Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

Tamam... Devam... Sıkıldım… Sesleri Arasında

Şunu ifade etmem lazım evveliyatla. Hiç kimsenin bizimle aynı fikir de aynı ideoloji ve hayat tarzında olması hem şart değildir hem de imkânsızdır. Allah bu Dünya da kullarına Muğayyerlik ( seçicilik-cayma ) Hakkı vermişken ( İnsan suresi 3 ) biz kimiz ki insanları bizimle aynı fikir ve tarz da olmaya icbar edelim? Tabii ki herkes fikrin de vicdanında tarzın da HÜR dür ve öyle de kalmalıdır...

Bu siyaset de de her şey de de geçerlidir. Allah istese idi bizi tek bir ümmet olarak yaratırdı ama o bizi İmtihan etmek için farklı farklı yarattı ve bize irade verdi. Ta ki ölünceye dek bu cüz i iradeyi kullanabiliriz. Bu girizgahı yaptıktan sonra gelelim siyaset e ve siyasi tercihlerimize.. Kimse kimseye sen şu parti de şu ideoloji veya fikir de olacaksın olmazsan sen yanlışsın ben doğru deme lüksüne sahip değildir.

Demokrasiler de de Dinimiz İslam’da da fertler farklı muğayyer fikirler sardeder farklı kişi veya müesseseleri fırkaları partileri vs. sever destekleyebilirler. Bu çerçeve de 16 yıldır ülkemizi başarı ile idare etse de Türkiye’mizde yaşayan herkesin Ak Partili olmak veya Ak Parti yi ya da onun Lideri Sayın Erdoğan’ı desteklemek mecburiyeti yoktur. Zaten çok partili hayata geçtiğimiz 1876 1.Meşruti idaresinden beri ( evet bizim Cumhuriyet öncesin de de çok partili hayatımız vardı. İttihat ve Terakki, Hürriyet ve ihtilaf hatta komünist partimiz bile vardı. Hattı zatın da biz Cumhuriyetle beraber çok partiden tek partili hayata yani CHP diktatöryasına geçmişizdir bu da ayrı bir mütalaa mevzuudur ) farklı fikirler de yaşamış rey kullanmış ideal edinmiş bir milletiz. Bunun tatbikatın da sorun olduğunda da sorunsuz yani demokratik yılların gelmesini beklemiş bir milletiz. Sabırlı bir milletizdir vesselam..

Başımız da tek parti faşizminin olduğu yıllarda yani farklı bir fikir sarf etmeyi ya da ülkeyi yönetenlere bugünkü gibi hakaret etmeyi bırakın tenkit etmeyi yani eleştirmeyi bile yapamadığı seneler de bu millet sabırla beklemiş ve Devletine itaat etmiştir. Tabii ki köprünün altından çok sular aktı ve Türkiye o kötü seneleri geri de bıraktı.. Daha 2008 senesin de Türkiye Cumhuriyetinin Başbakan olan sayın Erdoğan’ın eşi olan sayın Emine Erdoğan GATA ( Gülhane Askeri Tıp Akademisin de ) tedavi gören merhum Nejat Uygur'a geçmiş olsun ziyaretin de bulunmak istemiş ama Başı örtülü olduğu için GATA dan içeri alınmamıştır... Hem de ziyaretçi olarak. Dikkatinizi Celbediyor mu? Başbakan hanımı ve sadece ziyaretçi olarak. Doktor veya Hemşire olarak da değil ( ki o da hak ihlalidir kimsenin kıyafetinden dolayı memuriyetinde engellenemez ) ama şimdi ne diyor o günler de bu yasaklara destek veren hatta bu uğurda mitingler yapan faşist partinin cumhurbaşkanı adayı? O günler geride kaldı ve Başörtüsü artık hiç bir zaman ne kamu da ne okul da ne ev de yasaklanamaz diyor? Peki, yasaklayan kimlerdi? Açıkça itiraf edelim ki bu gün Sayın Erdoğan’ a TAMAM SIKILDIK vs. diye ergen kızlar oğlanlar gibi tweet atan zihniyet idi bu yasakları uygulayanlar! Türkiye de şu an Ak Partinin temsil ettiği ( muhafazakâr mütedeyyin İslami vs. ne derseniz deyin) zihniyet hiç bir zaman fikir hürriyetine çok partili siyasete çok sesliliğe mani olmamıştır. Yani Batılı efendilerinin emri ile 1876 dan bu yana Milletin namuslu dürüst idarecilerine Abdülhamit den Menderes'e Özal dan Erbakan a ve Erdoğan a MÜSTEBİD ( DİKTATÖR ) diyen zihniyet aslı itibarı ile kendisi Müstebid veya Diktatördür.. Bu ülke de serbest seçim yaptırmayan 1950 öncesi ülkemiz insanına bir damla din vicdan ve fikir hürriyetini çok gören zihniyet de bunlardır...

