Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Erdoğan Nefreti 28 Şubatçı da Yaptı!

Sokrates’e dediler ki; “Tamam, oligarşik yapının başına tebelleş edilmiş bir atsineği gibisin. Bu yapıyı her gün rahatsız ediyorsun. Düşüncelerin, duruşun, tavrın bilhassa gençleri çok etkiliyor. Ancak bu durum çok tehlikeli farkında mısın?”

Cevap; “Evet, farkındayım ama içimdeki Daimon’a laf geçiremiyorum.”

Ben de bazen susmak istiyorum. Kibri bilgisinden fazla olanların medya çiftliğinde at koşturduğu, her geçen gün seviyenin dibe vurduğu, yaşını başını almış adamların hırslarını, kıskançlıklarını, öfkelerini kustuğu bir ortamda sessiz kalmayı tercih ediyorum.

İtiraf edeyim, ömrümün en bereketli zamanları bu dönemler oluyor. Ne var ki ben de içimdeki Daimona’a laf geçiremiyorum.

Saçını başını ağartmış koskaca adamların ömürlerinin geri kalan kısmında oturup talebe yetiştirmesini, hiç değilse bir eser yazmasını dilerdim. Bunlar ise camiye alışmak için gelen çocukları tersleyen huysuz hacı amcalara benziyor. Neyse mevzu bu değil.

*

Epeydir FETÖ’nün başlattığı, bazı omurgasız, haysiyetsiz İslamcı tayfanın da sürdürdüğü bir propaganda var. Zaman Gazetesi’nin 16 Ocak 2014 tarihinde "28 Şubat'tan beter" manşetiyle çıktığı günden beri böyleler. FETÖ’nün azılı militanı Ekrem Dumanlı: "12 Eylül ve 28 Şubat yönetimlerinin yapmadığını AKP yapıyor” demişti.

Bugün de sakallı, ihtiyar bir amca bir kulübün kanalında, sırıta sırıta; “12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat döneminde bile, kendini bu zamandaki kadar kısıtlı bir duygu içinde görmediğini” ifade etti.

Daha evvel de FETÖ'nün, PKK'nın, DHKP-C'nin adalet talep ettiği, “FETÖ’yü yeniden ayağa kaldırma yürüyüşü” için de, kalkıp, “69 yaşında bir direnç yürüyüşüdür” demişti. Hatta bu yürüyüşü, 28 Şubat’ta yapılan başörtü direnişiyle eşitledi. Aman Kılıçdaroğlu'nun ayağına "taş gelmesin" diye hayıflanıyorlardı.

Bunun bir de sakalsız ve bıyıksız olanı var. Hani şu meşhur Mavi Marmara gemisinde saatlerce LOST izleyen arkadaş.

O da; “Benim partimin iktidarında, devletin, muhaliflere karşı 28 Şubat dönemindekinden daha müsamahasız görünmesi gücüme gidiyor. Bunu kendimize yakıştıramıyorum" demişti.

“28 Şubat süreci bütün alçaklığına rağmen şimdikinden daha onurluydu” diyen bir de Kamalak vardı. 28 Şubat’ta “Türbanın Altındaki Pislik”, “İstanbul’da Şeriat Mektebi”, “Lisede Namaz”, “Ortaokulda Namaz” vs. haberleriyle Erbakan’ın üzerinden silindir gibi geçen bir tayfaya Erbakan ödülleri takdim eden şahıs da kalkıp; “28 Şubat’ta böyle bir şey yapılmamıştı” diyebiliyor.

17 Nisan 1997’de çıkıp “Asker iki kere sevap kazanmıştır. Askerler sivil siyasetçilerden daha demokrat” diyen tapınakçı, şerefsiz, din düşmanı bir adamın militanlarını aklıyorlar.

Siz bu lafları…

Siz bu lafları bize değil, başörtülü olduğu gerekçesiyle diploması verilmeyen hemşirelik bölümü öğrencisi Zöhre Uçar’ın gözünün içine baka baka söyleyeceksiniz!

Siz bu lafları, jandarmaların sınıfına basıp,  götürdüğü, on saat süreyle hücreye kapatıp işkence ettiği ve sonra çocuğunu düşüren Nuray Canan’ın yüzüne söyleyeceksiniz!

Siz bu lafları, başörtülü olduğu gerekçesiyle hastanede tedavi edilmeyen, çocuklarının yemin merasimini tel örgülerin ardında izleyen anaların yüzüne bakarak söyleyeceksiniz!

Siz bu lafları, 11 yaşında, kompozisyon yarışmasında birinci olup da ödülü verilmeyen Tevhide Kütük’ün yüzüne bakarak söyleyin! Başörtüsü yüzünden yerlerde sürüklenen, sınıflarından yaka paça alınan, işkence edilen kardeşlerimizin gözlerinin içine baka baka söyleyin!

Siz 28 Şubat’ta daktilonun başında ortalama yazılar yazarken, sizden daha erkek, daha delikanlı daha cesur olan kız çocukları, gündüz eylemde geceleri de nezarette idi. Siz abdest almaya korkarken, 11 yaşındaki Tevhide’nin, o yavşak bürokratlara ve askerlere nasıl meydan okuduğu ortadadır.  Hepinizi toplasak Tevhide Kütük ve Nuray Canan gibi kardeşlerimizin tırnağı etmezsiniz.

Azıcık vicdanınız varsa, içinizde biraz adamlık kaldıysa kalkıp bu hanım kardeşlerimizden özür dilemelisiniz.

Belli ki sizin derdiniz başka. Sizin derdiniz; 28 Şubat’ta Gladyo’nun TSK’ya yerleştirdiği FETÖ’nün tuzaklarını boşa çıkartan, demokrasi ve özgürlüklerin önünü açan, farklı kesimlerle yüzleşen ve darbe dönemlerinde gasp edilmiş haklarını iade eden, imam hatip okullarını bu zalimlerin elinden kurtaran, başörtülü kızlarımıza özgürlük getiren, içeride sizin gibi omurgasız, yavşaklara rağmen istiklal mücadelesi verirken dışarıda da mazlum İslam coğrafyasının umudu olma yolunda ilerleyen bir liderin varlığıdır.

Bu yüzden FETÖ’nün aparatı olmayı tercih ettiniz. 15 Temmuz'da direnen bu asil ve şerefli milletten öç almak için her türlü tuzağı kuran kirli ittifaklara iki çift laf etmediniz. Milletin ilk kez rahat bir nefes aldığı Erdoğan döneminden ne istiyorsunuz?

Yorum Yazın