeyecekler.

ALLAH ın emirleri kesindir ve değiştirilemez kim ki ben cinleri görüyorum diyor ise  kesin yalancıdır. Sadece istisna olarak peygamberlerin gözleri cinleri görme konusunda açıktır. Peygamberler hariç kimse cin milletini asla göremez. 

ALLAH   İblis e  "zürriyet ve yediklerine ortak ol"   diye de ruhsat vermiştir.  ALLAH bir şey e ruhsat verip izin vermedikce  asla hiçbir şey gerçekleşemez. Birer kafir cin olan Şeytanlara  karşı koruma kalkanımızın kalkıp da tamamen savunmasız kaldığımız iki an  yemek ve cinsel birleşme zamanlarıdır. ALLAH nasip edip de ALLAH ın adını anıp  ALLAH a sığınmanız müstesna. Yani doğasında olan bir savunma değil talep ile istenen bir savunma var. Tabi talep kabul edilir ise.

İblis e uyub  ALLAH a  asi olduğumuz için sürgün edildiğimiz bu dünya ilk sahibi cinlerin dünyası olup bizim için çok tehlikeli bir yerdir. 1400 yıl önce peygamberimiz hadisinde iki insanın olduğu yerde altı cin mevcut tur, demiştir. Yani şu an %99 u kafir olan, yani şeytan olan cinler ile beraber iç içe yaşıyoruz. Aynı evde, aynı masada, aynı yatakta ,aynı sokakta  ve hatta aynı beden de beraber yaşıyoruz ama ALLAH ın emri gereği biz onları göremiyoruz ama onlar bizi görebiliyor.

Ayet de dediği apaçık tek düşmanımız olan cinler bizim için çok tehlikeliler ve  ALLAH ın Hak yolu üzerine yaşadığımız müddetçe  ALLAH bizi bu büyük düşmanlarımıza karşı korumaktadır. Peygamber hadisinde:  - Eğer etrafınızda sizi koruyanlar olmasa şeytanlar sizi hemen yok etmek isterler, diyor.

Yani haramsız hak yol üzerinde yaşar iseniz size hiç bir zarar veremezler, çünkü buna güç ve ruhsatları yoktur.

Asi olduk, sürgün edildik ve zorunlu olarak bir ömür geçirmemiz gereken bu dünya da nasıl emniyet altında yaşayacağız. En başta İslamın geleneği olarak her müslümanın diğer bir müslümana selam vermesi sünnettir. Selam, selamet yani emniyettir. Selam veren verdiğine   -bu tehlikeli dünyada-  ALLAH ın emniyeti üzerine olsun, der. Her şey, her taktir, her hayır ve şer tek hayat programcısı ALLAH tan dır. O nun izni olmadan hiçbir şey gerçekleşemez. Ayet de ALLAH biz sizleri "başıboş" bırak ma dık, diyor. Gökten birbirine değmeden inen milyarlarca kar tanesinin her birini  birbirine benzemeyen geometrik şekillerde  yaratan  ve  ölmüş olan veya yaşayan yedi milyar insanın hiç birisinin parmak izini birbirine benzer yaratmayan ALLAH  bizi de başıboş, sahipsiz ve korumasız bırakmamıştır. Tek ve en büyük kader proğramcısı olan ALLAH zerre miktarı her şeyi programlamış ve kaderimizi ana bellek olan Lev-i  Mahvuz a kaydetmiştir.

Harem insan oğlunun evi sığınağıdır. Haram ise kafir cinlerin yani şeytanların evi, sığınağıdır. Şeytanlar pisliği düzensizliği sever, haramlar ile beslenir, güçlenir ve onlara kapalı kapılar bu yapılan haramlar ile açılır.  ALLAH kendi yarattığı kulları için, en iyi yi bilen ve rahmeti ile onlar için iyi ve doğru olanın olmasını isteyendir. Oysa haram insanlar için iyi olmayanlardır ve ALLAH ın "yapmayınız"  diye emir buyurarak kullarını rahmeti ile uyardıklarıdır. . Zina, faiz, hırsızlık, haksız yere bir insanı katl etmek, rüşvet gibi.  ALLAH ın "yapmayınız" diye emir ettiği bir şeyi yapmak ALLAH a "Asi" olmaktır ve  ALLAH a karşı yapılan her asiliğin bir cezası kesinlikle vardır. Şeytan ancak bir sebep ile sonuca ulaşabilir.  ALLAH a karşı yaptığınız bu asilikten dolayı şeytan bir ruhsat-yetki kazanır ve bedeninize belki de tüm zürriyetiniz boyunca sürecek zararlar verir. Bu asilik-günah yapma ile bedende şeytana kapılar açılır ve bedeniniz de şeytanlar asalak yaşayarak siz bilmeden size çok büyük zararlar verir. Şeytanların bir insana vereceği en büyük zarar o kişiyi intihar ettirmektir ve bu onlar için en büyük zaferdir.

