Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

İdlip Suriye ve Rusya

Şimdi ajanslar Suriye rejimine ait savaş helikopterinin İdlip’de düşürüldüğünü görüntülü olarak geçti.

Bir hafta içinde iki adet Askeri Helikopteri düşürecek kadar güçlü bir silahlı direniş var!

Böyle bir karşılıklı savaşın Türkiye ve Rusya’nın hakemliğinde durdurulması lazım!

Türkiye de aklı başında hiç kimse tekrar ülkemizin Washington un rotasına girmesini istemiyor.

Bunun yolu da Rusya’nın ve Türkiye’nin tekrar anlaşmasından geçiyor..

Sadece Türkiye’nin bunu istemesi kâfi değil.

Rusya’nın da buna zemin hazırlaması lazım.

Bizim ne Suriye ile ne Rusya ile savaşmak hevesimiz yoktur ve olamazda.

Tarihimizin her döneminde Rusya ile savaş felaket getirmiştir

Rusya ile çok büyük dostluk ve stratejik iş birliğimiz vardır ve bu devam edecektir.

Ancak bunu Rusya’nın da Türkiye kadar istemesi elzemdir.

Rusya ile işbirliğimiz ve dostluğumuz devam edecek diye de Suriye rejiminin İdlip’de teröristleri temizleyecek katliam yapmasına on binlerce kişiyi öldürüp milyonlarca mültecinin de hudutlarımıza dayanmasına izin veremeyiz.

Dostluk devam edecek ama bizi ciğerimizden vurmadan!

Türkiye’nin ne sosyal ne siyasi ne iktisadi ne psikolojik durumu yeni bir göç dalgasını karşılamaya müsait değildir.

Lüzum ederse yine soframızdaki ekmeğimizi çorbamızı paylaşırız ama niçin gereksin ki?

İdlipliler, İdlip de kalmalıdır…

Herkes vatanında daha mutludur…

Zannediyor muyuz ki çaresizlikten ülkemize iltica etmiş bulunan yaklaşık dört milyon Suriyeli çok mutlu ve sevine sevine geldiler ülkemize…

''Bülbülü altın kafese koymuşlar yine vatanım demiş ''

Velev ki hiç göç dalgası olmasa dahi Türkiye’nin artık yeni bir İdlip’de katliam gibi bir Suriye rejimi operasyonuna tahammülü olamaz.

Orada dört milyona yakın insan var...

Türkiye, 1853 Kırım Savaşındaki Mustafa Reşit Paşa Sadaretindeki Türkiye değildir.

1876’da ki Mithad Paşa Sadaretinde, hatta 2015’de Ahmet Davutoğlu Başbakanlığında ki Türkiye’de değildir.

Hata yapma lüksümüz yok ama Rusya da bizi anlamalı ve hassasiyetlerimizi azami gözetlemelidir...

Her şeye rağmen 21’inci yüzyılın ilk çeyreğine adlarını kendi ülkeleri adına tarihe altın harflerle yazdıran iki büyük lider Sayın Erdoğan ve Sayın Putin’in son kertede aklı selimle çok zor olan bu meseleyi de çözeceklerine inanıyorum.

Rusya komşumuz ve partnerimiz olarak kalmalıdır.

Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Ege ve Libya’da birlikte hareket etmek istediğimiz Rusya Türkiye’yi daha çok iyi anlamaya çalışmalıdır...

Yorum Yazın