Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

Yakın Tarihimiz ve Gezi Terörü

1898 yılında toplanan Dünya Siyonist Kongresinde Theodor HERZL başkanlığında üç temel karar alındı.

Birincisi; ilk 50 yılında yani 1948 yılına kadar Siyonist İsrail Devleti kurulmalıydı. Kuruldu…

İkincisi;  ikinci 50 yılda başkentinin KUDÜS olması sağlanıp, vatansız toprak olan Filistin’e, topraksız vatan olan İsrail’in genişletilerek tahkim edilmesi... Bu da gerçekleştirildi.

Üçüncüsü; üçüncü 50 yılda ise yani 2048’e kadar olan zaman diliminde ise Nil’den Fırat’ a kadar olan Arz-ı  Mevud (yani vaad edilmiş topraklarda) büyük İsrail’in kurulmasıdır... Bunun için çalışılmalıdır.

İsrail Devletinin, ilk kurulma teşebbüsü aslında 1897 öncesinde Theodor Herzl tarafından kansız bir biçimde olması için Abdülhamid'e Filistin den Yahudilere toprak satması isteğiyle 150 milyon İngiliz Sterlini teklif edilmiştir… Abdülhamid Han bu ahlaksız teklife ülkesinin bi Dünya borcu olmasına rağmen red cevabı vermiştir. Filistin topraklarının Hz. Ömer tarafından kan dökülerek alındığını ve parasal karşılığının olamayacağını söylemiştir... Bu cevaptan sonra dünya siyonistlerinin Abdülhamid’i Hal kararı alınmıştır. Nasıl ki 2009 Ocak ayında Davos’ta Erdoğan'ın Şimon Perez'e “One Minute” dedikten sonra Yahudi lobilerince hal kararı çıkmıştır, Sultan Abdülhamid’in de hal kararı o günün Yahudi lobisi tarafından Basel’de alınmıştır.

1908 yılının 31 Mart’ında (Miladi takvime göre bu 13 Nisan'a tekabül eder ) Siyonistlerin kışkırtması ve o günün vandalları, çapulcuları, ittihatçıları, lümpenleri, lavantenleri, sarhoşları bugün ki Gezi Parkı’nın olduğu yerden Dolmabahçe Sarayına yürütülmüştür… Bu kesimler tarafından Abdülhamid Han, müstebid (yani bugünün moda tabiri ile diktatör) denilerek silah zoru ile hal edilmiştir. Tahttan indirilmiştir...

Yerine getirilen 5. Mehmet tamamen ittihatçıların emrinde bir kukla idi ve yönetim zorba paşaların emrinde idi. Üç Paşa'nın ( Talat, Enver ve Cemal ) gaflet dalalet ve hatta hıyanet içinde ki yönetimleri ile 10 yılda milyonlarca km kare toprak (Balkanlar, Kafkaslar, Filistin, Arabistan, Kuzey Afrika) kaybedilmiştir. Oysa 1876 -1908 arası Padişahlık yapan Abdülhamid han yönetiminde, İmparatorluk gram toprak kaybetmemiştir. Kaybedilen topraklar hep ondan önce ve sonra gerçekleşmiştir...

Fakat süreç daha tamamlanmamıştı. Evet, İmparatorluk parçalanmıştı ama bunun onaylanması ve yasal teminat altına alınması gerekiyordu. Bunu Sevr olarak İstanbul hükümetine imzalatamayınca imzalaması gereken bir mercii gerekiyordu... Lozan’da İmparatorluğun tasfiyesinin onayı da TBMM olarak Ankara’ya imzalatıldı, 24 Temmuz 1923’de... Ondan sonra 6 Ekim 1923’de İstanbul vilayet binasından İngiliz Bayrağı indirildi ve yerine Türk Bayrağı çekildi. Kasım 1918'den beri tam beş yıl devam eden İngilizlerin İstanbul'u işgali de sözde sona erdi.

Ama tek kurşun atılmadan bu işgal neden sona ermişti...

İngilizler, biz Türklerden korktukları için mi çekildiler? Hayır asla! Lozan'da imzalar attırıldı sonra çekip gittiler, 2 ay kadar sonra. Devamında 29 Ekim 1923'de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu ilan edildi… Yani, Lozan ilan edilmese idi İngilizlerin İstanbul'u bırakmaya niyeti yoktu...Biz savaşarak İstanbul'u İngilizlerden kurtarmadık. Lozan’ı imzalayarak ve tüm şartlarını yerine getirerek İstanbul'u kurtardık!