ALLAH   El  Adil  dir. Bu dünya da insanlar ile beraber cinler beraber yaşarlar ve bir küre olan dünyamızın daim yarısı karanlık ve daim diğer yarısı ise aydınlıktır. Karanlıklar cinlerin ve aydınlıklar insanların yurdudur. Karanlıktan aydınlığa ve aydınlıktan karanlığa geçişte bu tehlikeli dünya biz insanlar için çok daha tehlikelidir.  İslam da ikindi ile akşam namazı arası asla uyku uyunulması tavsiye edilmez ve  hatta yatsı yani yıldızlar gökte görülene kadar çocuklar sokağa asla salınmaz. Akşam ile yatsı arası göremediğimiz cinlerin uyanıp en dinç ve enerjik olduğu zamanlardır. Sabah da bir müslüman sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğup da ilk sıcaklığı vurana kadar asla uyumamalı ve ayakta olmalıdır. Dik duran bir vücuda asla ilişip karanlıklarında gizlenemezler. Bu vakitlerde uyur iseniz her tarafınız ağrır ve vücudunuza sızan cinler sizi hasta eder. Sonuçta,  insan vücudunun da karanlıkları mevcuttur.

İnsan bir melek değil yani günahsız değil. Gün boyu eli, ayağı, ağzı, dili, kulağı, gözü ile büyük veya küçük de olsa haramlar işleyip de bedenini bu haramlar ile kirletir. İnsanın meleklerden bir koruyucusu olduğu gibi birde nurdan koruyucu bir aurası vardır. İşte yaptığı bu haramlar ile bedenin bu koruyucu aurası zedelenir, zayıflar veya gedikler açılır. Şeytana bu noktalardan kapılar açılmış olur. Peygamber yanında abdest alan bir sahabeye;  - Şu su ile günahlarının akıp da azalarının tertemiz olduğunu görüyorum, demiştir. Yani abd est insanın günlük ufak günahları ile açılan kapılarını su ile tamir etmektir.

Dünya bizim için tehlikeli bir yer olduğu ve ufak tefek günahlar ile bedenimizde şeytanlara kapılar açıldığı için tıpkı hastalık yapan mikroplar karşı temizlik ile önlem alınması gibi bizde abdest ile önlemimizi alıyoruz ama sonuçta mikrop yani zarar veren şeytanlar bedene sızıyor. Mesela peygamber -kendi gözü de dahil-  : - Haram yapmayan göz YOK tur dur, diyor. Yani en azından göz kapısı şeytanlara devamlı açık kalıyor, ağız haram konuşmalar ile bunu takip ediyor. İşte tıpkı saatinde alınan ilaçlar gibi günde beş kere namaz ile de bedenin zarar veren şeytanlardan temizlenip de bedenin sağlığına yeniden kavuşması gerekiyor. En büyük tedavi secdedir. Secde de gözler kapanmaz ve gözden gelen gözden geri kovulur.

Bunlar küçük günlük günahlarımız ve günahsız bizim için hayat yok.  ALLAH bizi günah a meyilli yaratmış yani şeytan ile beraber bu vücutta yaşıyoruz ve yaşayacağız. Bazen kafanızın içinden en iğrenç fikirler geçebilir. Bu fikirler sizin değil, sizin ile bu bedende yaşayan şeytanın fikirleridir. Yapmadıkça !!  kendinizden asla tiksin meyiniz. Onun sizin ile oynadığı gibi siz de onun ile oynayınız, çünkü siz ondan güçlüsünüz.  ALLAH bizi onlardan üstün yaratmış.

Bunlar küçük tedavi edilebilir günahlar ve birde kanser gibi büyük günahlarımız var. Cinayet, zina, faiz, rüşvet gibi. Kolay tedavi edilemeyecek günahlarımız ve günah kapısı kolay kolay kapanamayacak hatalarımız. Haksız yere bir adamı öldürdü iseniz yani  cin ayet  işledi iseniz artık o öldürdüğünüz şahıs ile helal leş meniz mümkün olmayacağı için sizin için şeytanların kapısı daim açıktır ve artık sizin için hayat ve yaşamak bir zulüm dür. İşte İslam fıkhı bu sebep den haksız yere adam öldürenin de bu zulümden acil kurtarılması  ve zulm ü nün son bulması için başının vurulmasını bir zorunluluk görmüştür.

Büyük ğünahlarda  en büyük tedavi  tek yöneliş makamı olan   ALLAH a  yönelmek ve şeytanın yönlendirmesi ile yaptığı bu büyük haram için en içten kalbi duyguları ile   ALLAH a  Asi olduğu için TÖVBE etmektir. Tabi sonucunu; musallat ı gönderen ve kapısını kapatabilecek tek güç olan ALLAH karar verecektir.

