Nurcan Şahin ALEVLİ -Eteğimdeki Taşlar

Nurcan Şahin ALEVLİ -Eteğimdeki Taşlar

Mail: nurcan_alevli52@hotmail.com

Gel Bakalım Muharrem

Türkiye'de ve dünyada ardarda çok önemli gelişmeler yaşanırken, Akdeniz iyice ısınmışken, CHP yine bir şekilde gündemi meşgul etmeyi başarıyor.

Muharrem İnce bir hareket başlattığını duyurdu.

Bu,

-10 seçim yenilgisi alan Kılıçdaroğlu'na karşı açılmış bir isyan bayrağı mı?

-Atatürk'ün çizgisinden uzaklaşan CHP'ye alternatif olmak mı?

Yoksa.......

- Erdoğan'ı devirebilecek tek formül olarak gösterilen matematiğin bir parçası olmak mı?

Muharrem İnce'nin başlattığı hareket neyi amaçlıyor?

İnce'nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde estirdiği rüzgar muhalefetin yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara'yı alabilmesinde belki de ana motivasyon kaynaklarından biriydi.

Mitinglerinde ve çıktığı her programda seçmenine öyle bir coşku verdi ki, muhalefet tabanının yıllardır en çok ihtiyaç duyduğu umudu aşılayıp üzerlerindeki ölü toprağını silkeledi.

Meseleye Kılıçdaroğlu yönünden bakarsak sırf Erdoğan karşısında CHP'nin iktidar olamamasını koltuğu bırakması açısından yeterli bir kriter sayabilir miyiz?

Bence hayır.

Gerçek şu ki Baykal'ın gitmesiyle başlayan süreçte CHP'nin dönüştürülmeye çalışıldığını ve Kılıçdaroğlu'nun da bunu başarıyla yerine getirdiğini görüyoruz.

Üstelik CHP'nin katı Atatürk’çü seçmeninden alınan oyları kaçırmadan bunu başarmak iyi bir illüzyon sanatı gerektirirken...

Ayrıca geçmiş seçim karnelerine baktığımızda 1999'da Baykal CHP'sinin baraj altı dahi kalmış olduğunu, Kemal Kılıçdaroğlu'nun koltuğa oturduğu günden bugüne CHP'nin neredeyse hemen her seçimde oylarını az da olsa yükselttiğini hesaba katarsak Erdoğan'ın "Topunuz gelin!" sözündeki kesimi Kılıçdaroglu'nun gayet başarılı şekilde konsolide ettiğini inkâr edemeyiz.

Kaldı ki “Her muhalif parti iktidar olur, olmazsa parti genel başkanı gider” düşüncesinin doğru olduğunu varsayarsak sadece Kılıçdaroğlu değil, geçmişten bugüne iktidar olamamış fakat liderine sadık kalmış pek çok siyasi partiyi de bu tartıya koymamız gerekir.

Türkiye gibi inanç ve ideolojik görüş keskinliklerinin fazlaca olduğu bir ülkede iktidara yürüme faktörü sadece parti lideri bağlamında değerlendirilmemeli diye düşünüyorum.

 

Bu durumda Muharrem İnce'nin bir hareket başlatmasını Kılıçdaroğlu'nun 10 seçim yenilgisi alıp koltuğu bırakmaması ile ilişkilendirmek pek de akla yatkın gelmiyor.

Muharrem İnce'nin dillendirdiği bir diğer konu ise CHP'nin Atatürk'ün çizgisinden ayrılması.

Bu her ne kadar doğru ve daha akla yatkın bir gerekçe gibi duruyor olsa da "Muharrem İnce gerçek bir Atatürk'çü mü?" sorusunu sormadan edemiyorum.

Bu soruya cevap olarak da Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılığının yanında günümüzde PKK, FETÖ ve Türkiye'nin uluslararası çıkarları ile ilgili söylem ve eylemleri gösterilebilir.

