Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

Muhalefet İle İhanet Arasındaki Kalın Çizgi!

Türkiye de bir kısım siyasilerin ve onların destekçilerinin anlayamadığı şu; Muhalefet siyasi iktidara yapılır, devlete veya millete değil. Siz iktidarın doğru yaptığı yani milletin ve devletin menfaatine olacak icraatlarına muhalefet ederseniz bu muhalefet olmaz ihanet olur.
Peki hükümetin icraatlarının doğru mu yanlış mı yani milletin ve devletin menfaatine mi yoksa aleyhine veya zararına mı olduğunu nasıl anlayacağız? Bunların hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğuna kim karar verecek? İşte meselenin püf noktası burada. Bunu çözdüğümüz an zaten kimin gerçek muhalif kimin ise hain olduğunu anlayacağız! 
En son söyleyeceğimizi en başta söyleyelim ki sözü de çok uzatmış olamayalım. Neyin yanlış neyin doğru olduğuna nihai karar verecek olan demokrasilerde tabii ki millet oluyor. 
Tabi bu milletin verdiği her kararın '' haklı '' olduğuna delalet etmez. Bazen millette demokrasilerde hatalı ya da zararlı kararları olabilir. Zaten '' haklı '' kelimesini tırnak içerisinde yazmamın sebebi de budur. Bir şey doğru olduğu zaman haklı olmayabilir.
 Sandıktan çıkan neticeyi kabul etmek doğrudur ama '' haklı '' olmayabilir... Şimdi '' doğru '' kelimesi ile '' haklı '' kelimeleri arasında ne fark var diyebilirsiniz? Bunu merhum Erbakan hocamızın tarifi ile anlatmak isterim. Merhum Milli Görüş liderimiz ve ömrünü millet ve devletine hizmetle geçirmiş olan büyük siyaset ve devlet adamımız Necmeddin Erbakan hocamız '' doğru ile hakkı '' tarif ederken çok güzel bir teşbihte bulunmuştu. Misal '' yağmurlu bir havada şemsiye ile dışarı çıkmak '' doğru bir hareket olsa da '' HAKLI '' bir hareket değildir derdi. Ne demek bu şimdi? Şemsiye ile yağmurda dışarı çıkmak sadece '' yağmurlu havalar '' için doğru bir harekettir. Yağmur yağmadığı halde siz Şemsiye ile çıkarsanız bu takdirde doğru bir hareket olmaz. Yani Şemsiye ile dışarı çıkmak şarta bağlı olarak doğru bir harekettir derdi. Siz öyle bir şey yapacaksınız ki o her hal ve şartta doğru olmalıdır,
 ki buna da artık '' doğru '' denmez artık ona '' haklı '' bir hareket denilir. 
Yani yağmurda da o hareketi yapsanız doğru olacak güneşli veya normal bir havada da yapsanız doğru bir hareket olacak. Bunun adına da '' HAKLI OLMAK '' denilecektir... 
Şimdi bu olmazsa olmaz kuralı merhum hocamızın üslubundan verdikten sonra milletimizin vereceği her kararın tatbik edilmek mecburiyetinde olduğumuzu ama bu her kararında haklı olmayabileceğini de hatırımızda tutarak mevzumuza devam edebiliriz. 
Muhalefet etmekle İhanet etmek arasında ki farkı nasıl anlayacağız? Basit misallerle izaha gayret edeceğim. İstanbul Boğazının üzerinde üç tane köprü var. Bu köprüler İstanbul un Anadolu yakası ile Avrupa yakalarını karayolu ile birbirine bağlıyor. İktidar da olan parti bu üç köprünün trafiği rahatlatmaya yetmediğini ve ya 4. bir köprüye ya da boğazın altından yeni bir tüp geçide ihtiyacı olduğunu söylediğinde muhalefetteki bir parti ''Tamam bu bir ihtiyaçtır ama bunun sizin yaptığınız ihale türü ile değil de şu şekilde ki bir ihale ya da proje ile gerçekleşmelidir'' demesi 
'' muhalefettir '' !  Çünkü şehrin veya halkının menfaatine olacak bir projeyi desteklemekle beraber yöntem ile alakalı bir farklı fikir beyan etmektedir. 
Buna muhalif fikir diyebiliriz. 