Yeni kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti ''Ümmetten ulusa'' diyerek bir halklar kardeşliği olan Anadolu'yu homojen bir Türk Devleti yapabilmek için ''Türkiye’de Türk' den başka hiç bir ırkın olmadığını iddia ederek, ilk Kürt sorununu resmen başlattı.” Zira 600 senelik Osmanlı, 300 senelik Selçuklu yönetimlerinde “Kürt Sorunu” hiç olmamıştı. 900 sene olmayan Kürt sorunu Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni inkılapları ile “Şark Islahat Planı”, “Takriri Sükûn”, “Hilafetin İlgası”, “Harf İnkılabı” gibi yasalardan sonra başlamıştı…  9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in tabiri ile “60 senede 25 Kürt ayaklanması” olmuştu… PKK ise Kürtlerin içinden hangi niyetle çıkmış olursa olsun 26. ayaklanma olarak kabul ediliyordu... 1984 yılının 15 Ağustos’unda Eruh ve Şemdinli’de askerlerimize kurşun sıkılması sureti ile ve ilk şehitlerimizi verdikten sonra başlayan PKK ayaklanması, çeşitli hal ve şekiller alarak günümüze kadar gelmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin 26. Genelkurmay başkanı İlker Başbuğ’un tabiri ile '' 5 defa bitirdiğimiz PKK 6. kez yine karşımıza çıktı '' demiştir.

 Gerçekten de Dağ da hep 5000 PKK’lı terörist vardı. TSK her 5000 teröristi öldürdükten sonra yeni bir 5000 çıkıyordu karşısına. Demek ki bir sorun vardı…  Bu sorun sadece güvenlik ya da askeri tedbirlerle de çözülemiyordu... Bu yüzden 2009’da akamete uğrayan Oslo görüşmeleri ile “Çözüm süreci”ni başlatan Erdoğan hükumeti 2012 sonunda, 2013 başlarında Türkiye devleti adına MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın örgütle yaptığı görüşmeler sonucunda ciddi bir ateşkes süreci başlatmıştı. Sanki çözüm bu sefer olacaktı. Silahlar susmuş ve siyaset konuşacaktı sanki…

Ekim 2014 de HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Amerika'da NEO CON Lobileri ile yaptığı görüşmelerden sonra dönüştürülmesi ve DAEŞ ( IŞİD ) İN KOBANİ ye saldırtılması ile Çözüm süreci zehirlenmeye başladı ve 6-8 Ekim tarihinde 50 kişi 2 günde katledildi.. CİA tarafından eski Irak Saddam subaylarına kurdurlan ve buna dini bir temel verdirilerek tahkim kılınan DAEŞ Musul'u aldıktan sonra normal de Bağdat'a Basra'ya dönmesi gerekirken birden bire kuzey'e ve Türkiye sınırına namlularını çevirdi..DAEŞ in Kobaniye saldırısından da inanılmaz bir mantıkla Cumurbaşkanımız sayın Erdoğan sorumlu tutuldu...Ve 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde KÜRT'E KÜRT diyebilmiş tek devlet adamı olan Erdoğan bir anda Kürt düşmanı olarak nefret ettirilmeye çalışıldı...Ve bu da ciddi ciddi bir taban bulmaya başladı toplumda... '' ERDOĞAN KÜRTLERİN DÜŞMANI '' !!! ... Bu inanılmaz bir iftira idi.. Ama cici çocuk Selocan'ı eline saz vererek CNN Türk'e çıkaranlar böyle bir tabloyu 7 Haziran 2015'de kabul ettirmeye çalışmıştı...Kısmen başarılı da olmuşlardı... Erdoğan Kürt düşmanı idi HDP'de Türkiye partisi idi : ))) şaka gibi değil mi..Toplum adeta ilüzyon'a tabi tutuluyordu... Kürtlere 50 sene kimlik vermemiş BAAS ve Baba Oğul ESAD'lar da KÜRT dostu oluyor ve PKK nın Suriye kolu olan PYD'nin silahlı milisleri YPG'de BAAS'ın kuzey kolordusu oluyordu !!! Artık çözüm süreci bozulmalı idi ve DAEŞ le savaşan cici kolordu YPG Rojava devrimini !!! ( tam bir soytarılıktır devrim mevrim değil ) Kürt Koridoru açarak tekamüle erdirecekti !! Bunun için engeller vardı ama... Türkmenler ve Araplar ne olacaktı ki ? onları da Ruslar bombalar ve Stalin'in Kırım Türklerini Sibirya'ya sürüp yollarda öldürdüğü gibi PUTİN de Türkmenleri Bombalayıp koridoru genişletmesi için YPG / PYD teröristlerine yardımcı olacaktı.. Bu arada Amerika da Rusya'ya ses çıkarmayacaktı..Zira Esad da Rusya da PYD de DAEŞ denilen şeytanla savaşıyordu(?!)... O zaman herşey caizdi... 1 milyonluk HALEP şehri boşalır ve Türkiye sınırına dayanırdı.. Türkiye nasıl olsa bu göçe katlanmak zorunda idi değil mi ?

