Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

Vahidettin Han Ecevit’ in Nesi Olur?

Evet, enteresan geldi değil mi bu iki ismin yan yana bile gelmesi? Birisi Osmanlı İmparatorluğunun son sultan ve hükümdar olarak ki son Halifesi (zira son resmi halife olarak kabul edilen 2.Abdulmecid Sultan olmadan Halife olmuştur) diğeri ise Türkiye Cumhuriyetinin 16.Başbakanı. Ne alakası var dediğinizi duyar gibiyim.

Şimdi biz Alakasını söylemeden bir mevzudan bahsetmek istiyorum. O da şudur? Türk tarihinin en çok hakkında tartışılan daha doğrusu tartışılamayan (en azından resmi ağızlarca) Devlet Lideri (Padişah Sultan Cumhurbaşkanı veya Başkan. Ne derseniz deyin) 36.Osmanlı Padişahı ve 115.İslam Halifesi 6.Mehmed Vahidettin Hanın diğer tüm Sultanlardan ve Başkanlardan bir farkı vardır. Her Padişahın iyi ve kötü yönlerini söyleyebilir Türkiye Cumhuriyetini idare edenler. Misal en çok tartışılan Padişahlarımızın başında gelen Abdülhamid Han’ı Sani’yi çok sevenlerde çıkabilir nefret edenler de çıkabilir 95 senelik Cumhuriyet İdarecilerimizden.

 Fatih’i, Yavuz’u, Kanuni’yi birçoklarını sevenler de tenkit edenlerde olmuştur. Ancak Padişahların ve İslam Halifelerimizin en mazlumu en mağduru ve hakkında müspet (olumlu) tek laf edilmesinin sakıncalı olduğu kabul edilen bir tek Vahidettin Han olmuştur... Bakın tartışılan veya aleyhine konuşulmayan demiyorum ''Lehine Konuşulamayan'' olumlu konuşulduğunda sıkıntı kesbedecek tek liderdir Vahidettin Han.

Bunun nedenleri ve niçinleri vardır şüphesiz. Yani bir devri sabık meydana getirilmiş ve Osmanlı Saltanatı eleştirilmiş ve de son Osmanlı Padişahı da Cumhuriyeti kuran idarecilerimiz açısından maalesef siyasi bir ifade ile HAİN olarak nitelendirilmiştir.

İşte Cumhuriyet Kurucu idaresinin HAİN kabul etmesi bu kurucu idareden sonra iş başına gelecek tüm idareciler için de bir içtihat kabul edilmiş ve Vahidettin Han’a kimse iyidir falan demeyi bırakın HAİN DEĞİLDİR dahi diyememiştir. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan dahi Abdülhamid i Sani hazretlerini gayet güzel anarken son sultan ve Halife efendimiz Vahidettin Hanı neredeyse anamamış ismini dahi yanlış hatırlamıyorsam zikretmemiştir. Bunun sebepleri malumdur. Ama en Veciz ifade 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ağzından çıkmıştır.

Neydi o Veciz ifade peki?

2005 senesi idi zannediyorum yani Ecevit’in vefatından bir sene kadar evvel; merhum durup dururken bir an da ''VAHİDETTİN HAİN DEĞİLDİR'' cümlesini zikretti. Bu Cumhuriyet tarihimizde hiç bir Devlet Ricalinin söylemeye cesaret edemediği bir cümle idi. Bu cümlenin akisleri neler olacaktı. Tabii ki bu ifade tarihçiler için bir sürpriz değildi. Bunu diyen birçok cesur Tarihçi Bilim adamı çıkmıştı. Ancak Bir siyasetçiden, bir Devlet adamından ilk defa duyuluyordu...

Bunun akislerinden biri de işte yine Rahmetli olmuş Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel’den gelmişti. ''Türkiye bu cümleyi duymaya daha hazır halde değildir. Yani “Ecevit in söylediği yanlıştır” demiyordu Demirel. Zamanı değildir diyordu.

Peki, bu kadar Muhafazakâr, Mütedeyyin Sağ cenahtan Başbakanlar Cumhurbaşkanları gelmiş geçmişti bu ifadeyi kullanamamıştı da Merhum Bülent Ecevit hangi cesaretle veya saiklerle VAHİDETTİN HAN HAİN DEĞİLDİR cümlesini kurabilmişti. Öyle ya nice cesur devlet ve siyaset adamları geldi geçti bu ülkeden. Nice Osmanlı aşığı Osmanlı torunu Devlet Ricalimiz oldu ama hiç birisi kullanamadı da Sekülerizmin ve Laikliğin yılmaz müdafilerinden Ecevit kurabilmişti bu cümleyi. O zaman sormak gerekmiyor mu ''yahu Ecevit Vahidettin Han’ın nesi oluyor da bu cümleyi kurabiliyor?''

Tabii ki bir gerçeği yani az sonra yazacağımı Tarihçiler biliyor. Ben de zaten onlardan ve iktibas ettikleri mahreçlerden öğrendim. Ama Türkiye de hem de CHP Genel Başkanlığı yapmış bir zatın bunu demesinin bir manası olacaktı.

