Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Gençlerin Dünyasına İnebilen Kazanır (1)

Türkiye, 1924 model bir eğitim anlayışıyla yola devam etmeye çalışırken gençler, ellerindeki telefonlarla sınırları çoktan aştı bile. Bu şuracıkta dursun.

Bundan elli yıl kadar evvel bu ülkenin gençleri, kör ideolojilerin tuzağında ölüme hazır hale getirilen birer kurbanlara dönüştürüldü. Çok kavga ettiler. Çok kan döküldü bu ülkede.

Hemen herkesin kendi ideolojisine göre yön vermeye çalıştığı bir gençlik projesi vardı. Yapamadıklarını, başaramadıklarını gençler üzerinden tatmin etmeye çalışan farklı dünya görüşlerin yarış pisti gibiydi ülke.

Elli yıldır 19 Mayıs törenlerinde gençlere kule yaptıran bir eğitim zihniyeti hakimdi. Sıkılmış yumruklarla seslendiler gençlere… Devrimci duygularla tesis edilecek aydınlık günlerin yakın olduğunu söylüyorlardı.

*

Bugünün gençliği ise bambaşka bir dünyada doğdu. Ve kendilerini güncel siyasetin dışında tutuyorlar ve saçları ağarmış 65 yaş üstü ihtiyar amcaların siyaset kavgalarına pek de dâhil olmak istemiyorlar.

Yapılan bazı araştırmalarda gençlerin konvansiyonel siyasal katılım konusunda pek aktif olmadıkları görülüyor. Örneğin herhangi bir siyasi partinin gençlik koluna üye olanların oranı 1999’dan 2008’e değişmemiş ve yüzde 10 civarında kalmıştır. Sanırım bu rakam şimdilerde yüzde 16 civarında…

 Benzer şekilde siyasi partiye gençlik kolları dışında üye olmak yüzde 4-6, seçim kampanyasında aktif rol oynamak yüzde 5 civarında…

İstanbul Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Çalışmaları Merkezi tarafından yapılan bir çalışmada; Gençlerin yüzde 58,1’i “Hangi partiye oy veriyorsunuz? “sorusuna bir partinin ismini seçerek yanıt vermiş. Yüzde 27’si kararsız olduğunu söylerken, yüzde 14,9’u ise oy kullanmayacağını belirtmiş.

18-24 yaş grubundaki gençlerin dâhil olduğu bu araştırmada oy verme hakkına sahip olmasına rağmen gençlerin neredeyse yüzde 15 gibi önemli bir kısmının oy vermeyeceğini belirtmiş olması düşündürücü.

FEPS’in Türkiye'de 15 ile 34 yaşları arasında yaptığı bir başka anket çalışmasında ise; Türkiye'de gençlerin yüzde 24'ü siyaset ile ilgileniyor. Ya da ilgi alanına giriyor. Yüzde 92 ise sinema, müzik ve teknoloji ilgisini çekiyor.

Önem sıralamasında ise ilk üçte "davranış ve ifade özgürlüğü", "sağlık" ve "mutluluk" var. Siyasete merakı ise 17. sırada yer alıyor.

Şöyle de ilginç bir durum söz konusu; Örneğin 16 Nisan 2017 referandumda 18-24  yaş arasındaki gençlerin yüzde 54’ü “Hayır” oyu vermiş. 65 yaş üstü ise yüzde 59 “Evet” demişti.

KONDA’nın 15-29 yaş arasındaki gençlerin hayata bakışları ve yaşam tarzlarıyla ilgili son 10 yılda yaşanan değişimlere dair yaptığı araştırmaya göre; kendini 'dindar muhafazakâr' olarak tanımlayanların oranı 10 yıl içinde %28'den %15'e düştü.

Aynı araştırmaya göre gençler, 10 yıl önceye göre çok daha eğitimli, internetle ilişkili, kültürel anlamda daha aktif ve özgürlüklerine çok düşkün.

Örneğin gençlerin meslek seçimleri arasında eskiden olduğu gibi artık devlet memurluğu yer almıyor. Çünkü “Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. Her gün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz.

Bıyık tabii olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez. Üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir” şeklinde devam eden kıyafet yönetmeliğine bile okumaları bu tercihlerinde etkili olabiliyor.

Gençlerin siyasal gündem konularını takip etmek için internet ve sosyal medyayı yüksek oranda kullandıkları da yapılan araştırma sonuçları arasında yerini alıyor.  Yani sosyal medya ve haber portalları günümüz eğitimli gençliğinin en önemli haber kaynağı durumunda.

AK Parti ve gençler arasında bir kopukluk olduğunu düşünüyorum. AK Parti özellikle 18-25 yaş arası hedef kitleye hitap edemiyor ve maalesef gençlere yönelik onların dünyasına hitap edebilecek bir politikası da bulunmamaktadır.

Parti teşkilatlarında genelde siyah takım elbiseli ve birbirlerine “başkanım” diyen siyasetçilerin gençlere hitap edebilmesi bir hayli zor gibi.

Bir sonraki yazıda buradan devam edelim… Mesele mühim…

Yorum Yazın