Elif E. BAYRAKTAR

Elif E. BAYRAKTAR

Mail: elif.alaca@hotmail.com

Kalbinize İyi Bakın

Kur’an'da söz edilen akıl ruhta yaşanan üstün bir özelliktir. Birçok Kur’an ayetinde “akleden kalpler”den söz edilir. Allah’ın tanıttığı gerçek akıl, beynin işlevlerinden biri olan zekâdan çok farklıdır. Kur’an bize aklın vicdan ile aynı yerde; kalpte bulunduğunu haber veriyor. Kalpleri kapalı olanların da akledemeyen kişiler olduğunu ayetlerinde açıkça ifade ediyor:

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle akledebilecek kalpleri ve işitebilecek kulakları oluversin? Çünkü doğrusu, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir. (Hac 22; 46)

Ancak ‘kalbi olan’ insanlar öğüt alabilir ve dolayısıyla “Hiç şüphesiz, bunda, kalbi olan ya da bir şahit olarak kulak veren kimse için elbette bir öğüt (zikir) vardır. (Kaf 50; 37) ayeti gereği iman edebilirler.

O halde Kur’an'a göre gerçek akıl ve iman doğrudan kalp ve vicdanla bağlantılıdır. Akıl, vicdanın özelliklerine göre artıp-azalabilir.  İnsanın vicdanı güçlenir ve Allah korkusu arttığında, Rabbi ona "doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış” verir. Allah’ın yaratması olan bu sır, “Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.” (Enfal 6; 29) ayetiyle haber veriliyor.

Allah korkusunu içinde taşımayan ve sakınmayan kişi ise, bu "anlayış"tan yoksun olduğu için gerçek akla da sahip değildir. Kişi üstün zekâya sahip bir bilim adamı da olabilir; ancak incelediği ‘şeyler’in Yaratıcısını, gerçek sahibinin kim olduğunu kavrayacak vicdana ve akla sahip olmayabilir. İşte bu kişinin keşfettikleri onu, Rabbi yerine gururla kendisini yüceltmeye kadar götürür ve hevasını ilah edinen bu kişiyi saptırır. Zeki de olsa doğrulara karşı tepkisiz kalan kimseler, Kur’an ayetlerinde söz edilen körlük ve sağırlık nedeniyle kavrayış ve anlayışları yok olanlardır.

Kuran'da insan davranışlarının kalple olan ilişkisinin konu edildiği birçok ayet vardır. “Allah'ın kişi ile kalbi arasına girmesi”, “kalplerin uzlaşması”, “kalbe sindirilmesi”, “kalplerin takvası”, “kalbin ısındırılması”, “kalbin tatmin bulması”, “kalbin sağlamlaşması”, “kalbin öfkeyle kabarması”, “kalbin boş olması”, “kalplere korku salınması”, “kalbin meyletmesi”, “kalplerde onulmaz bir hasret kılınması”, “kalplerde olmayanın ağızla söylenmesi”, “kalplerin parçalanması”, “kalplerde gizli tutulması”, “kalbin kayması, benzemesi, karşı koyması”, “kalplerde hastalık olması”, “imanın kalbe girmemesi”, “kalbin katılaşması, mühürlenmesi” gibi konulardaki ayetler çok açık bir gerçeği ortaya koyar: İman, insan kalbinin duyarlılığıyla ilgilidir.

Kalbi mühürlenmemiş insan, Rabbini tanımaya ve O'nun buyruklarına kalpten iman ve itaat etmeye yönelecektir. Oysa inkâr edenlerin kalpleri ölüdür, mühürlüdür. Kalplerinde bir kavrayış, vicdani duyarlılık yoktur; dolayısıyla akıl ve iman sahibi de olamazlar. Yapılan uyarıları göz ardı eder, vicdanlarını devreye sokarak öğüt alamazlar.

Vicdan sahibi olan ancak dini bilmeyen bazı insanlar ise kendilerine anlatıldığında dinin hak olduğunu kalpleriyle kavrar ve iman ederler. Çünkü bu kişiler, samimi imana engel olan kibir ve gurur gibi duygulara sahip değildirler.

