Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Fransız Dergisi Le Point’e Hatırlatma

Fransız Dergisi Le Point, ülkeleri Fransa’nın yol açtığı katliamları unutarak skandal bir manşete imza attı. “Etnik temizlik Erdoğan’ın metodu” şeklinde duyurulan bu alçakça manşete gerekli cevaplar verildi.

Ancak biz yine de Fransa’nın nasıl zalim, despot bir devlet olduğunu bir kez daha hatırlatalım.

Le Point de biliyor ki; Fransa, 1524'te başlattığı sömürgecilik faaliyetleriyle Afrika'nın batısında ve kuzeyinde 20'den fazla ülkede hâkimiyet kurarak buralarda masum sivil insanları katletti.

Nobel Ödülü’nü reddeden J. P. Sartre bunun gerekçesini şu cümlelerle ifade etmişti; “Cezayir savaşı günlerinde, “121’ler Beyannamesi” ni imzaladığımız sırada verilseydi, Nobel’i sevinçle kabul ederdim.”

121’ler Beyannamesi’nde de; “Bu bir bağımsızlık mücadelesi. Peki, Fransızlar neyin savaşını veriyor?” demişlerdi.

Beş asır süren kolonyal dönemde ve bağımsızlık savaşlarında 2 milyondan fazla Afrikalı hayatını kaybetti.

Senegalli eski siyasetçi ve tarihçi İba Der Thiam’in verdiği bilgiler kanımızı donduracak cinsten;

Örneğin Goree adası, Afrika'nın çeşitli bölgelerinden toplanmış kölelerle köle tüccarlarının buluşma noktasına dönüşmüştü. Esirler, köle evinde, küçük bölmelerde birbirlerine zincirlenmiş şekilde, pazarda satışa çıkmayı beklerken, ölenler ya da isyan edenler de denize atılıyordu.

Erkek kölelerin değeri, boyları, kiloları ve kas durumlarına göre belirleniyordu. Kadın ve çocuklarda ise diş ve genel sağlık durumları baz alınıyordu."

Robert Schuman Araştırma Merkezi'nin 2011'de Birinci Dünya Savaşı'nın kayıplarıyla ilgili yayımladığı bir raporda, çoğunluğunu Fas, Senegal, Cezayir, Tunus ve Madagaskar’dan gelen sömürge askerlerinin oluşturduğu 71 bin kişinin Fransa saflarında savaşırken hayatını kaybettiği belirtildi.

Tarihe "8 Mayıs 1945 Setif ve Guelma" katliamı olarak geçen olaylardan Cezayir’in bağımsızlığını kazandığı 1962’ye kadar şiddet olayları sistematik şekilde devam etti. Cezayir Bağımsızlık Savaşı'nda 1 milyon kişi hayatını kaybetti.

Sadece 5 Ağustos 1945 yılında kutlama yapan Cezayirlilere havadan ve karadan saldıran Fransa oracıkta 45 bin kişiyi katletmişti.

İnsanlık tarihin en büyük soykırımlarından kabul edilen, 800 bin kişinin öldüğü 1994 Ruanda soykırımında da Fransa'nın rolü olduğu ortaya çıktı.

1793 yılında Batı Fransa’nın sahil bölgesinde 600 bin Vandee’liyi öldürerek katliam yapan Fransa’nın tarihi kan ve gözyaşıdır.

 1990-1994 yıllarında Hutu ve Tutsilerin birbirlerine karşı yaptıkları katliamda 1 milyondan fazla inan öldü. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand; “O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil” dedi.

1920 ve 1954 arasında Fransa 500 bin Vietnamlıyı katletti. Ancak en çok tahribatı Afrika’da yaptı.

Jacques Chirac’a göre bu olmalıydı aksi takdirde kendi ifadesiyle; “Afrika olmadan Fransa, hızla bir üçüncü dünya ülkesi haline gelecektir.”

Benin, Burkina Faso, Gine, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo, Ekvator Ginesi ve Gabon… Fransa buralarda tarihin görülmemiş katliamlarını yaptı.

Fransa, Orta Afrika’da hala Müslüman kıyımlarına sessiz kalmaktadır çünkü kendisi finanse etmektedir. Bu konuda Milat’tan Neslihan Önder’in yaptığı bir haber vardı.

Fransa’nın desteklediği Hıristiyan Anti-Balaka terör örgütü( adı bu) Orta Afrika’da Müslümanlara karşı sistematik soykırım uyguluyor. Tek amacını “Müslüman öldürmek” olarak açıklayan bu terör örgütü, on binlerce insanı katlederken yüz binlercesini de sürgüne zorladı.

Sayıları 3 bini bulan bu örgüt, güçsüz buldukları Müslümanları öldürüyor. Ellerinde kılıçlarla saldıran bu grup genellikle taşralardaki Müslümanlara saldırıyor. 50 ya da 100 kişilik gruplar halinde dolaşan Anti Balaka üyeleri, çocuk, yaşlı, kadın demeden öldürüyor. Diri diri ateşe atıyorlar, kılıçla insanların vücudunu kesiyorlar ve taşlıyorlar.

Orta Afrika’da eski Devlet Başkanı Bozizé tarafından yönetilen ve Fransa tarafından kollanan bu örgütün tek amacı Müslüman katletmek. Fransa evvela bunun hesabını vermelidir.

Geçmişi kan, gözyaşı ve şiddet olan bir ülkenin bugün kalkıp, tarihinde asla katliam yapmamış, gittiği her yere adalet ve huzur götürmüş bir ülkeyi katliamcılıkla itham etmesi nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Le Point suç bastırmaya çalışıyor ve terör projesine açıktan destek veriyor. Türkiye’nin aktör bir ülke olarak bölgede söz sahibi olacak olması bugün Batı’nın en büyük korkusudur.

Yorum Yazın