Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

Olması Gereken Bir Tweet İle Oldu

Yirmi dört saat içinde çok şey değişti. Ya da malumun ilanı oldu. Önce ABD başkanı Trump hiç kimsenin içine sindiremeyeceği bir tweet le gecemizi zehir etti, sabaha hepimiz moralsiz uyandık. Biraz sakinleştikten sonra Trump’ın hem Suriye den çekileceğini ama bu çekilmenin Türkiye’nin PYD-YPG ye vurmasına sebep olmaması gerektiğini ifade etmeye çalıştığını anladık.. Ama tweet te öyle bir cümle kurmuştu ki '' cevap verilmemesi imkansız idi '' Zaten önce Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü sayın İbrahim Kalın sonra Hariciye Vekilimiz sayın Mevlüt Çavuşoğlu çok sert cevaplar vermişti.. Hepimizin gözü sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ın nasıl bir tepki vereceği ile alakalı Beştepe ye çevrilmişti.. 

Sayın Erdoğan ın bir cevap vermeyeceğine inanıyordum. Sıcağı sıcağına verilecek bir cevabın iki ülke ilişkilerinde telafisi zor yaralar açacağını düşünmüştüm içimden. Bunu Twitter sayfam da '' Cumhurbaşkanımız Erdoğan en az 24 saat Trump’a cevap vermemelidir Bu içimize sinmeyen Tweet e cevap sözcü veya Bakan düzeyinde gelmelidir. Sayın Erdoğan ise Salı ( bugünkü gurup toplantısını beklemelidir ) diye de tweet atmıştım fakat Sayın Cumhurbaşkanımızdan bundan çok daha ileri bir hamle geldi. Sayın Erdoğan telefonla dün geceye doğru Başkan Trump’ı aradı ve tarihi bir görüşme yaptı.

 Hepimiz biliyorduk ki sayın Trump bu tweeti Pentagon un baskısı altında atmıştı, üstelik Pentagon un tüm ısrarlarına rağmen de ABD Suriye den çekilecek diyerek bu tweeti yani Türkiye’yi ekonomik olarak tehdit içeren mesajını vermişti.. Yani Trump hem Pentagon un gönlünü yapıyordu ( müttefiklerimiz PYD-YPG ye dokunma Türkiye diyerek ) hem de seçildiği günden beri hatta daha da eskiden vaat ettiği ABD SURİYE den Çekilecek sözünü tutacağını tekrar ediyordu.. Her şey bir yana Mr.Trump bir şey daha yapıyordu...Bu yaptığı ise telefon görüşmelerinin ayrıntıları belirlendikten sonra ortaya çıkmıştı, evet o da Türkiye ye kendi silahlı kuvvetlerinin çekilmesi ile oluşacak boşluğu ( 900 x 32 km = 28800 km2 ) toprağı bırakıyordu Evet artık ülkemizin yüzölçümü 780 bin km2 değil arkadaşlar üzerine 28 800 km2 daha toprağımız oldu. Görünüşte güvenli bölge ama bu bölgenin tek hakimi biziz, bu artık kaçınılmaz bir gerçek. Burada daha evvel defalarca belirttiğim üzere '' Türkiye Cumhuriyeti gerek kendisine sığınan ve yıllardır madden manen baktığı 4 milyon Suriyelinin ikameti gerekse Afrin ve El-Bab da döktüğü kanlar vesilesi ile Müktesebat gereği Suriye den artık çıkmaz. Suriye’nin kuzeyi Türkiye’nin kontrolünde kalacak bir bölgemizdir artık.. Ne Afrin den çıkarız ne El-Bab dan ne de İdlib i kimseye bırakırız.. 

Suriye ya insani bir düzene ve güvenlikli bir toprak bütünlüğüne kavuşur kendini korur ya da asla girdiğimiz hiç bir yerden çıkmayız ve hudutlarımız artık Misak-ı Milli nin Suriye içlerinde ki yerlerine vasıl olur. Eğer Suriye de bir harita değişikliği düşünen varsa bilsin ki bu harita ancak Türkiye’nin genişlemesi ile gerçekleşir. Daha 100 sene evvel bize ait olan toprakları dalavere ile Mondros ve Lozan sonrası bizden alanlara tekrar bu toprakları kaptırmayız. Her şey aslına rücu eder. Azeri Şair Resul Vahapzade’nin şiirinde ki gibi ''bir kere yükselen bayrak bir daha inmez'' vesselam…
 

Yorum Yazın