Ortadoğu Topraklarında Taht Oyunları
14.yy basşlayan bir hikaye.
Afrika topraklarının henüz detaylıca keşfedilmediği, insanoğlunu cezbeden altın rezervlerinin bilinmediği, bugün dünyanın en fakir kıtası olan ama o zamanların zenginlik coğrafyası Afrika ve Mali Kralı I.Mansa Musa'nın tüm dünyaya ifşa ettiği akıl almaz servetiyle Avrupalı misyonerleri ortadoğu ve Afrika topraklarına sokan ve çöküşün başalngıcı olan zaman dilimidir. Kenya'nın kurucu devlet başkanı Jomo Kenyata'nın ağzından dökülen şu cümleler, bugün ve gelecekte ki kaotik mason siyasetinin vazgeçilmez kanunudur.
“Misyonerler Afrika’ya geldiğinde bizim topraklarımız onların İncilleri vardı. Dua edelim dediler. Gözlerimizi kapattık. Açtığımızda, bizim incilimiz, onların toprakları vardı”
Yine aynı yüzyılda kurulan Osmanlı beyliğinin, devlet ve imparatorluk yolunda ki en büyük mücadeleleri masonlar ve onların ayakçı ajanları ile olmuştur.Tarihteki Türk ve Müslüman devletlerin süregelen savaşlarının başkahramanları gözlerini bu zenginliklere diken yamyamların torunları olmuştur. İşte 10 Ağustos 1920 (sevr antlaşması) de başlayan taaruzun ve ardından gelen 24 Temmuz 1923 (sözde) Lozan Barış Antlaşması zulmünün mihenk taşıdır 14.yy. Dün dedelerinin altın kaynakları için geldikleri bu topraklara geçen yüzyılda torunları petrol ve doğalgaz için geldiler.Taht oyunlarının siyonistler için heyecana vardığı noktada müslümanlar için kasavete sebep oluyordu.
İngilizlerin arapları ayaklandırmak ve ortadoğuda kendi himayelerinde olacak bir devlet kurmak için gönderdiği ajanları görevlerini başarı ile gerçekleştiriyorlardı Gertude Bell (bugün ki Irak sınırlarını cetvelle çizen kişidir) Thomas Edward Lawrence (arabistanlı lawrence) (Türkiye Cumhuriyeti'nin içten fethedildiği ve mason lobisinin imzalarıyla başlayan 100 yıllık bu esaretin bugün ki sınırların çizildiği mahkûmiyet antlaşmasının başlangıç noktası) Elbette bu planların bir başlangıcı da vardı 1916 Mayısında Fransa ve Birleşik Krallık arasında imzalanan gizli Sykes-Picot anlaşmaları ve 1917’de Balfour Bildirgesinin Filistin üzerindeki Siyonist talepleri. Nitekim projeleri meyverini vermeye başlıyor ve ortadoğuda vadedilmiş toprakların sahibi olacak İsrail Devleti kuruluyordu.Buna alışıklardı çünkü yüzyılardır bu strateji istedilkleri noktada söz sahibi olup istedikleri topraklarda kaos çıkarabiliyorlardı.
Ve bugünün Lawrence'ı Fetullah Gülen devlet içinde yapılanmanın ve yeri geldiğinde ayaklanmanın günümüz dünya yönetiminin en çarpıcı örenğidir. Yüzyıllarca süregelen bu gelenek yarın da devam edecektir elbet.
Bu topraklar üzerinde ki hakimiyetlerini bugün Türkiye'nin orta doğuda ki hakimiyetine izin vermemek ve kendilerine üs bölgesi olacak yeni bir devlet kurmak için yapıyorlar yani sınırları cetvelle çizilen yeni bir IRAK devleti istiyorlar (her ihtimale karşı darbeye hazır bir topluluk) ve böylelikle ortadoğuya 10 yıl içinde liderlik yapması beklenen Türkiye'nin önü kesilmiş oluyor.
Terör örgütlerinin finansörlüğünü yapan Avrupa devletleri ve siyonizmin meyvesi olan İsrail devleti dün durmadığı gibi yarın da durmyacaktır. Ekonomik,teknolojik ve askeri gücü elinde bulunduranlar milletler üzerinde egemen olmayı başarabiliyor.Küresel ısınma,çevre ve atmosfer kirliliği,insani temel ihtiyaçların azalması bu bölgeyi daha da değerli kılıyor öyle ki insan nüfusunun azalması için yeni çağın kirli savaşı Biyoterörizm'e dahi başvurmaktan çekinmiyorlar.Su kaynaklarının gün geçtikçe kirlenmesi ve tükenmesi Fırat havzasının stratejik olarak daha da değerlemesini sağlıyor.
Masaya oturduğumuzda söz sahibi olmak, pastadan en büyük payı biz almak istiyorsak eğer işte tam da bu yüzden ''Ya olacağız Ya öleceğiz''
PKK,PYD, yada LPG fark etmez alfabenin tüm harflerine finansör olsalar dahi bu bölgedeki tek hakim ve en büyük güç olmak zorundayız.Türkiye'nin eskisine alışanlar ve eski kafada bırakmak için uğraşanlar artık ''Su akar, Türk bakar'' devri bitmiştir. Mazlumun yanında duran yardıma muhtaç olanın gönül coğrafyasına koşan ''Su akar, Türk yapar'' devri başlamıştır.
Bir kаrış dаhi olsа vаtаn toprаğını sаtmаm, zirа bu vаtаn bаnа değil milletime аittir. Milletim de bu toprаklаrı аncаk аldığı fiyаtа verir. Çünkü bu toprаklаr kаnlа аlınmıştır, kаnlа verilir!
II. Abdülhamid
Editör : Bu makale Nurali Kaynak tarafından kaleme alınmıştır
Yorum Yazın