Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

Vefa Sadece Bir Semt mi?

Son günlerde milletimizin gönlünde taht kurmuş geçmiş devlet büyüklerimize o kadar edep dışı saldırılar oldu ki bununla alakalı bir kaç cümle etmeden geçemeyeceğim.

Gerek Abdülhamid Han’a 111 yıldır bitmek tükenmek bilmeyen alçak saldırılarla, gerekse ismini anmaktan halen imtina ettiğimiz Şehit Padişahımız Sultan Abdülaziz Han ile alakalı fikirlerimi ifade etmek istiyorum.

Aslında Ulu Hakanı anlatmak ne hacet ve ne de haddimize?

Onu zaten tarih bizlere ve tüm cihana her gün anlatıyor.

Bizim anlatacağımız sadece şu olabilir; biz onu ne kadar anlayabilmişiz?

Yazacaklarımız zannımca bunu ifade eder.

Zira Sultan Abdülhamid Han halen eserleri ile ortadadır.

Görmek istemeyene zaten söz kifayet etmez.

Ama Dünya yüzünde başka bir Hükümdar var mı ki? Hem Emperyalizmin hem Siyonizm’in hem de içimizde bilerek veya bilmeyerek kendilerini bu iki şeytani güce esir etmiş mankurtların taarruzuna uğrayıp da halen ayakta kalabilmiş bir tarihi şahsiyet günümüze kadar gelebilmiş olsun?

Üstelik Abdülhamid-i Sani'yi koruyan bir 5816 sayılı kanun da yok.

İsteyen sövebilir sayabilir.

Zaten tarihi şahsiyetlerin '' özel kanunla '' korunmaya çalışılması bence bir zafiyettir.

Sevilen şahsiyetleri millet gönlünde koruyup muhafaza ediyor çünkü.

İşte Abdülhamid-i Sani Hazretleri de bunların başında geliyor.

Yaşarken ayrı sövülmüş ölümünden sonra ayrı sövülmüş.

Ama bu sövülmeler onun kıymetinden kimseyi bizar etmemiş vazgeçirememiştir.

Aksine en yasak olduğu dönemlerde bile adeta gizli bir inancı paylaşır gibi '' Abdülhamid Hanımızın sevgisi ve icraatları dillerden gönüllere nakşede ede yayılmıştır.

Sevgisi ve ihtişamlı hizmetleri unutulmamıştır...

Öyle ki Büyük Üstadımız Necip Fazıl Kısakürek’in ''Ulu Hakan Abdülhamid Han'' isimli eseri 1965 yılında neşredildiğinde tahttan hal edildiği 1909 yılından bu yana hakkında tek satır müspet bir cümle kaydedilmemişti matbuat âleminde.

Ulu Hakan ibaresini ilk kez kullanan da onun muhteşem bir 33 senelik devri iktidarını anlatan da Cumhuriyet dönemimizin yeni nesillerine ilk o olmuştur.

Bu münasebetle Üstad Necip Fazıl ı da rahmet ve minnet ile hatırlıyoruz.

Daha sonra Ulu Hakan ile alakalı yazılan tüm eserler umumiyetle onun eserinden mülhemdir.

Bu çerçeve de geçtiğimiz günlerde CHP yanlısı ve marjinal küçük bir kanalda ''şöhret olmak ya da dikkat çekmek’’ isteyen bedevinin zemzem kuyusuna bevletmesi gibi  ''Ulu Hakan Abdülhamid Han’a çok seviyesiz düzeysiz ve kendi kişiliği gibi aşağılıkça saldırması da manidardır.

Aynı zibidi kısa süre evvelde merhum Şehit Başbakan Adnan Menderes'e aynı alçakça ve aşağılık bir şekilde hem iftirada hem de hakarette bulunmuştu.

Darbe ürünü Yassıada’nın Faşist Mahkemelerinde bile Beraat ettiği ''Bebek Davasını’’ mevzu ederek merhum Menderes'e ''Bebek Katili'' diyerek saldırmıştı.

Eceli gelen dört ayaklıların Camii duvarına bevletmesi gibi ''gündeme gelebilmek içi '' halkın çok sevilen meşru liderlerine, gönüllerinde taht kurmuş devlet adamlarına kudurmuşçasına saldıran bu ezik merdane gibilerin sadece RTÜK tarafından değil Türk Milleti adına karar verecek olan Yargı mensuplarınca da izlenip değerlendirileceğine inanıyorum.

Aslında içlerinden geçen o hakaret ettikleri devletlilerimizin şu an koltuğunda oturan yine onlar gibi milletin sevgilisi olmuş Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da aynı şekilde saldırmaktır.

Lakin buna güçleri yetmediği için, görev başında ki devlet başkanına hakaret etmeye bir tarafları tutmadığı için, güçleri 111 sene evvel makamından inmiş ve kendi faşist zihniyetlerince darbe yapılıp devrilip asılmış Şehit Başbakan’a hakaret etmeye yetmektedir.

Peki, bu alçak merdane, bu hakaretleri irticalen ve kendi hür iradesi ile mi yapıyor sanıyorsunuz?

Bu yanar döner merdanenin tetikçilik yaptığı CHP yandaşı marjinal kanalizasyonuna iyi bakın!

En çok kimlerin sponsorluğunda bu milletin değerlerine saldırıyor?

Mamasını kimlerden alıp bitlenip palazlanıyorsa emri de onlardan alıyor.

Bu alçak zihniyete verilecek en güzel cevap Abdülhamid Han’ın haşmetine münasip bir mega projeye ismini verebilmektir.

GATA buna tam olarak kifayet etmemiştir.

Verilecek isim en az Köprülerimiz veya Hava alanlarımız ya da eşdeğer mega büyüklüklerinde ki bir eser olmalıdır.

Ayrıca bir mazlum ve Şehit Padişah olan ve döneminin İngiliz Emperyalistlerince bilekleri kesilerek Şehit edilen Sultan Abdülaziz Hanımızın da ismi caddelerimize, sokaklarımıza, meydanlarımıza ve akla gelebilecek göz önündeki projelere verilebilmelidir.

Hem de ilk olarak bu Şehit Padişahımızın yaptırdığı Galata’dan İstiklal Caddesine uzanan ve Dünya’da ki ilk raylı sistemlerden ( bildiğim kadarı ile İkincisi ) olan tünele ismi verilerek de başlanabilir.

Sultan Abdülaziz Hanımız bunu çoktan hak etmiştir.

Halk arasında ki güzel bir sözü hatırlatıp yazımı sonlandırayım.

Vefa sadece İstanbul’da bir semt adı olarak kalmamalıdır.

Yorum Yazın