İslam da kesin tedavi; en büyük şifa merkezi olan Harem -i Şerif e yani Kabe ye gitmek, Hac yapmaktır. Burası bizim en güvenli evimizdir, bize Harem olan bu makam, ALLAH tarafından şeytanların girmesi yasak-haram kılınmıştır.   İhram giyme noktalarından itibaren Kabe merkezli yaklaşık elli kilometrelik bir dairenin içine   kalbdeki kanın içindeki memur şeytan hariç   hiç bir şeytan giremez -internette bakar iseniz;  NASA   Kabe den yayılan bir ışınım halkası tesbit etmiştir-. Yani o uzay filmlerindeki ışıktan daireler gibi;  Kabe merkezli dairenize  ihramınız ile girdiğiniz de vücudunuzdaki  tüm asalak şeytanlar bızzzt  diye yanıp halkanın dışında kalır.  İnsan par ü pak olur; dikkat etti iseniz hac dan gelen hacıların bedenleri bir bebek cildi gibi gözle algılanır bir biçimde nurlu pespembe olur. Tabi ki bedendeki bu arilik ve temizlik durumu sonsuz olmayıp, beden   tekrar eden  ilk  haram ı  gerçekleştirdiğinde bu asalak şeytanlara günah kapıları tekrar açılarak bedenin içine girmelerine izin verilir ve tekrar tekrar zarar vermeye devam ederler.

İslam da insan dünya hayatını hayır veya şer üzere yani günah ile yaşar, kaderini ve ecelini tamamlar. Her şey kaydedici melekler tarafından kayıt edilir. Dünya da günah lar  AF olunmaz;  Ayet de ki tabir ile  gün ah  lar  ÖRTÜLÜR. Yani şeytanların bedene girip de sıkıntı verdiği kapılar ÖRTÜLÜR.

Bütün Ruhlar ın hepsi beraber yaratılmıştır.  ALLAH onlara ELESTÜBÜ RABBİKÜM yani;

- Ben sizin Rab bı nız değil mi yim? diye sormuş,

- Hepimiz: -Bela Evet sen bizim Rabbı mız sın, diye ahid-söz vermişizdir.

Bu senedin mürekkebi de Kabe deki Hacer ül Esved taşı dır. Her  hacı bu taşa ya eli ile dokunur veya uzakta ise ellerinin içini çevirip selamlayarak:

- Ben ahdim de yim, der.

Tabi Rab bilip de onun emirlerine uymayıp haram yaşadığından, bu  Ahdim de yim sözü hep yalan olduğundan,  bu  senedi mürekkep-hacer ül esved

hergün daha çok -ilk nur halinden gün geçtikçe-  kararmaktadır. Ölen bir insan hemen Cennet veya Cehenneme gitmez; nasıl ki;  Ahdini veren her ruh Berzah da bekleyip sırası ile gelip dünya hayatını yaşadı ise  ölen her ruh da tekrar Berzah a geri dönerek,   o büyük günü yani Kıyamet Günü nü Berzah ta bekler.

Kıyamet dünya ya göktaşı çarpması gibi bir masal değildir. İnsanoğlu ahdine sadık kalmamış ve ALLAH a şirk koşmuştur. En büyük günah zatı aşikar olan, tek olan   ALLAH a şirk koşmaktır.  ALLAH ın bu şirk koşan kullarına ahdi vardır. Her şey, her şey yok olacak yani her can ölümü tadacaktır. Cennet, cehennem, insanlar, melekler, yer, gök velhasıl ALLAH ın zatı hariç her şeyin yok olmasıdır Kıyamet. Bu azametli günü yani ALLAH ın gadabını görmek için;   her ölü  o günü yaşamak için Berzah dan gelerek tekrar topraktan dirilecek ve o kıyamet gününü yaşayacaktır ve tekrar yok olacaktır. Kıyamet den sonra işte o yazılan GÜNAH ve SEVAP lar Mizan a koyulacak ve tartısı ağır gelip Hak edenler ilk yurdumuz olan Cennet e geri dönecektir. Şeytana uyanlar da şeytanın ateş yurdu Cehenneme şeytan ile beraber gidecektir.

Peygamberimiz Müslüman o kimsedir ki diyor; 

Bir vaktin namazını eda ettikten sonra diğer vaktin namazını bekleyendir.

Bu tehlikeli dünya denilen mahpushane de en büyük emniyetimiz vaktinde kıldığımız namazdır.

Peygamberimizin dediği gibi;  Dünya onların,  Ahiret bizim yurdumuz olsun..

Yorum Yazın