"İnce'nin bu konularda duruşu neydi?" diye arşivleri karıştıracak olursak karnesinin pek de iyi olmadığını görebiliriz aslında.

Örneğin FETÖ konusu.

İnce'nin Fethullah Gülen'in bedduası için ""Canı yanmış birinin ve kendisini aldatılmış hisseden birinin müthiş bir feryadını hissettim." dediği, 17-25 Aralık yargı darbesini FETÖ'nün yapmadığını iddia ettiği (O zaman kim yaptı? Kim o ses kayıtlarını aldı, montajladı, kamuoyuna gizlice servis etti? Bunu da izah etsin bir zahmet), dershanelerin kapatılma kararına muhalefet ettiği, MİT Tırları ihanetinde "Türkiye'yi Lahey'e götürür" diye iktidarı tehdit ettiği, FETÖ terör örgütünün medyasını "Türkiye'de herkes Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyonuna yapılanların amacının ne olduğunu biliyor. Geçmişte el koydukları gazeteler, televizyonlar vardı. İktidarın borazanı olacaktı, olmuşlardır. Bugün bu yapılara el koyup kendi borazanları yapmak istemektedirler." diyerek, FETÖ'nün basın ayağına yapılan operasyonları ise "Bu bir sindirme hareketi. Bugün Cemaat'i sindirmek için bunu yapacak, yarın CHP'lilerin mallarına el konacak." diyerek savunduğu durumlar şuan ilk aklıma gelenler...

Yine Muharrem İnce'nin Türkiye'nin uluslararası çıkarları doğrultusunda YPG'ye yapılan Barış Pınarı Harekatı'nı yöneten dönemin 2. Ordu Komutanı Metin Temel için "Apoletlerini Sökeceğim" sözü hafızalara kazınanlardan.

İnce'nin PKK ile bağını koparmayan ve bu birlikteliği gizleme gereği dahi duymayan HDP konusundaki tavrına gelecek olursak; 45 kişinin ölümüyle sonuçlanan Kobani olaylarının fitilini ateşleyen Selahattin Demirtaş'ı cezaevinde ziyaret etmesini ve HDP seçmenine bu ziyaretinde nasıl keyifli sohbet ettiklerini mitinginde aktarmasını örnek göstermek yanlış olmaz sanırım.

Her ne kadar yıllardır Türkiye'ye savunma sanayii anlamında katkıları ve sayısız buluşlarıyla hem terör bağlamında hem de uluslararası askeri güç dengeleri bağlamında olayların seyrini değiştiren Selçuk Bayraktar'a bir kez olsun hakkını teslim etmemiş CHP seçmenine kullandığı iki fizik terimiyle neredeyse kendini Einstein ilan ettirecek yeteneğe sahip olsa da, oyun havalarını, Cigoş'u, Zeybek'i, göbek havasını iyi biliyor, kalabalıkları şenlendirip moral motivasyonlarını yüksek tutmayı iyi başarıyorsa da yukarıda belirttiğim örnekleri üst üste sıraladığımızda şayet Muharrem İnce geçmişteki bu hatalarından ders almamış kendini bugünkü CHP'den daha yerli ve milli bir çizgide konumlandırmamış ise tek kriteri Atatürk çizgisinde kalmak olduğu için Kemal Kılıçdaroğlu'nu istemeyen CHP seçmenine nekadar uygun tartışılır.

Gelelim son ihtimale;

Geçen akşam CNN Türk'te Sonar Araştırma Şirketi sahibi Hakan Bayrakçı yeni sisteme göre Erdoğan'ı yenmenin tek formülünün Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda tek ismi değil, birkaç güçlü ismi birden aday göstererek 1. turda Erdoğan'ın kazanmasının önünün kesilmesi olduğunu söyledi.

Bayrakçı, bunun başka hiçbir yolunun olmadığını ifade etti.

