Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Portakalı Soydum, Bir Yalan Uydurdum

Şöyle bir tekerleme ile başlayalım. Portakalı soydum, başucuma koydum. Ben bir yalan uydurdum. Duma duma dum. Dolapta pekmez, yala yala bitmez. İnce cik cik. Kemal cik cik. Rahmi cik cik. Talat çık çık. Sen bu oyundan çık!

Portakallar soyuldu, FOX ve Sözcü aracılığıyla yalanlar uyduruldu. Sonra yalana dolananlar oldu. Dalanlar oyundan çıktı. Geride kamuoyuna koca bir muamma bırakıldı.

Açıkçası muamma da sayılmaz ya.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Külliye’de bir CHP’li( Muharrem İnce) ile görüştüğüne dair iftirayı İzmir’den şöyle cevap vermişti.

Eğer yiğitsen ben cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum, sen genel başkanlığını ortaya koyabiliyor musun? İspat ettin, ettin. Etmediğin takdirde CHP'nin genel başkanlığı bu yalancıdan kurtulsun ve çek git ama yapamaz.”

Sonra bu iftiranın/operasyonun iki numaralı aktörü Muharrem İnce de; “Eğer böyle bir görüşme gerçekleştirdiysem ve bununla ilgili bir belge varsa Taksim'de kendimi yakarım" dedi.

Sonra Yalova’da ayrıca bir açıklama yapan Muharrem İnce, operasyonun CHP içinde bir çete marifetiyle gerçekleştirildiğini ifade etti. İlaveten Kemal Kılıçdaroğlu’nun  “şaşırmadım” şeklindeki beyanını da kumpasın bir parçası olarak değerlendirdi.

Geriye ne kaldı?

Rahmi, “Talat” dedi. Talat, Kılıçdaroğlu’nu işaret etti. Kılıçdaroğlu da; “Ne münasebet yedi yıldır görmediğim birisi” dedi. Sonuç; hiçbirinde de en ufak bir utanma emaresi yok.

Anlayacağınız, Kılıçdaroğlu’nun amiral gemisi daha ilk günden su almaya başladı.

CHP bu. Altta kalır mı? Bu sefer de tezgâhın merkezi “saray” demeye başladı. Ne demişti Epiktetos, “Sınırı aşan için artık sınır yoktur.”

Tüm basını evine çağıran İnce bile sonradan “yandaş medya neden haber yapıyor” diyerek sitem etti.

Şaka gibiler! Al birini vur ötekine.

CHP’deki koltuk kavgası farklı bir kafa yapısı ile işliyor. Değişik bir beyin işletim sistemi bu. Çok ucuz ve basit. Yahu şöyle seviyeli bir koltuk kavgası dahi yapamıyorlar.

Engin Ardıç yazısında şöyle demişti;

“İddia sahibi itibar mı kaybetti? Hayır. Öyle bir meziyeti zaten yoktu ki.

Muharrem İnce bir şey mi kaybetmiştir? Hayır.

Tam tersine, kazanmıştır çünkü mağdur olmuştur.

Geri mi basacaktır? Hayır.

Yaklaşan kurultayda adaylığını koymaktan vaz mı geçecektir? Hayır.

Peki kazanabilecek midir? Elbette hayır.

Dünya pişkinlik şampiyonu Kılıçdaroğlu'nun suratı bu olaydan sonra az da olsa pembeleşmiş midir? Hayır.”

E, o halde nedir bu?

*

Eski CHP milletvekili Yıldıray Sapan bir ara “CHP artık bir FETÖ partisi haline geldi” demişti.

Biraz geriye gidecek olursak; Deniz Baykal’a yönelik gerçekleştirilen kaset komplosunun ardından malum FETÖ’nün istihbarat polisleri çıkmıştı.

O günlerde Deniz Baykal, kendisine kurulan kaset komplosuyla ilgili olarak, “Bu konuyu aydınlatacak iki isim var. Biri zamanın Başbakanıdır. Diğeri de Sayın Kılıçdaroğlu’dur. Çünkü Kılıçdaroğlu, Başbakanın o kaseti seyrederken görüntüsünü izlediğini söylüyordu” türünden bir açıklama yapmıştı.

O da; “Ben gözlerimle gördüm. Erdoğan’ın bir değil, birden fazla kaseti izlediğini gördüm. Kendisine o kasetleri servis edenler, aynı zamanda Erdoğan’ı da videoya alıyor. Bana böyle bir kaset olduğunu söylediler, getirdiler, önüme koydular, ben de izledim” demişti.

Baykal’ın işareti ve Kılıçdaroğlu’nun itirafı üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmıştı.

Ahmet Kekeç köşesinde bu meseleyi çok irdeledi. Ve Kılıçdaroğlu’na esaslı sorular sordu. Sanırım hiçbirine cevap veremedi Kılıçdaroğlu.

Çünkü o vakitler Kılıçdaroğlu; önce ifadeye gitmeyeceğini söyledi, sonra da avukatı aracılığıyla yazılı bir açıklama göndererek o görüntüleri kendisine getiren kişileri “hatırlayamadığını” söyledi.

Böyle de bir siyasetçidir kendileri… Bugün de “çarpıtıyorlar” diyor.

Netice itibariyle o günden beri CHP’ye tutkalla yapıştırıldı.

Bugün de Muharrem İnce’ye yönelik yapılmış bir tertip gibi görünüyor. Anlaşılan CHP yolunda engel istenmiyor.

Neticede herkes eline yüzüne bulaştırdı. Kimileri bu tertibin, Ekrem İmamoğlu’nun önünü açmak için yapıldığını ifade ediyor. Bunun ne kadar doğru olduğu önümüzdeki günlerde ortaya çıkar.

Benim çıkardığım ders şu; Kendi adamına bu denli acımasız iftira atan ve harcayan bir parti, ülkeye ne yapmaz.

Yorum Yazın