Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

İçimizdeki Beyinsizlerin Yaptıkları Yüzünden Bizi Helak mı Edeceksin Allah’ım?

Bu ayet neden geldi aklıma? Sohbet ettiğimiz farklı fikir ve ideoloji de ki arkadaşlarımızdan sık sık şunu duyabiliyoruz… 16 yıl önce daha mutluyduk o zaman ne bu kadar kutuplaşma vardı ne de böyle bir diktatörlük! Bunu söylerken yani ikincisini ( diktatörlüğü ) ifade ederken yüzüne bakıyorum arkadaşımın herhangi bir korku var mı diye? Hayır, hiç bir korku ifadesi olmuyor. Rahat bir yüz ifadesi ile ERDOĞAN DİKTATÖR diyor? Peki, korku yok da acaba utanma var mı diye bakıyorum yüzüne...  O da yok! Kızarma falan o hiç yok? Bunu söylerken de az öte de Polis karakolu duruyor veya yoldan Polisler geçiyor falan... Ayrıca benim sıkı bir Erdoğan yanlısı olduğumu, reyimi de her seçimde Ak Parti ye verdiğimi de biliyor. Ama hiç çekinmeden Halkın en az % 50’sinin reyi ile yani Cumhuriyet kurulalı değil; bu topraklarda hakimiyet sürdüğümüz 1071 yılından beri halkımızın kahır destekle etrafında toplandığı yegane lider olan ( çünkü ne Selçuklu da ne Osmanlı da ne de 1950 evveli Cumhuriyet döneminde Devlet başkanlığı için seçim olmazdı ) Erdoğan’a utanmadan sıkılmadan Diktatör diyebiliyor...

Hâlbuki bu arkadaşlar veya bu düşüncede bulunan insanlar 16 sene evvel ki Türkiye’yi bilmiyorlar mı? Affedersiniz ama sözüm meclis den dışarı hem de İT gibi biliyorlar? Peki, neden bu şekilde ifade ediyorlar? Yani siz bir ülke de diktatör olsa ona diktatör diyebilir misiniz? Etrafımız da ki ülkeler de çok var bu tip diktatörlerden. Hatta Demokrasi ile yönetilen ülkelere bile gidin.

 Acaba kendisine Sayın Erdoğan’a bu ülkenin çapulcularının vandallarının küfür hakaret ettiği gibi sözlü tacize uğrayabilen başka bir Devlet Başkanı görebilir misiniz? Aslında belki de tam da burada hata yapıyor Sayın Erdoğan... Elinde yetki de olduğu halde tüm Devlet mekanizmalarını harekete geçirip kendisine hakaret edenleri doğduklarına pişman edecek kudrete sahip olduğu halde o sadece mahkemelere başvurup tazminat davası açıyor... Tamam, iyi de para kazanıyor bu tazminat davalarından ) ama her şey para ile hal olmamalıdır kanaatindeyim...

Bu kişi ve müesseseler doğduklarına pişman edilecek cezalar alsa veya gerçek Diktatörlerin tatbik ettiği yok etme cezaları uygulansa herhalde bu uçuk kaçık arkadaşlarım hem de Devlet memuru veya sırtında yumurta küfesi olan iş sahipleri olarak bu hakaretleri Sayın Erdoğan’a ve ailesine yapamazlar diye düşünüyorum. 16 sene evvel bu ülke de geçenlerde Sayın Muharrem İnce’nin dediği gibi Erdoğan’ın sevmediğini iddia ettikleri kesimlerden misal Kürtler, “BEN KÜRDÜM” deme özgürlüğüne sahipler miydi?  Aleviler göğsünü gere gere “BEN ALEVİYİM” diyebiliyorlar mıydı? Yine Sayın Erdoğan’ın sevmediğini iddia ettiği İŞÇİ SINIFI, 1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMINI RESMİ TATİL OLARAK yaşayıp kutlayabiliyorlar mıydı? Yine Sayın Erdoğan’a nankörlük eden Kraliçenin İslamcıları '' Başörtüsü ile kızlarımızı üniversite de ya da Kamu da görebiliyorlar mıydı? İngiliz damadı Kraliçe İslamcısı küçük partinin başkanı “şu an da yaşanan zulüm 28 Şubat da bile yaşanmadı” diyebiliyorsa meydanlarda Sayın Erdoğan’a alçakça iftiralar atılabiliyorsa, sormak lazım kuzum “BU NASIL DİKTATÖRLÜK?”

Kendisine hakaret edilmesine bu kadar izin veren başka bir diktatör Dünyanın neresinde var? Gelelim cümlemizin ilk kısmına. Yani “bu kadar kutuplaşma yoktu” sözüne…  Öncelikle şunu ifade edelim veya soralım “KUTUPLAŞMA NE DEMEK ?” Evet, bunu bir izah edelim… Siyaset de Kutuplaşma yani güç odaklarının olması demek farklı ideolojilerde ki fikirde ki insanların bir arada toplanması ve kendilerini özgürce ifade edebilmeleri demektir. Eskiden ne güzeldi Türkiye değil mi? Herkes tek tip düşünüyordu? Ne güzel herkes resmi ideoloji ne derse onu papağan gibi tekrarlamak zorundaydı! Tornadan çıkmış aynı ürünler gibi olmalıydı veya en azından öyle görünmeliydi değil mi?

Kısaca TEK KUTUP vardı... Yani KUTUPLAŞMA yoktu değil mi? Ama şimdi öyle mi? farklı düşünen insanların kurduğu partiler var ve fikirler çarpışıyor! Peki, bu kötü bir şey mi? Boşa mı denmiş  “Müsademe-i efkârdan Barika-i hakikat doğar” yani FİKİRLERİN ÇARPIŞMASINDAN HAKİKAT MEYDANA ÇIKAR diye… Farklı Kutuplar olunca tabi ki tek tip insan yetiştiremezsiniz. Bu ülkenin gençleri farklı fikirlerle karşınıza çıkar ve “bu yanlıştır diyebilir” diye mi korkuyorsunuz? Herkes sizin kutbunuz da olmak mecburiyetinde mi? Herkes sizinle aynı düşünce de olmalı değil mi? Bu yüzden mi kutuplaşmadan şikâyetçisiniz? Bu yüzden mi fikirlerin değil kurşunların konuştuğu günde ortalama 25 kişinin öldüğü teröre kurban verdiği o eski Türkiye’yi özlüyorsunuz? Bu kadar mı cahilsiniz ve akletmiyorsunuz? Ya da ideolojiniz, gözlerinizi bu kadar mı kör etti? Evet, bunların hepsinde bir beyinsizlik seziyorum ve Musa Peygamberin A’raf Suresi 155. Ayetinde Cenabı Allah’a Niyaz da bulunduğu o dua geldi aklıma? Hz. Musa (as) Kavmine geri döndüğünde onları Buzağıya tapar halde bulunca “Ey Rabbim! İçimizden beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!”

Yorum Yazın