Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

“Her şey güzel olacak” öyle mi?

Sandıktaki FETÖ operasyonunu gözden düşürmek maksadıyla ünlendirilmiş balon tiplerden (onlar sanatçı diyor) siyasetçisine, trollerinden, porno yıldızına varana kadar topyekûn estirilen bir algı fırtınasının tam ortasındayız.

Peki, ülkede ne kötüydü de güzelleşeceğiz?

Yani Türkiye, eski parlamenter sistemde, vesayetçi, yasakçı, despot yıllarında, darbelerle ekonomik krizlerle milletin üç kuruşunda gözü olan insan tanımaz cuntacıların cirit attığı bir ortamda çok mu güzeldi?

İttihatçı zihniyetin kurduğu saltanat yıllarında servetlerine servet, nüfuzlarına nüfuz katarken her şey çok mu güzeldi?

Bakınız, yeni nesil pek bilmez. Bu ülkede IMF adlı bir tefeci kurum vardı. Bu dönemde tam sekiz cumhurbaşkanı ve 37 hükümet eskittik biz. Türkiye, IMF ile toplam 19 stand-by anlaşması imzaladı. Borcumuzun faizini ödemek için ilaveten borç alıyorduk. Bugün IMF diye bir sorunumuz yoksa faşist olarak yaftaladıkları Erdoğan sayesindedir.

60 yıldır yüksek enflasyonla, krizlerle, darbelerle, vesayetle, fakirlikle, insan hakları ihlalleriyle boğuşan, bol koalisyonlu hükümet dönemlerinde başka ne beklenirdi!

Bu ülkede 1995 yılında % 65,5 olan enflasyon 1996 yılının sonuna gelindiğinde  %84,9’u bulmuştu. Bu yıllarda ülke %6 oranında küçülmüş enflasyon % 70’ lere tırmanmıştı. Faizlerin yıllık ortalama bileşik oranı % 106’ ya kadar ulaşmıştı.

Borsa deseniz % 14,6 düşmüştü, repo faizleri ise % 7 bin 500’ e fırladı. Merkez Bankasından yaklaşık 7,6 milyar dolarlık döviz çıkışı oldu. 3,5 milyar dolarlık sermaye çıkışıyla döviz fiyatları ve faizler yükselmişti.

 21 Şubat’ta bankalar arası para piyasasında gecelik faiz % 6,200 ’e kadar çıktı. TL’nin değeri % 40 civarında düştü. Devletin borcu eski parayla 29 katrilyon TL artmıştı.

Darbe süreçlerinde yaşanan yasakçı, baskıcı, otoriter uygulamalarla bu ülkenin evlatlarına kan kusturuldu. Tüm yaşanan bu sefalet yıllarında CHP’nin birinci gündem maddesi hep laiklik oldu!

Şimdi kalkıp “her şey güzel olacak” palavrasıyla eski parlamenter sistemi çağırıyorlar. Buna AKP’nin bazı siyasetçileri de dahil.

Peki, Erdoğan iktidara geldiğinde ne oldu?

Sadece 2 yıl içinde enflasyon son 34 yılın rekorunu kırarak % 9,4’e düştü. 2012 yılına gelindiğinde enflasyon 6,16’ ya gerileyerek 1968 yılından beri tarihin en düşük seviyesini gördü.

2001 yılında % 9,5 küçülen Türkiye, Erdoğan’la yıllık ortalama 6,7 oranında büyüme göstermeye başladı. 28 milyar dolar olan TCMB altın ve döviz rezervi 2012 yılında 122,1 milyar dolara yükseldi.

GSYH, 2018 yılında bir önceki yıla göre % 19,1 artarak 3 trilyon 700 milyar 989 milyon TL oldu.

İttihatçı zihniyetin temel hak ve özgürlük alanında yol açtığı tahribat Erdoğan hükümetleri döneminde telafi edilmeye çalışıldı. Cumhuriyet tarihinin görülmemiş adımları atıldı.

Erdoğan, Türkiye'de farklı inanç gruplarına bugüne kadar 1014 vakıf arazisini iade etti. Yedikule Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı'na ait, hastane binasının karşısında yer alan 42 bin 259 metrekarelik arazi, Vakıflar Genel Meclisi kararının ardından, vakıf adına tapuya tescil edildi.

Diyarbakır'daki Surp Giragos Kilisesi Ekim 2011'de ibadete açıldı. Kumkapı Meryemana Kilisesi ile Mektebi Vakfı'na ait Vorvoks Vorodman Kilisesi de restore edilip ibadete açıldı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Trabzon Sümela Manastırı'nda ve Van Akdamar Kilisesi'nde ayin yapılmasına izin verildi. Ermeniler ilk defa bu dönemde bu ülkenin onurlu vatandaşları olduklarını hissettiler

10 yıl öncesine kadar Alevilik ve Muharrem ayı telaffuz bile edilemezken, ilk defa 90 yıldan sonra yanlışlar geride bırakılarak bir şeyler yapılmaya başlandı.

Alevilik, müfredata dahil edildi, Kürtçe seçmeli ders oldu. İlk defa Kürtçe bir kanal hizmet vermeye başladı.

Hatırlayınız, TRT Şeş’in açılmasına ilk tepki CHP’den gelmiş ve Deniz Baykal, “Devletin parasını, devletin kaynaklarını, 70 milyonun parasını sadece bir kesim vatandaşlarımızın etnik talepleri doğrultusunda harcanması doğru değildir” diyerek klasik CHP zihniyetinin Kürtlere olan bakışını ortaya koyuyordu.

Hiç kuşkunuz olmasın bugün İmamoğlu’nun da Kemal Kılıçdaroğlu’nun da Kürtlere olan bakışı hiç değişmemiştir.

“Her şey güzel olacak” demelerine aldanmayınız. Bu ülkede İttihatçı zihniyetin kurduğu saltanat ne zaman sallanmaya başlasa vesayetçi, cuntacı, yasakçı yıllarını geri isterler. Bugün de Amerikancı İslamcısı, sağcısı, solcusu, FETÖ’cüsü, PKK’lısı topyekûn “şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler” modunda. Hatırlatayım istedim.

Yorum Yazın