Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Muhafazakârlar Neyi Muhafaza Ediyor? (2)

Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla; toplumu belirli bir kalıba sokmayı hedefleyen, kendi kültürüne, tarihine yabancı, Batı kültürüne hayran ve itaatkâr, tüketim toplumuna uyumlu, düşünemeyen birbirinin aynısı bireyler yetiştirme gayesi güdüldü.

Bakınız, bilinenin aksine o yıllarda amaç Batılılaşmak falan değildi. Sosyal hayatın her yönü ile İslam arasında kurulan münasebetin ortadan kaldırılmasıydı. Asıl amaç; İslam’ın topyekûn tasfiye edilmesiydi. Bu tasfiye süreci Erdoğan’ın iktidara gelişine kadar devam etmedi mi? Hala devam etmiyor mu?

Hatırlayın, daha 28 Şubat’ta sadece İstanbul’da kırktan fazla Kur’an kursunun kapısına kilit vurulmuştu. 12 yaşın altındaki çocuklara Kur’an yasağı getirilmişti. İmam hatip liselerine tarihin görülmemiş cezası kesildi, başörtülü kız öğrenciler okul önlerinden kovuldu, “Hamdolsun” parti kapatma gerekçesi sayıldı.

O yüzdendir ki halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olan bu ülkede insanlar yüz yıldır açlık çekiyor. Çünkü yıllardır Kemalizm’i hava gibi içine çeken, itaatkâr, milli ve manevi duyguları körelmiş, bir Fatiha dahi okuyamayacak kadar dini eğitimden yoksun, çağdaş, pozitivist, bilimci, seküler bir nesil istendi.

İlahiyatçıların bürokrat olma sevdası, Diyanet’in yetersizliği, Kemalist kanun ve yönetmeliklerle dizayn edilen eğitim sistemi, 28 Şubat’ın travmasını üzerinden atamayan imam hatip okulları gibi sayabileceğim tüm bu olumsuzluklar hala açlığın devam ettiğini ve edeceğini göstermektedir.

Küresel kapitalist sömürgeci sistemin güdümündeki eğitimle ve siyaset anlayışıyla ancak daha itaatkar, daha kalifiye işçiler, memurlar ve küresel sistemin düzenine entegre olmuş zayıf bünyeli nesiller yetiştirebilirsiniz. Bu yüzdendir ki ülkelerin kendi tarihi ve kültürel kodları üzerine inşa edilmiş, özgün, milli ve yerli, kaliteli eğitim sistemleri oluşturmalarına müsaade edilmiyor.
 
Eğitim sistemi, küresel sistemin kıskacı altında sömürgeci güçlerin “Yeni Dünya Düzeni” projesine hizmet etmekten başka bir işe yaramamaktadır.

Yıllardır darbelerle ağır krizlerin yaşandığı, insana insan gibi muamele edilmediği, hükümetleri medya baronlarının kurduğu, askeri, sivil, yargı vesayetin ağır bir biçimde hissedildiği bir dönemde fatura hep dini inancı gereği başını örten, tertemiz, okul birincisi zeki kızlara ve imam hatip öğrencilerine çıkarıldı. Bunu kasıtlı olarak yaptılar.

İşte tam da bu yüzden,  FETÖ, PKK gibi terör örgütlerinin ve İttihat Terakki zihniyetinin ülkeyi boa yılanı gibi sindire sindire yemeğe başladığı, fakir fukaranın emeğine el konulduğu, bu başarısız, seviyesiz seçkinci insanların hâkim olduğu bir ülkede kurdukları bu düzene hep birlikte isyan etmedik mi?

Ne kadar laik, Kemalist ve ırkçı olursanız ülkenin o kadar zengin olacağını ve kalkınacağını sanan bu kirli zihniyetle yüzleşmedik mi?

Tam vesayet bitti dediğimiz bir zamanda, Andımız adlı ırkçı bir yemin metniyle başlayan ve gittikçe alevlendirilen çok tehlikeli bir planı/ tuzağı devreye soktular. 15 Temmuz’da başaramadıkları iç savaş ortamını çok farklı bir yöntemle yeniden yürürlüğe sokmak niyetindeler.

Gladyo, İttihat Terakki zihniyetinin yüzünü tekrar gösterdi. Meydanlarda ve sosyal medya ortamlarında hemen her gün provokatif gösteriler düzenlenmeye başlandı. “Sen iste tüm hocaları asalım, sen iste imam hatipleri kapatalım” türünden sloganlarla dindarlar tahrik ediliyor. Diğer taraftan 10 Kasım törenine tepki gösteren biri, tutuklanıyor. Tüm bunlar olup biterken muhafazakâr dünya sessizliğini koruyor.

Başörtüsü yasağını kaldırdıktan sonra Kemalist CHP düzeninin tasfiye olduğuna inanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu ülkede gerçekleştirilen askeri darbelerin çıkış noktası laiklik ve Kemalizm olmadı mı? FETÖ ve İttihat Terakki zihniyeti aynı yerden beslenmiyor mu? Ne yaparsak yapalım Kemalist zihniyete yaranılmayacağını anlayamadınız mı? Rahmetli Adnan Menderes, Atatürk’ü CHP’nin elinden almak için Koruma Kanunu bile çıkardı ama buna rağmen Kemalistlere yaranamadı.

Bugün ekranlarda Osmanlı padişahlarına kin kusan, hakaret eden, aile yapımıza yönelik büyük operasyonlar tertipleyen, okulları ruhsuz, tarihsiz, şuursuz birer soğuk mekânlara dönüştüren, Türklüğün içini boşaltmaya çalışan, fırsatını bulduklarında bizi asacaklarını, ezeceklerini açıktan söyleyen bu kirli zihniyete karşı muhafazakârlarımız ne yapıyor?

Ortada Erdoğan’dan başka elini taşın altına koyan kimse yok. Nereye gitti bu insanlar? Yüz yıldır, dilimize, dinimize, mabedimize, ezanımıza, giyimimize, sakalımıza, bıyığımıza, kültürümüze, tarihimize, değerlerimize, namusumuza, şerefimize her şeye karıştılar, mani oldular ve hala bunu devam ettirmek niyetindeler.

Sahi, böyle bir zamanda muhafazakârlar artık neyi muhafazaya etmeye çalışıyor?

Yorum Yazın