"Kalp üç kısma ayrılır. Birinci kısım hayırlı hiçbir şeyi idrak etmeyen ters kalptir; bu kalp kâfir kimsenin kalbidir. İkinci kısım kendisinde siyah bir nokta olan kalptir; böyle bir kalpte hayır ve şer sürekli savaş ve çekişme halindedir. Onlardan hangisi daha güçlü olursa kalbe o galip gelir. Üçüncü kısım açık kalptir; bu kalpte hiçbir zaman sönmeyecek bir ışık ve nur vardır. Bu ise mümin kimsenin kalbidir.” (Bihar-ul Envar, c.70, s.51)

Allah sevgisi zihin açıklığı getirir. Aklı meydana getirir. Çünkü akıl, insan Kuran’a uyduğunda meydana gelir. Kur’an’la yaşayan insan, aklın güzelliğini keşfeder. Kur’an, Allah’ın dilemesiyle insanın muhakeme ve yargı gücünü artırır, mükemmel bir derinlik verir. Vicdani olgunluk meydana getirir. Kur’an’ı yaşayan, güzel insan olur. Çevresine akleden kalp ile bakan insanın imanı derinleşir.

İslam, vicdan ve akıl üzerine kuruludur. Akıl ve vicdan, sonsuzluk içgüdüsündedir; Kur’an’ın hak olduğunu görür. Allah’ın hükümlerinin genel doğruluğundan Kur’an’ın hak olduğuna ve ölümden sonraki hayatın varlığına kanaati gelir.

Kur'an'ı iyiden iyiye düşünmezler miydi? Yoksa birtakım kalpler üzerinde kilitler mi vurulmuş?” buyuruyor Allah. Problem burada; kalpler üzerine kilit vurulması. Her kalp Allah’ı anmak ister ancak sinesindeki kalbi körelen kişi bunu yapamaz. Mühürlenmemiş kalbe ise Allah lafzı girer; işte o kişi Yüce Allah'ı tanıyabilir ve vicdanını devreye sokarak öğüt alabilir. Dini bilmiyor da olsa, kendisine anlatıldığında, hakkı, vicdanı ve kalbiyle görür, iman eder. Allah’ın emrettiği gibi Kur’an ayetlerini çok dikkatlice okuyup, derin tefekkür edip, onun içindeki sırları bulmaya çalışmak lâzım. O zaman akıl olağanüstü derinlik kazanır, insan ruhunda olağanüstü bir gelişme meydana gelir.

Kalpler Allah'ın elindedir; O, 'Mukallib'dir. Samimi olan ve Kendisine ulaşmak için yol arayan kulunun kalbini yumuşatır, kalbine imanı ve Allah aşkını yerleştirir. Samimiyetsiz olan, uyarılara kulak vermeyen kulunun ise kalbini çevirerek, dilerse imandan geri döndürür.

“Kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur.” Allah’ı anmadığımız her an zayıf düşeriz. Allah’ı anmak kalbe hoş gelen lezzetli bir şeydir. Rabbini kalpten zikreden müminin bu nedenle şuuru açık, kalbi de mutmaindir.

Allah dilerse bizim de kalbimizi mühürler. Bir saat sonra kalbimizin mühürleneceği söylense, panik halinde dua ederiz. O halde Kur’an kıssalarında söz edilen geçmiş kavimlerin hatalarına düşmeyelim.  Allah'ın sonsuz merhametiyle yaptığı hatırlatmalardan, çevremizdeki inanan insanların uyarılarından ders çıkarmamız gerektiğini göz ardı etmeyelim. Kur’an kıssasında geçen Semud kavmigibi körlüğü tercih etmeyelim. Allah'ın sınamak ve imanımızı olgunlaştırmak amacıyla karşımıza çıkardığı tüm olaylardan ibret almamız gerektiğini anlamazlıktan gelmeyelim…

Akıl sevgiyi sevgi aklı gerektirir. Kalp körelirse akledemez, akledemezse sevemez. Kalbinize iyi bakın.

Yorum Yazın