TAMAM, SIKILDIK diye tweet atan ergen ağızlı zihniyet yani... Şimdi tekrar camlara pencerelere tencere tavalara vurdukları günler ki gibi Tamtam çalmaya başladılar. Bundan evvel ellerine ne geçtiyse bu şirretliklerinden dolayı bundan sonra da o geçer.. Bu millet sahip olduğu hak ve özgürlükleri asla bir daha bu şirret kesime hediye etmez diye düşünüyorum. İnsanımız için elektriksiz teknolojisiz bir hayat nasıl mümkün değilse mütedeyyin muhafazakâr Müslüman insanların olmadığı bir iradeye de devleti teslim etmesi imkânsızdır.

Bu ülkeyi 1950 den beri çok partili seçeneklerin de her zaman bahsettiğim bu sağ muhafazakâr yapı idare etmiştir. Sebebi de tabii ki büyük Türk Milletinin tercihidir... Ancak ara rejim dönemlerinde sol faşist zihniyet kendine iktidar alanı açabilmiştir.  Bu yüzdendir ki Sayın Kılıçdaroğlu 15 Temmuz gecesi Darbenin gerçekleşmesini temenni ederek Bakırköy Belediye başkanının evin de kahve içerek beklemiş ve izlemiştir... Darbe gerçekleşemeyince de buna FETÖCÜ DANIŞMANLARININ AĞZI İLE “kontrollü darbe ”demiştir. Çünkü o istemiştir ki Darbe gerçekleşsin ve tıpkı 27 Mayıs da İsmet İnönü nün, 12 Mart da Sadi Irmak’ın Nihat Erim’in, 12 Eylül de Bülent Ulusu’nun 28 Şubat da da Ecevit in kurduğu ara rejim hükümetlerinden birini kursun da iktidar yüzü görsün. Pekiyi Büyük Türk Milleti bu alçak zihniyete iktidar yüzü gösterir mi? Tabii ki asla göstermez. 1950 den beri göstermediği gibi 24 Haziranda da göstermeyecek ve bunu Biiznillah göreceğiz.

Halkının değerlerine Dinine Lisanına İrfanına Kültürüne düşman bu alçak zihniyet bu topraklar üzerinde asla demokratik yollardan iktidar yüzü göremeyecek? Pekiyi bu % 25 lik azgın azınlığı ne yapacağız? Hiç? Allah yaratmış bunları da. Zararlı haşerata ne yapabiliyoruz ki bu azınlığa da ne yapalım. İnsanlığın Kulluğun demokrasinin gereği aramız da pis bir zihniyet olarak yaşamalarına tabii ki müsaade edeceğiz. Haa Gezi de ki gibi ayaklanmayı denerlerse bu kez onları koruyacak ne bir FETÖ Polis i ne de FETÖ Yargısı var...

Bu kez millet Devlet e de işini bırakmaz korkuyorum ve 15 Temmuz gecesi yarım bıraktığını bu kez tamamlar. Sinek gibi geçer üzerlerinden AlimAllah! Benden söylemesi. O söz boşa değildi yani “ev de oturan % 50’yi zor tutuyorum” diye Sayın Erdoğan’ın söylediği... !

Yorum Yazın