Muharrem İnce geçen gün yaptığı basın açıklamasında sağ eline bir su şişesi sol eline başka bir su şişesi alarak önce birini göstererek "Bakın bu elimdeki Cumhur İttifakı" sonra diğer elindeki şişeyi göstererek "Bu da Millet ittifakı. Ben buradayım. Ben Millet ittifakı tarafındayım. Millet ittifakı tarafından Cumhur ittifakı tarafına geçmiyorum ki, neden bölücü olayım?" diyerek tarafını açıkça belirtmiş oldu.

Hakan Bayrakçı'nın sözlerinden yola çıkarsak ilk turda Erdoğan'ın karşısına Muharrem İnce, Meral Akşener, CHP'nin göstereceği bir aday (Bayrakçı'ya göre Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu, İlhan Kesici öne çıkan isimler), HDP' nin göstereceği aday, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Temel Karamollaoğlu ayrı ayrı kendi adaylıklarını koyacak ve her biri kendi tabanının oyunu sağlama alarak Erdoğan'ın %50+1 alması engellenecek.

Bu plan başarılı olup seçim ikinci tura kalırsa da Fransa'da ilk turda %20 oy alan, ikinci turda tüm muhaliflerin oy vererek rakibini yenmesi sağlanan Macron örneğinde olduğu gibi Türkiye'de de muhalif kanatta seçmenin teveccühünü alan isim etrafında kenetlenilmesi hedefleniyor olabilir.

Doğrusu bu ihtimal benim için diğer iki ihtimalden ağır basıyor.

Muharrem İnce için "Saray'a çıktı" yalanı ortaya atıldığında bu yalanı atanların ne amaçla bunu yaptıklarını iyi irdelemek gerekir.

Amaç; İnce'yi parti içinde bölen ilan edip önünü kesmek miydi yoksa bugünkü CHP çizgisinden memnun olmadığı algısı oluşturup, ayrı bir yerde konumlanması sağlanarak hem Milliyetçi ve Atatürk'çü kesimin oylarının kaçışını engellemek hem de Cumhur ittifakı seçmenine göz kırpmak mıydı?

Muharrem İnce tüm bu hesapların neresinde bilmiyorum.

İnce hakkında beni ikilemde bırakan tek nokta; aday olduğu 21 Haziran seçim gecesi akşam saat altı civarı CHP'nin parti genel merkezine seçim sonuçlarının aktarıldığı sistemin bozulduğu, buna rağmen Özgür Özel'in ellerinde bir veri olmadığı halde "Elimizdeki verilere göre seçim ikinci tura kalıyor" diyerek yalan algı yaptığı, seçimi Erdoğan kazandığında Muharrem Ince'nin "Seçimde şaibe var. Oylar çalındı" diye açıklama yapmasının, yani yalan söylemesinin istendiği, Muharrem İnce'nin buna yanaşmadığı CHP'ye yakın isimlerden Şaban Sevinç tarafından itiraf edildi.

Yani Muharrem İnce CHP'nin yalan söyle isteğini geri çevirerek seçim sonuçlarını olduğu gibi kabul etmiş ve sokakları hareketlendirecek bir açıklama yapmamıştı.

Şaban Sevinç'in bu itirafı, bizim bildiğimiz ama CHP seçmeninin bir türlü görmek istemediği gerçekler olarak Muharrem İnce'nin CHP'nin bugün getirildiği noktadan memnun olmadığını düşünebileceğimiz elimizdeki yegâne veri olarak kayda geçer.

Eğer Muharrem İnce Türkiye'de muhalefeti dizayn etmeye çalışanların programına dahil değilse, ihtiyacımız olan yerli ve milli muhalefetin bir aktörü olacaksa biz de kendisini "Gel bakalım Muharrem. Geç karşımıza da şöyle onurlu bir seçim yarışı yapalım" diyerek memnuniyetle karşılarız.

Makale Yorumları

  • Mehmet Akbacak15-08-2020 11:56

    Analizinizi gerçekçi buluyorum.Ayrıca akıcı bir dile sahipsiniz,teşekkür ederim.

Yorum Yazın