Halbuki Erdoğan Ülkenin başına gelene kadar Türkiye de bir kişinin alenen ben Kürt’üm demesi yasaktı... Eski CHP Milletvekili merhum Şerafettin Elçi ( Şırnak BDP eski milletvekili ) sadece '' ben Kürt'üm dediği için '' Hapis yatmıştı"... Yine Merhum sanatcı Ahmet Kaya sadece Kürtce Türkü yaptım ona video klip çekecek bir yönetmen arıyorum dediği için mahkemeye verildi , linç edildi ve sürgün de kahrından öldürüldü. Erdoğan ise 2005 deki meşhur Diyarbakır konuşması ile başlattığı Kürt sorununu çözmek için seri reformlara girişmişti... Kürtçe yi serbest bıraktı ... Köylere insanlara Kürtce isim verilmesini özgür bıraktı...Köylere isimlerini iade etti..Sürgün deki Kürt yazar, çizer, sanatcı, gazeteci, siyasetci ve aydınları ülkeye geri getirdi..Kürtlerin ulusal lider kabul ettikleri BARZANİ ile iyi ilişkiler kurdu onları kendilerine bağladı..Bağdat tan duygusal olarak kopmuş olan Irak Kürdistanını nerede ise Türkiye ye bağlayacak düzeye getirdi...Kürtlerin yaşadığı şehirlere Kürdistan demenin bunun suç olmadığının Kürdistan ın var olan binlerce yıllık bir coğrafya olduğunu herkese kabul ettirdi..Yasal düzenlemelere gitti... Erdoğan'ı Kürtlerin düşmanıdır diye nitelendirenler Dünyanın en alçak en namussuz en haysiyetsiz yalancıları ve müfterileridirler...Bu kabul edilemez uydurulmuş bir yalandır.. Bunu tersinden okumak lazım..Erdoğan en büyük Kürt dostu Türk liderdir... Barzani eğer günümüzün Şeyh İdrsi'i Bitlisi si ise ERDOĞAN da Yavuz Sultan Selimidir.... Büyük Türkiye yeniden Türklerin ve Kürtlerin eşit kurcu oldukları yeni Türkiye Cumhuriyeti olarak tecell edecekti..Aslında Amerika Rusya ve İsrail tarafından korkulan bu idi...Burada İsrail notuma dikkat çekiyorum... Zira yazıma başlarken 1nci ve 2nci maddye atıfta bulunacağız...

İsrail in 3. Elli yılında ( 1898-2048 arasında ki ) Arzı Mev'ud yani NİL den FIRAT'a kadar olan bölgenin sahibi olabilmesi için Türkiye'nin Kürt sorununu çözememsi gerekmektedir..Zira bu bölgenin parçalanabilmesi için ve önünde ki tek güç olan Türkiye nin zaafa uğratılması için Kürtlerin asla Türklerle barış içerisinde olmaması lazımdır..Bunun da yolu ateist marxist kökenli ve Kürt Baasını kurmak isteyen PKK / PYD vs. ye detsek verilmesinden geçiyor.. Dünya medyası yanlarında idi.. Türkiye de ki işbirlikçileri hazırdı.. Bu uğurda CHP'yi bile feda ettiler yanında Cumhuriyet Gazetesi ile birlikte.. Artık parti de gazete de Paralel yapının emrinde idi..90 yıllık Cumhuriyet gazetesinin manşeti Pensilvanya dan atılmakta idi..Nasıl ama Şeytan ın bile aklı karışır değil mi bu durumda?.Halbuki Cumhuriyet Gazetesi başyazarı İlhan Selçuk'u daha bir kaç yıl önce 80 küsur yaşında sabahın beşinde emniyete savcılığa çeken yapı idi Paralel Yapı.. O zaman herşey buna göre şekillendirilmeli dizayn edimeli idi.. Kürt sorunu bitmemeli idi.. Ne gerkiyorsa o yapılmalı idi..Ama inşaallah bu sefer başaramayacaklar.. Abdulhamit'e yaptıklarını Erdoğan'da gerçekleştiremeyecekler... Ve tarih de Siz de şahit olacaksınız ki o devlet ARZI MEVUD olarak genişleyemeyecek biiznillah... Ve sık kullanılan şekli ile tekrar edelim ki ; ''  ABDULHAMİT in intikamını almak ERDOĞAN a nasip olacak...Ve hepimiz de buna şahit olacağız inşaAllah.. ''

Kabaca yaptığımız bu yakın tarih sosyal hafıza turumuz bu şekilde bitsin diyelim... Allah bu topraklarda ki dirliğimizi birliğimizi Ezanımızı Bayrağımızı ve 1000 yıllık Anadolu Rumeli hakimiyetimizi ebedi kılsın... Amin…

Yorum Yazın