Ama farklı bir muhalefet partisi ise '' HAAAYIRRR İSTEMEZÜK '' siz İstanbul u köprü diye çirkin bir betonlaşmaya tabi tutuyorsunuz... Trafik devam etsin gerekirse nakliye lojistik aksasın üretim ve ticaret eksik kalsın ama göz zevkimizi bozmayın '' derse bu artık muhalefet olmaz başka bir şey olur. Yine devletimizin ve milletimizin bekasını tehdit eden bir terör örgütü ile mücadeleye '' canım şimdi terörü önleme bahanesi ile neden silahlı güçlerini dağa taşa saldınız ? buna ayıracağınız parayı başka faydalı şeylere ayırın bırakın teröristler rahatça bulundukları bölgede faaliyetlerine devam etsinler hem savaş sağlığa zararlıdır '' demek artık muhalif olmak değil hain olmakla tarif edilir. Çünkü siz ülkenizin bir bölüm toprağını koparıp farklı bir yapı kurmak isteyen ve bu uğurda devletin askerine polisine yani mileltin evlatlarına kurşun sıkan ve katleden katiller sürüsüne '' canım bunlarda belli bir bölgenin ve halkın bağımsızlığı için savaşıyorlar, saygı duymak lazım '' gibi bir fikir beyanında bulunmak ve bunlarla mücadele eden iktidarı '' insan haklarını ve barışı zedeliyorsunuz '' demek artık sizi muhalif değil hain yapar. Peki bu hususta muhalif olmak nasıl olurdu? 
Onu da bir misalle verelim... ''Bu teröristlerin istismar ettiği mevzular var. Bu istismar konularını ortadan kaldıracak yapısal reformlar yapalım ve bunları bahane etmelerine izin vermeyelim ama bu esnada da devletin polis ve askerine kurşun sıkanlarına da aynen yöntemle cevap verelim '' demek ise bir muhalif görüştür.  Bunu dillendirmeniz sizi ''Hain değil Muhalif'' yapar. Yani ikisinde de iktidara farklı bir alternatif sunuyorsunuz ama birinde HAİN oluyorken diğerinde ise MUHALİF oluyorsunuz.
 İşte çok basit iki misal olarak verdim bunları. 
Yine bir misal daha verelim ki mevzu tam olarak anlaşılsın. Biliyorsunuz Karadeniz de Hidro Karbon yatakları olarak da tanımlanan enerji rezervleri bulundu. Bunlar malum ülkemiz ekonomisine büyük katkı sunacak tabii kaynaklardır. Bir muhalefet partisi ''ya bugüne kadar neden bu kaynakları bulamadınız ? 18 yıldır iktidarsınız, gönül isterdi ki daha evvel bunları tesbit edip çıkarmaya çalışsaydınız. '' derse bu muhalif bir duruştur. Ama '' ne işimiz var kardeşim Karadeniz de Akdeniz de petrol, doğal gaz vs arıyorsunuz? Bizim ne haddimize?''
derse bu muhalefet değil tam anlamı ile bir ihanettir! Ya da yerli otomobil veya tank helikopter yapımına '' ya öyle değilde bu şekilde imal etsek veya şöyle yapılsa daha iyi olur'' demek muhalefettir. Ama biz NATO ülkesiyiz neden bunları yapacakmışız? Almanya ABD verir bize kapatalım bu silah araba veya uçak fabrikalarını '' derse bu ihanettir. 
Ülkeyi satmaktır. 
Mandacılığı kabuldür... Şimdi tüm bunlar muvacehesinde şu soruları kendimize tevcih edelim. Türkiye de son 80 sene içerisinde ne zaman yerli bir araba, uçak, tank vs üretimine başlayıp tam bunları kullanma seviyesine geldiğimiz de '' ister iktidarda olsun isterse muhalefette '' tüm bunlara karşı çıkan ve yapımının iptalini sağlayan ya da iptalini isteyen bir siyasi partimiz var mıdır ? Her doğru işe muhalefet adı altında karşı çıkan ve ülkemizin daha güçlü daha müreffeh ve kendine olan tüm tehditleri bertaraf edecek bir konumda olmasını istemeyen bir partimiz varmı?  Varsa bu parti aslında neye muhalefet ediyor? 
Bu partinin vazifesi nedir? 
Kimlerin temsilcisidir?
 Ne iş yapar bu ülkede? 
Hiç isim vermeden düşünmeye davet ediyorum...

Makale Yorumları

  • enis satır10-01-2021 23:08

    İsim vermene gerek yok. Her kes biliyor...

Yorum Yazın