Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Hatıra

Yine bir Tosun Paşa hikâyesi!

HDP’li vekilin aracından PKK’lı terörist çıkıyor, CHP’li eski vekil ise sahip çıkıyor! Bir başka CHP’li vekil de FETÖ’nün bir numaralı düşmanı olan ülkenin Cumhurbaşkanı’nı “FETÖ’nün sanığı” ilan ederek kaos çağrısı yapıyor.

HDP’li vekillerden biri de; iktidarın eridiğini işaret ettikten sonra birilerinin yeniden siyaset kuracağını söylüyor. “Darbe” demeye getiriyor yani.

Emekli yaşlı subaylar deseniz, FETÖ’nün siyasi ayağı olarak Erdoğan’ı işaret etmekle meşguller. Portakaloğlu da sürecin algısını üretiyor.

Atanamamış başbakanlardan Davutoğlu “pelikancılarla mücadele dernekleri” kuruyor. Babacanoğlu da belli ki darbe sonrası siyasete hazırlanıyor.

Ekremoğlu ise yazın Bodrum sahillerinde kışın kayak merkezlerinde 145 yıllık demokrasi mücadelesi veriyor.

Anlaşılan yine Tellioğulları’ndan bir Smerdyakov bulup paşa diye yutturacaklar.

Bu ülke, bir İngiliz imalatı olan Kanuni Esasi’nin İngiltere hükümeti tarafından garanti altına alınmasını isteyen paşaları da gördü. Onları geri çağırıyorlar!

Anlayacağınız yine bir kurgunun içerisindeyiz. Planlar, algılar, tehditler, senaryolar bir acayip işler… Her yerden sardılar.

Gladyo’nun 60 yıldır eskitemediği klasik “ayak” oyunları bunlar. Bu ülkede muhalefetten hep bir Tosun Paşa çıkardılar. Ne kadar gayrimeşru çocuk varsa başımıza musallat eden de bunlar.

Ülkenin hazinesi ne zaman dolsa hemen boşaltmaya çalışırlar. CHP’nin 6 direk üzerine inşa ettiği saltanatının devam etmesi için bunlar.

Ne Gladyo ne de içerideki aptal aparatları yeni sosyolojiyi bir türlü çözemedi. Yeni sosyolojiden kastım, midesi için iş tutan STK’lar, sendikalar, dernekler, vakıflar ya da hayırlı olsun ziyaretlerinden oturmaya vakit bulamayan twitter müdavimi bürokratlar ve siyasetçiler değil.

Belediye önlerinde telif sırasına giren yazarlar ve ihale kovalayan siyah takım elbiseli, somurtkan teşkilat mensupları hiç değil.

Darphanede “dava” basan hovarda, lüpçü, sulu, solucan tipleri kastetmiyorum anlayacağınız.

Erdoğan’ın “Kapıdan dışarı çıkalım mı çıkmayalım mı demez. Elinde neyi var neyi yok meydanlara dökülür” dediği milleti kastediyorum ben.

Gladyo’nun ve içerideki uşaklarının anlamadığı da bu!

Bir yazımda ifade etmiştim. Bilindiği gibi “hatıra” kelimesi köken itibariyle aynı zamanda hafıza anlamına gelir. Hatırası olan, anısı olan hatırlar, anlar ve anlamlandırır…

Bakınız, milletin son on yılda Erdoğan ile elde ettiği en büyük kazanımlardan biri de bu oldu. Hatırlamak…

Şahsiyetini bin yıldır ürettiği ilim, irfan, kültür birikimi üzerine bina etmiş bir millet olduğunu hatırladı. CHP’nin bugün dahi unutturmaya çalıştığı bir hakikati hatırladı.

300 yıldır işte bu hafızayı boşaltmak için operasyon yapıyorlar. Siz bu ülkede darbelerin hangi gerekçe ile yapıldığını sanıyorsunuz?

Asıl hedef, bin yıldır huzur içinde yaşayan ve Malazgirt’te tesis ettikleri kader birliğini her daim diri tutan farklılıkların birlikteliğini elinden almaktı.

PKK, FETÖ, DEAŞ, Jön Türkler, İttihat ve Terakki gibi örgütler tam da bu sebepten ötürü üretilmedi mi?

Bin asırlık kin ve öfke hâlâ geçmiş değil. Bugün FETÖ’nün kurucu ataları da biliyor bunu!

Amerikan emperyalizmine göbekten bağlı sadık, ruhsuz, omurgasız kişilikler için Orta Doğu’nun 300 yıllık geçmişi ve üzerinde oynanan oyunların, kurulan tuzakların bir önemi yoktur.

Onlar, Türkiye’yi pazarda satılan bir eşya gibi görüyor. Çünkü buraya ait değiller.

İçeride bizdenmiş gibi görünen, para, şöhret, makam düşkünü, tüccar kafalı, hovarda davacıları bir kenara koyarsak diyeceğim şudur.

Yıllardır dişimizle tırnağımızla zenginleştirdiğimiz ülkemizi tarumar etmek istiyorlar. Küresel çetenin kanlı, acımasız “Yeni Dünya Düzeni” projesine karşı ayaklarımızın üzerinde durmanın, mazlum insanların yanında olmamızın bedelini ödetmek istiyorlar.

Küresel sistemin yörüngesinde yarı sömürge bir ülke durumunda tutulmak istenen bu ülkeyi, bağımsız, güçlü, istikrarlı bir ülke yapmak isteyen samimi, vatanseverlerden nefret ediyorlar.

O yüzden bu insanları ısrarla siyaset dışına, medya dışına, bürokrasi dışına itiyorlar.  

Demem o ki; artık siyaset üstü bir ruh inşa edilmelidir. Bir sonraki yazıda buradan devam ederiz.

Yorum Yazın