Ufuk COŞKUN

Ufuk COŞKUN

Mail: ufukcoskunn@gmail.com

Senaristler Tedirgin!

400 milyonluk Arap dünyasının 8 milyonluk İsrail engelini aşamamasının perde arkası bir hayli trajik bir o kadar da karanlık ve kirli ittifaklara dayanır.

Bugün ABD "Tanrı'nın iradesi" diyerek dünyanın anasını ağlatıyor. Ve İslam ülkelerini bir plan dahilinde bölerek hâkimiyet alanını genişletiyor.

1995 yılında İsrail’in Ankara Büyükelçisi Zvi Elpeleg şöyle diyordu “Türkiye’de su da bol, toprak da ancak bizde ikisi de yok!”

Nihai hedef Türkiye demeye getiriyordu.

Bush'un 11 Eylül saldırılarının hemen ardından duyurduğu Büyük Ortadoğu Projesi ise; Fas'tan Suriye'ye kadar 22 ülkenin sınırlarını/rejimlerini değiştirmeyi hedefliyordu.

Bu aynı zamanda “Büyük İsrail Projesi” demektir. BOP'un tarihi 11 Eylül 2001'e götürülse de gerçekte temelleri 1897 yılında İsviçre'nin Basel şehrinde düzenlenen I. Siyonist Kongresinde atılmıştır.

2003 yılında ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Crosman tarafından kamuoyuna açıklanan BOP’un ana hedeflerinden biri de; İsrail’in varlığı ve güvenliğini garanti altına almak, haydut devletlerin elindeki kitle imha silahlarını yok etmek en önemlisi de ABD’ye muhalif yönetim ve unsurları ortadan kaldırmaktı.

Kısacası İsrail, vaat edilmiş toprakları istiyor.

12 Eylül sonrası ABD'nin Türkiye Büyükelçiliği görevini yürüten R. Strausz Hupe; “Milli devletleri tarihe gömmek, ABD'nin ve bizim en önemli misyonumuzdur" diyerek esasında Yeni Dünya Düzeni projesini formüle ediyordu.

 Hatta bu misyon bugün FETÖ militanlarının cüzdanlarından çıkarmadığı 1 dolar üzerine de işlendi. Çünkü Evanjelik, Kabalist, Tapınakçı bir örgüt olan FETÖ işte bu emel doğrultusunda faaliyet yürüten bir örgüttür.

Suriye'yi ardından Arabistan'ı bölme planı da bu büyük projeye dâhildir. Ne var ki Türkiye'yi diz çöktürmeden de büyük Ortadoğu'yu kurmaları mümkün değil.

Bu bakımdan başta ülkemizi ve Ortadoğu'yu kan ve gözyaşı ile sulamak niyetindeler. İsrail, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu'sunu da kapsayan Nil'den Fırat'a kadar olan bölümünün Yahova tarafından kendilerine vaat edildiğini söylüyor.

İstedikleri tam olarak şu: “Suriye etnik ve dini yapısına istinaden tıpkı bugün Lübnan'da olduğu gibi birkaç eyalete bölünecek ve kıyıda Şii-Alevi bir eyalet, Halep bölgesinde Sünni bir eyalet, Şam'da Kuzey komşusuna düşman olan bir diğer Sünni eyalet olacak ve Dürziler de belki bize ait olan Golan'da, mutlaka Havran'da Kuzey Ürdün'de başka eyaletler kuracaklardır.”

Bugün Suriye'de yaşanan gelişmeleri bir de bu açıdan bakmakta yarar var. Türkiye, devleti, milleti ve ordusuyla Yahudi, Evanjelist, Ezoterik örgütlerin hedeflerini iyi okumak ve anlamak durumundadır.

Yeni Dünya Düzeni'nin asıl mimarları küresel sermayeyi tekelinde tutan bir avuç Karunlar çetesidir.

Büyük İsrail Projesi hayat bulmadan Yeni Dünya Hükümeti kurulamayacak. Bu bakımdan buna mani olan tüm bloklar tek tek tasfiye edilmek isteniyor.

Örneğin yeni dünyanın koşullarını belirleyecek olan temel aktörler Güneydoğu Asya ülkeleri olarak görüldüğünde bu ülkelere hemen operasyon çekiliyor. Bu bazen bir virüs bile olabiliyor.

Diğer taraftan da Suriye'de ABD'ye ait Rimelan Askeri Üssü'nde yapılan toplantıda, PKK/PYD tarafından işgal edilen bölgelerde federalizm ilanı konuşuluyor.

İsrail hükümeti ve basını da bağımsız bir Kürt devletini destekleme çağrıları yapıyor. ABD her ne kadar bölgeden çekiliyormuş gibi gözükse de Büyük İsrail Projesi’nden asla vazgeçmeyecektir.

200 yıldır planlanan ve bugünlerde hayat bulması gereken bir proje. Bunun nasıl bir proje olduğunu anlamamız için Hitler Almanya’sını da iyi tahlil etmemiz lazım. Çünkü Hitler aynı zamanda Siyonist bir projedir.

Hitler aracılığıyla İsrail devletinin kurulmasını hızlandıran küresel çete bugün de Suriye'de Büyük İsrail hedefi için bir PKK/PYD devletçiğinin kurulmasını istiyor. Bundan böyle tüm gelişmeler bu proje ekseninde şekillenecektir.

Türkiye işte bu kan, gözyaşı ve kaos ile yoğrulmuş Armagedon projesini kesintiye uğrattığı için hedefte. Evangelist çete Türkiye'yi fethedilecek son toprak parçası olarak görüyor. Türkiye’nin İdlib’deki varlığından rahatsız olan muhalifler bilerek ya da bilmeyerek Büyük İsrail Projesi’ne hizmet etmektedirler.

Onca badireyi atlatan Türkiye ise son zamanlarda bu kirli plana karşı daha hesaplı ve cesur adımlar atıyor. Senaristler bu yüzden biraz tedirgin!

 

Yorum Yazın