Şimdi esas konuya dönelim yani yazımızın başında ki soruya. Şimdi bunun cevabını verelim:

Sultan Vahidettin Han Hazretlerinin 2 Kızı vardı bir de oğlu. İki kızından büyüğü olan Prenses Fatma Ulviye Sultan Devrin sadrazamı ve eski Hariciye Vekili ve Londra Sefirlerimizden Tevfik Paşa’nın oğlu Prusya Harp Okulu mezunu İsmail Hakkı (Okday) ile evlenir. İSMAİL HAKKI OKDAY çok iyi yetişmiş ve geleceği parlak bir Osmanlı subayı ve süvarisi idi. Kendisi Yanya ve diğer Balkan Muharebelerinde çok güzel vazifeler çıkarmıştı. Evlendiği esnada İstanbul da vazife de idi.

Ancak İsmail Hakkı Okday Mondros Mütarekesini Müteakip İstanbul’un, 15 Mayıs 1919’da da İzmir’in Yunanlılarca İşgalinden sonra Padişah ve Halife Vahidettin Han’ın emir ve himayelerinde Vatanı kurtarmak üzere Samsun’a oradan da Anadoluya çıkan Osmanlı Generali, Padişah’ın Fahri Yaveri ve Hazreti Şehriyari Mirliva Mustafa Kemal Paşa ya yardım etmek ve İstiklal Harbine katılmak üzere Anadolu’ya geçmek ister. Geçebilmesi ancak İngilizlere yakalanmamasına bağlıdır. Çünkü Anadolu ya geçecek olan Padişahın damadıdır. Ve Mustafa Kemal Paşa’ya mülaki olması da çok dikkat çekecekti.

Zira Mustafa Kemal Paşanın Resmi vazifesi vatanı kurtarmak değildi Malumumuz. Paşa İngiliz işgal kuvvetleri komutanı General Harrington ve onun subayı Yüzbaşı John Godolphin Benett’in verdiği vize ile Samsun’a çıkmıştır. Vazifesi de görünüşte yani resmi olarak ''Mondros Mütarekesi mucibince silahlarını teslim etmeyen Türk Köylülerinin, asilerinin (Kuvay-ı Milliyecilerin ) silahlarını teslim almak ve itilaf kuvvatlerine bilgi vermekti.’’

Peki, nasıl olacaktı bu? Yani Vahidettin Hanın damadı İsmail Hakkı Okday ne deyip de gidecek ve Mustafa Kemal Paşa liderliğinde ki Milli Mücadele kuvvetlerine katılacaktı? Hiç bir şey diyemezdi ve demedi de? Gizlice evini yani Padişah Kızı Fatma Ulviye Sultan ile evli yaşadığı Nişantaşı’ndaki Konağı terk etti fiilen eşinden boşandı ve Ankara ya Mülaki oldu. O artık Padişah damadı değildi. Geride sadece eşi Ulviye Sultanı değil bir de küçük kızını Hümeyra Hanım Sultanı bırakıyordu.

Neyse Cumhuriyet Kurulur. Osmanlı Hanedanı komple sürgündedir. Padişah Vahidettin Han da sürgünde 15 Mayıs 1926 da San Remo da vefat etmiştir.

İsmail Hakkı Okday yani Osmanlının son sadrazamı Tevfik Paşanın oğlu yani Osmanlının son padişahı Vahidettin Hanın eski damadı tekrar evlenir. Evlendiği hanımefendinin adı Ferhunda Hanımdır. Kimdir biliyor musunuz Ferhunda Hanım? Yine sıkı durun’ Türkiye Cumhuriyetinin 16.Başbakanı Bülent Ecevit’in annesi Ressam Nazlı Hanımın teyzesidir bu Ferhunda Hanım.

Sadece Bu kadar mı?

Hayır!

İsmail Hakkı Okday ile Ferhunda hanımın çocukları olmaz. (ilk eşi Fatma Ulviye Sultandan olan Humeyra Hanım Sultan ise annesi ile sürgündedir) 2.eşinden çocuğu olmaz. Onlarda Ferhunda hanımın yeğeni olan Ressam Nazlı Hanımın minik oğlu Bülent’i evlatlık alırlar. Evet, Padişahın eski damadı Padişahın torunu Hümeyra’nın Babası İsmail Hakkı (Okday) Bülent Ecevit’i evlatlık alır ve onu büyütür. Hatta yazmayı çok seven bu zeki çocuğa bir de daktilo hediye eder. Ecevit bu daktiloyu uzun yıllar saklamıştır. İşte dizinin üstünde büyüttüğü Bülent Ecevit’e Vahidettin Han Hazretlerinin hain olmadığınıöğreten, 1977 de kaybettiğimiz bu zat eski Osmanlı subayı Türkiye Cumhuriyeti Diplomatlarından son sadrazam Tevfik Paşanın oğlu İsmail Hakkı Okday’dır.

Ecevit’e bu altın kıymetinde ki bilgi yani VAHİDETTİN HAN’IN HAİN OLMAYI BIRAKIN GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞAYI ANADOLU’YA VATANI KURTARMAK ÜZERE VAZİFELENDİREN KİŞİ olduğunu öğreten İsmail Hakkı Okday’dır.

Bu yüzden yani bu hazine kıymetinde ki bilgiye haiz olması hasebiyle Merhum Ecevit ömrünün son deminde vefatından bir sene evvel ‘’VAHİDETTİN HAİN DEĞİLDİR’’ diyebilme cesaretini göstermiştir.

Allah Cümle Ölmüşlerimize Rahmet Etsin.

Yorum Yazın