Nazan ALPTEKİN

Nazan ALPTEKİN

Mail: nznalptekin@gmail.com

Herkesin/Her Yerin Bir Hikayesi Vardır

İstanbul’dan arkadaşlarım ve akrabalarım geliyor. Hasret bir yere kadar… Sonrasında hazır gelmişken görülecek, gezilecek yerler devreye girmeye başlıyor.  Geçen sene bir takı tasarım atölyesine götürdüğüm arkadaşlarım alışveriş yaparken ben de sahibi ile konuşmaya başlamıştım. Arkadaşlarımı gezdiriyorum dediğimde hemen itiraz etti ve hayır onlar sizi gezdiriyor dedi. Her gün buradan geçiyorsunuz oysa hiç bu dükkâna girmediniz diye devam etti. Düşündüm, haklıydı.

Annemler geldiğinde onları Şeytan Sofrası’na götürdüm. O enfes manzara karşısında insanın nutku tutulur ve ben her gittiğimde bu duyguyu fazlasıyla hissederim. Uçsuz bucaksız manzara içinde birçok ada ve yarımadaların dantel gibi önünüze serildiği doğa harikası dünyanın aslında bir cennet ve biz yakan, yıkan ve hem kendi türlerine hem diğer canlılara zarar veren birer iblis gibi olduğumuzu düşündürür bana.

Böyle bir cennet misali yere neden şeytan sofrası denir ki? Bu soruyu her oraya getirdiğim misafirim sordu. Genelde baştan savma şeyler söyleyip geçiştirdim. Ama şu son gidişimde annem sorunun peşini bırakmadı ve bana anlattı. İşte Şeytan Sofrası’na neden Şeytan Sofrası dendiğinin hikayesi:

Rivayete göre, 1500’lü yıllarda Osmanlı Devleti egemenliğinde bulunan Ayvalık, Rumların yaşadığı bir bölgeymiş. Bölgede yaşayan Rumlardan biri olan Penelope isimli bir adam, kiliseye karşı gelmiş ve cezalandırılmış. Kilise tarafından Şeytan diye nitelendirilip, kovulan Penelope gidecek yer bulamayınca bugün Şeytan Sofrası olarak adlandırılan tepeye yerleşmiş. Tek başına uzun yıllar boyu bu tepede yaşamış.

Bir sene Ayvalık’ta ağır bir kuraklık yaşanmış. Kuraklıktan sebep de kıtlık başlamış. Halk da bunun Kiliseye karşı gelen Penelope yüzünden olduğu düşünmüş. Adamı yok etmek için toplanıp yaşadığı tepeye gelmişler.  Penelope gelenlere çok zengin bir sofra hazırlamış. Kuraklık ve kıtlık yüzünden uzun zaman aç kalan halk, güzel sofrayı görünce onu unutup yiyeceklere hücum etmiş. Penelope de bu durumdan yararlanarak kaçıp kurtulmuş. Bu nedenle de buranın adı, Şeytan Sofrası kalmış.

Hikâye bu. İster inanın ister inanmayın. Ben anlatılan bütün hikâyelerin aslında başka bir alt mesajı olduğuna inanırım. Bu anlatının da alt mesajının yorumunu size bırakıyorum.

Yolunuz Ayvalık’a düşerse veya düşmese de sırf bu manzarayı görmek için yolunuzu Ayvalık’a düşürün. Her canlının gözleri bu manzara ziyafetini tatmalı.

Aşk’ınız daim, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...

Yorum Yazın